İnegöl Ovası`nda kentsel yayılmanın arazi kullanımı ve çevre kaynakları üzerine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kentsel alanların daha fazla imkanı içinde barındırması nedeni ile çekiciliği ve gelişmiş sanayisi, kentlerin nüfusunun hızla artmasına neden olmaktadır. Bu durum ise kentsel alan açığını ortaya çıkarmakta ve ortaya çıkan büyüme süreciyle birlikte kentler çevresine doğru hızla yayılmaktadır. Kentlerin çevresine doğru yayılması ise toprak, su, hava kirliliği ve arazi kullanımı-arazi örtüsü değişimi gibi bir dizi problemi de beraberinde getirmektedir. Bu çalışmanın amacı İnegöl Ovası'nda kentsel yayılmanın çevre kaynakları (hava, su ve toprak) ve arazi kullanımı üzerine olan etkisini belirlemektir. Şehirleşmenin, şehirsel büyümenin dinamik olduğu ve şehirleşmenin çevreye etkisinin devam ettiği bir yerleşme alanı olduğu için çalışma alanı olarak İnegöl Ovası seçilmiştir. Hava kirliliğini belirlemek için, İnegöl Ovası'nın günlük hava kirliliği verileri kullanılmıştır. Bu veriler korelasyon ve regresyon yöntemleri kullanılarak analiz edilmiştir. Sonuç olarak, PM10 (2012-2013) NO, NO2 ve CO'nun (Ekim 2011-Ekim 2013) azaldığı, SO2 'nin (2012-2013) ise arttığı tespit edilmiştir. PM10 ve SO2 için sınır değerlerin üzerinde; NO, NO2 ve CO ise sınır değerlerin altında seviyeler saptanmıştır. Toprak ve su kirliliği için, çalışma alanından, 2014 yılının yaz ve kış ayında sistematik rastgele karelaj yöntemi ile 17 adet toprak ve su örneği alınmıştır. Çalışılan metallerin mekansal değişimi, haritalanması ve risk değerlendirmesinde Ordinary ve Indicator Kriging yöntemi; metallerin kaynaklarının belirlenmesinde Faktör Analizi, Korelasyon ve T Testi; en kirli alanının belirlenmesinde ise `Fuzzy` Yöntemi kullanılmıştır. Sonuç olarak çalışma alanı toprakları genelinde ağır metal konsantrasyonlarının çok yüksek seviyelerde olduğu gözlenmiştir. Ekolojik risk aralığı olarak ise çalışma alanı `Orta-Yüksek Riskli`dir. Yüzeysel sularda ise Cr, Pb, Zn-1, Cd ve Fe metallerinin konsantrasyonlarının düşük düzeylerde olduğu; Cu, Ni, Mn-1'ın ise daha yüksek değerler gösterdiği belirlenmiştir. Hem topraklar hem de yüzeysel sular açısından en yüksek konsantrasyonlar genel olarak çalışma alanının batısında saptanmıştır. Topraklarda ve yüzeysel sularda belirlenen ağır metal kirliliğinin kaynağı sanayi kuruluşları, Organize Sanayi Bölgesi ve yerleşmeler ile yakından ilişkilidir. Arazi kullanımı/arazi örtüsü (AKAÖ) değişimin ortaya konması amacı ile 1987 ve 2010 tarihli Landsat uydu görüntüleri kullanılmıştır. Denetlenmemiş sınıflandırmaya göre sonuçta 6 sınıf oluşturulmuştur: Su yüzeyleri, ekili-dikili alanlar, mera ve otlaklar, çıplak toprak-taş yüzeyleri, yerleşme alanları ve sanayi alanları. Yapılan analizler sonucunda İnegöl Ovası'nda ekili-dikili alanların oranında önemli bir azalış, yerleşme ve sanayi alanlarının oranında önemli oranda artış, çıplak toprak ve taş yüzeyleri ile su yüzeylerinde artış, mera ve otlakların alanlarında ise azalış belirlenmiştir. Urban areas has attractiveness due to the inclusion of more opportunities and developed industry, it leads to a rapid increase in the population of the city. In this case, reveal the open urban space and cities are spreading rapidly around the right with resulting the growth process. It raises a number of problems such as soil, water, air pollution and land use-land cover change the spread towards around the city. The purpose of this study, determine the effect on environmental problems (urban-based air, water and soil pollution) and land use of urban sprawl. İnegöl plain was selected as the study area, for the dynamics of urban growth, continued environmental impact and urbanization. Inegol plain daily air pollution data were used to determine the air pollution. These data was analyzed using regression and correlation methods. As a result, were determined PM10 (2012-2013), NO, NO2 and CO (October 2011- October 2013) decreased; SO2 (2012-2013) to be rising between the years studied. Also, PM10 and SO2 concentration levels were determined exceeds the limit value; NO, NO2 and CO levells below the limits value. Soil and water samples were collected in the study area in the summer and winter months of 2014. As determined by systematic random grid sampling method, 17 census points were distributed according to distribution of contamination sources using a grid laying method. The determining the spatial variation of heavy metals, in the mapping and risk assessment are used ordinary and indicator kriking. The determination of heavy metals resources have been applied factor analysis, correlation and t-test methods. In addition, the determination of the most polluted area in terms of all pollutants is preferred Fuzzy approach. Result show that heavy metals concentrations showed the highest contaminant level in the study area. The overall ecological risk level range from moderate to high in the area. Surface waters of study area was determined low levels for heavy metals of Cr, Pb, Zn-1, Cd and Fe. In contrast, higher values are observed for Cu, Ni, Mn-1. These metals levels were identified above limit values for I. quality water. Overall, higher concentrations of heavy metals were found in the west sides for surface waters and soils. Source of high heavy metal contamination were closely related to industrial and Organized Industrial Zone and also settlements. To demonstrate land use/land cover change were used 1987 and 2010 landsat satellite images. 6 class were created by unsupervised classification: water surfaces, cultivated planted areas, rangeland and pastures, bare soil and stone surfaces, settlement areas and industrial areas. As a results, have been identified considerably decrease of the cultivated planted areas, greatly increased by the settlement and industry areas, increase in water surface with bare soil and stone surfaces, decrease in rangeland and pastures areas.
Collections