Yabancı yatırımların korunmasında uluslararası hukukun rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
20. yüzyılda uluslararası hukuk büyük bir genişleme göstermiş ve artık devletler arasında uygulanan bir hukuk dalı olmanın ötesine geçerek devletlerin bireyler ile olan ilişkilerini de düzenleyen bir konuma ulaşmıştır. Yabancı yatırımların uluslararası hukuk yoluyla korunması ise devletlerin ekonomik ilişkileri depolitize etme iradesinden kaynaklanmaktadır. Bunun neticesinde yatırım uyuşmazlıklarının çözümü için silahlı kuvvet kullanma uygulaması terk edilmiş ve yatırımcının hukuki yollar ile himaye edilmesi gündeme gelmiştir. Daha sonra iki taraflı yatırım andlaşmalarının çoğalarak uluslararası hukuku teşvik etmesi, yatırım tahkimi mekanizmalarının da diplomatik himayenin yerini almasıyla sonuçlanmıştır. Böylece, devletler arasındaki uyuşmazlıklar büyük oranda depolitize edilerek yatırımcıların doğrudan devleti muhatap alması ve yatırımlarını koruyabilmesi sağlanmıştır. Depolitizasyon sonrasında Devletlerin iki taraflı yatırım andlaşmalarına ve ICSID benzeri uluslararası tahkim mekanizmalarına ilgisinin artması, yabancı yatırımların korunmasında uluslararası hukukun yönetici rolünü pekiştirdiği gibi yabancı yatırımlara uygulanacak mevcut uluslararası hukuk standartlarını da geliştirici bir etki göstermiştir. Bu açıdan uluslararası hukuk, yatırım andlaşmaları ve teamül hukuku standartları açısından yönetici ve düzenleyici (governing), yatırım uyuşmazlıklarının çözümünde uygulanacak hukuk açısından ise iç hukuku tamamlayıcı (complementary) ve düzeltici (corrective) bir fonksiyona sahiptir. İç hukuk ile uluslararası hukuk çatıştığında uluslararası hukuk üstün gelmektedir. Bu anlamda uluslararası hukuka, Uluslararası Adalet Divanı Statüsü'nün 38. maddesi kapsamında ve Viyana Andlaşmalar Hukuku Sözleşmesi'nin 31/3-c maddesine göre bütüncül olarak yaklaşılması ve insan hakları hukukunun da uluslararası hukukun bileşeni olarak yatırım uyuşmazlıklarına uygulanması gerekir. Bu anlamda insan hakları hukuku ilkelerinin yabancı yatırım uyuşmazlıklarına uygulanabilirliği, parçalanma fenomeninin aksine, uluslararası hukukun kendi doğası içerisinde bütünlük arzettiğini göstermektedir. Bu çalışma; uluslararası hukuk yoluyla yabancı yatırım uyuşmazlıklarının silahlı kuvvet kullanımından arındırılarak depolitize edildiğini, yabancı yatırımları koruyan uluslararası standartların değişim ve dönüşüm geçirdiğini, uluslararası hukukun yabancı yatırımların korunmasında yönetici, tamamlayıcı ve düzeltici rol üstlendiğini ve insan hakları hukuku ilkelerinin uluslararası hukukun bileşeni olarak yabancı yatırım hukukuna ve yatırım uyuşmazlıklarına uygulanabilirliğini ispatlamayı amaçlamaktadır. The 20th century witnessed the vast expansion of international law. It extended beyond being a branch of law exclusively implemented among states, and further commenced to regulate the relationships between states and individuals. In this regard, states with a strong will to depoliticise their economic relationships have resorted to international law as a means of ensuring protection of foreign investments. Consequently, the common practice of using armed forces to settle investment disputes has been abandoned and, instead, it has been prevalently adopted to protect investors through legal remedies. Increasing number of bilateral investment treaties has prompted and mobilised international law to such an extent that diplomatic protection has been replaced by investment arbitration. Upon significant depoliticisation of the disputes among states, investors have become entitled to claim their rights against states to assure protection of their investments. Following depoliticisation, the growing interest of the states in both bilateral investment treaties and international arbitration mechanisms like ICSID have not only reinforced the governing role of international law in protection of foreign investments but also promoted improvement of current international law standards applicable to foreign investments. In this sense, international law performs three respective functions: governing through investment treaties and customary law standards, complementary and corrective when domestic laws are concerned in settlement of investment disputes. Wherever domestic law conflicts with international law, international law prevails. Pursuant to both Article 38 of the Statute of International Court of Justice and 31/3-c Article of the Vienna Convention on the Law of Treaties, it requires to interpret international law holistically and to apply human rights law principles, as a component of international law, to investment disputes. In this respect, applicability of human rights law principles to foreign investment disputes indicates that international law constitutes an integrity in its own nature contrary to fragmentation phenomenon. This study aims to argue and prove that foreign investment disputes have been depoliticised from use of armed force through international law, and that international standards protecting foreign investments have undergone transformation and evolution, and that international law has assumed governing, complementary and corrective roles in protection of foreign investments, and that the principles of human rights law, as a component of international law, are applicable to foreign investment law and investment disputes.
Collections