Lozan Barış Antlaşması bağlamında Türkiye`de azınlıkların yönetimi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Osmanlı İmparatorluğu, yönetimi altındaki tebaayı çeşitli sebeplerden dolayı inançlarına göre gruplandırmış ve onlara kendilerine ait özerk alanlar oluşturmuştur. Millet Sistemi olarak kavramsallaştırılan bu durum, tüm imparatorluk döneminde aynı şekilde devam etmemiştir. Millet Sisteminde yerini bulan üç eski ve sayıca fazla olan Rum-Ortodoks, Ermeni ve Yahudi cemaatlerinin hem Osmanlı Dönemindeki hem Lozan Barış Görüşmelerindeki hem de Cumhuriyet Dönemindeki durumları incelenmiştir. Lozan Konferansı'nda, Türk tarafının tüm gayretlerine rağmen gayrimüslimleri koruyucu maddeler, geleneksel olarak kendi medeni hukuklarına tabi olabilmeleri, Antlaşma metninde yer almıştır. Daha sonra gayrimüslim azınlıklar - Rum-Ortodoks, Ermeni ve Yahudi cemaatleri- bu haklarından vazgeçmişlerdir. Cumhuriyet döneminde ulus-devlet inşa etme süreci ve dışsal faktörlere bağlı olarak gayrimüslimlerle ilgili olumsuz bir takım gelişmeler yaşanmıştır. AB Uyum Süreci ile birlikte azınlıkların haklarına ve yönetimine ilişkin politikalarda önemli iyileştirmeler ve kazanımlar ortaya çıkmıştır. Günümüzde gelinen noktada gayrimüslimler kendilerine Lozan'da tanınan statünün ötesine geçerek anayasal temelde eşit vatandaşlar olarak muamele edilmeyi talep etmektedirler. Gayrimüslimler yapılan mülakatlarda, Cumhuriyetin tüm dönemlerinde ikinci sınıf vatandaş olarak görüldüklerini ve son zamanlarda yaşananların umut verici olduğunu ifade etmektedirler. Ottoman Empire ruled its subjects based on grouping them around their confessions and through granting them autonomy in their internal affairs. This minority management system is called, the Millet system, yet the system went though some changes throughout. In this thesis, the conditions of the three dominant confessional groups – Greek-Orthodox, Armenian, and Jews –, upon which this millet system was built, in the Ottoman Empire and later in Turkey have been studied. In the Lausanne Peace Treaty, despite Turkey's efforts for legally continuing treating these historical confessional groups according to the millet system thus through making them subject to their own civic law, the agreement legally gave an end to the millet system, which is also followed by the confessional groups' willingly giving up from such privileges. In the Republican period, during the nation-building process, there occurred some adverse developments regarding the minorities emanated from external factors. Nonetheless, with the European Union harmonization process, there appeared several improvements and recovery with regard to minority rights and management. Today, the non-Muslim confessional groups request to be treated as constitutionally equal citizens, through going beyond the status acknowledged in Lausanne. In the interviews with non-Muslims suggest that having been treated as second class citizens throughout the Republican governments the recent developments have been found promising.
Collections