2005 ve sonrası Türkiye-Afrika ilişkileri -Vaka incelemesi: Somali örneği-
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tez çalışması, Osmanlı İmparatorluğu döneminde güçlü ikili ilişkilere sahip Somali ile Türkiye'nin 2005 yılından bu yana var olan siyasi, iktisadi, askeri ve sosyo-kültürel ilişkilerine odaklanmakla birlikte Afrika'nın yeniden restorasyon sürecinde var olan aktörlerin ortaya koyduğu politikaların arkasındaki nedenleri de anlamaya çalışmaktadır. Türkiye'nin son yıllarda Afrika kıtasına odaklanmasının aksine Türk dış politikasının 1923'ten 90'lı yıllara kadar, Osmanlı yönetiminden uzun süreli çatışmaların yol açtığı tahrip sonrasında, kendisini yeniden inşa etmek için yönünü batıya çevirmiştir. Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'nun tarih sahnesinden çekilmesinden sonraki süreçte zorunlu olarak ilgisini, kendi içi güvenlik önlemi ve ekonomisini geliştirmeye yoğunlaştırdı ve dolaylı olarak bu tavır, Afrikalılarla olan etkileşim sürecini zayıflattı. Ancak Soğuk Savaş sürecinin bitmesiyle birlikte Batı merkezcilik söyleminden farklı bir perspektifle Türkiye, 'Afrika Açılımı' yolunda yeni arkadaşlar ve fırsatlar aramaya/bulmaya başlamıştır. Günümüzün küreselleşen dünyasında küresel aktörlerden biri olan devletler, uluslararası sistemdeki değişikliklerle birlikte farklı açılardan bazı fırsat arayışlarına yönelmiş durumdadırlar. Afrika ülkeleri, karşılıklı bağımlılık bağlamında dünya sahnesinde nüfuzunu giderek güçlendirmek istemekte, hem ulusal hem de küresel çıkarlar için daha fazla alan kazanmak adına yeni alanlarla/paydaşlarla etkileşim kurarak nüfuz alanını artırmayı hedeflemektedir. Bu açıdan dünya tarihine bakılacak olursa Osmanlı İmparatorluğu, Mısır'ı hâkimiyeti altına alırken Afrika ile etkileşime başlamış ve Birinci Dünya Savaşı'na kadar -16. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar- Zengibar (Zanzibar) da dâhil olmak üzere Etiyopya, Sudan, Somali ve diğer Doğu Afrika bölgelerine yayılmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti), iktidara geldikten sonraki süreçte, bilhassa 2005 yılının resmen 'Afrika Yılı' ilan edilmesiyle birlikte elçilik sayısının arttırmaya başlamış ve bu bulgunun vaka incelemesi olan Somali gibi insani yardıma ihtiyaç duyan ülkelerle doğrudan temasa geçerek, bu bölgelerdeki faaliyetlere kıta coğrafyasındaki tanınırlığını güçlendirmeyi sürdürmüştür. Bu tez, Türkiye'nin son yıllarda Somali ve diğer Afrika ülkelerindeki diplomatik faaliyetlerini arttırma isteğininin ardındaki nedenleri ve bu yeni etkileşime yönelik ana motifleri araştırırken, nitel araştırma metodunu kullanırken, sayısal verileri tespitte bazı niceliksel analizlerden yararlanmıştır. Diğer taraftan Somali ile yüzyıllar boyunca etkileşimini sürdüren Osmanlı Devleti'nin mirası üzerine tesis edilen Türkiye Cumhuriyeti ile Afrika ülkeleri arasındaki ilişkilerin adeta bir yol haritasının tüm aşamalarıyla çizilmesine özen gösterilmiştir. Bu etkileşimin incelenmesinde Somali topraklarındaki ana aktörler, sivil toplum örgütleri (STK), işadamları, üst düzey diplomatlar ve insani yardım kuruluşları da dâhil olmak üzere hükümet kuruluşları ile birlikte Türk sivil toplumunun tüm faaliyetlerinin ortaya çıkarılması adına veri analizlerinden yararlanmıştır. Bu verilerin tamamı, Türkiye'deki birçok akademik literatürde vurgulandığı üzere ya tezin bağımsız değişkenleri olarak ya da ekonomik, siyasi, kültürel, dinsel, insani faaliyetlerden etkilenip etkilenmediğini ortaya koyabilmek adına Somali'de Türkiye'nin diğer ulusal ve uluslararası amaçlarının var olup olmadığı konusunda bir sonuca varılmasında yardımcı olmuştur. Öte yandan, bazı çalışmalar Türkiye'nin Somali'de etkinlik kurma gayretlerini kendisini uluslararası sistemin aktörlerden biri olarak kanıtlamayı amaçladığını vurgulamaktadır. Somali'de bu vesileyle Afrika'daki periferi ülkelerin ve diğerlerinin güvenini kazanmayı amaçlamakta ve Afrika'nın kalkınması için iyi bir ortak ve karşılıklı menfaatler için eşit-paydaş temelinde ekonomik, politik ve sosyal etkileşimlerin kurulması yoluyla Afrika'nın bazı sorunlarının çözümünde iyi bir partner olacağını düşünmektedir. Sonuç olarak bu tez, Türkiye'nin Afrika ülkeleri özelinde çok boyutluluğu esas aldığını ve özellikle Somali Krizi'nin Türkiye'nin Afrika'daki etkinliğinin ve görünürlüğünün artmasında yardımcı olduğunu göstermektedir.Anahtar Kelimeler: Türkiye, Somali, Afrika Açılımı, Doğu Afrika, Entegrasyon, Dış Politika,Uluslararası Siyaset, AK Parti. The research seeks to understand the reasons behind Turkey's re-establishment its relationship with Africa since 2005, mostly by focusing in Somalia tracing from Ottoman Empire's era. It argued that Turkey's focus on African continent in recent years came out with the changes of Turkish foreign policy from close association with Western nations. This came after the formation of the Republic of Turkey in 1923 where by Turkey changed its direction to the west in order to rebuild itself after the destruction caused by long-term conflict in Ottoman rule. Turkey departed from interacting with the African region because its interest after the fall of Ottoman Empire was the improvement of security and seeks to develop its own economy until the end of Cold war. Then Turkey started finding new friends and opportunities that pave the way to the opening into Africa. Due to globalized World of today, State as one of global actor tend to seek more opportunities of different aspects in order to cope with the changes within international system. Turkey's decision to engage in more regions as Africa is to increase its sphere of influence by interacting with new places in order to gain more opportunities for both national and global interest. Ottoman Empire initiated interaction with Africa when occupied Egypt and spread to Ethiopia, Sudan, Somalia and other East African areas including Zanzibar from 16th century to 20th century after to the rise of First World War. After coming in power, Justice and Development Party (AK Party) officially declared the opening to Africa in 2005 by increasing number of embassies and increasing other activities as humanitarian aid to the needy particularly Somalia, which is the case study of this finding. As this thesis was exploring reasons behind Turkey's concentration in Somalia and Africa generally in recent years as well as the main motives towards this new interaction, qualitative research design has been used and some sort of quantitative design like citing trade volumes. Ottoman history of interacting with Somalia considered drawing the phases of Turkey and Africa relation. For examination of this interaction, data set drawn to show all activities of Turkish civil society as Non-governmental Organization (NGOs), executives, government institutions including top leaders and humanitarian groups who have been the main actors in Somalia territories and hypothesis. This has helped to draw a conclusion of whether Turkey has influenced by either economic, political, culture and religion or humanitarian activities as independent variables of the thesis as suggested in many literatures and whether there are other domestic as well as international motives of Turkey to Somalia. On the other hand, some literatures has concluded that Turkey's involvement in Somalia aimed to prove itself as being one of the actors in international system. By doing so in Somalia is gain trust from the African continent and that is a good partner for African development and being able to tackle some African problems through the establishment of economic, political and social interactions for mutual benefits. This thesis shows on how Turkish multidimensional and zero problems with neighbors' policies helped Turkey to be active in Africa especially during Somalia crisis.Keywords: Turkey, Somalia, The Opening to Africa, East Africa, Integration, Foreign Policy,International Politics, AK Party.
Collections