Sultan II. Abdülhamid`in Kuzey Afrika siyasetinde tarikatların rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Sultan II. Abdülhamid devletin kuruluş geleneği olan tekke ve tarikat kültürünü devam ettirmiştir. Bu anlamda Sultan tekkeleri, dergâhları saygıya layık mekânlar olarak görmüş; tarikatların liderlerine ve şeyhlerine büyük bir önem atfetmiştir. Ehl-i Sünnete mugayir olmayan tarikat ve ilim erbabı ile sık sık görüşmüş ve ulemaya hürmet göstermiştir. Bu dönemde tarikatlar devletin sosyo-politik ihtiyaçlarına cevap vermesi bağlamında değerlendirilmiş ve özellikle Arap ve Afrika coğrafyasındaki tarikatlar desteklenmiştir. II. Abdülhamid'in bazı tarikatlara ve bu tarikatların şeyhlerine ayrı bir önem vermesinin sebebi, Müslümanlar lehine değişen demografik durumun sonucu olarak Sultan'ın uyguladığı İslam Birliği stratejisinin bir parçasıdır. İngiltere, Fransa gibi Batılı devletler Osmanlı sultanının 'hilafet' ünvanının gücünü yok etmeye çalışırken, Sultan II. Abdülhamid tarikatları bir anlamda Avrupa'ya karşı bir güç olarak kullanmıştır.Sultan II. Abdülhamid Kuzey Afrika'da nüfuz sahibi olan büyük tarikat şeyhlerini madalyalar, nişanlar ve maaşlarla ödüllendirmiştir. Sultan'ın bu dönemde tekkelere maddi destek verip Rufâîyye, Şazeliyye, Senûsîyye ve Ticânîyye tarikatlarına ve şeyhlerine alaka göstermesinin sebebi, geniş kitlelere hitap eden bu tarikatların gücünden yararlanmak istemesidir. Cemaatleri üzerinde nüfuzu olan bu tarikat şeyhlerinin Sultan II. Abdülhamid lehine propaganda yapması geniş bir kitlenin sultana destek vermesi anlamını taşıdığı için Sultan her zaman bu liderlerin desteğini önemsemiştir. Bu sebeple Sultan II. Abdülhamid Şeyh Muhammed Zâfîr, Şeyh Ebü'l-Hüda, Feraşet-i Şerife Vekili Seyyid Ahmed Esad Efendi, Şeyh Rahmetullah ya da Hüseyin el-Cisr gibi tarikat temsilcilerini İstanbul'a davet etmiş ve onlar vasıtasıyla mensup oldukları bölgeleri kontrol altında tutmak istemiştir. Sultan Abdulhamid II continued the tekke and tariqa tradition of the empire. In this sense, the sultan saw the tekkes as places worthy of respect. He gave great importance to the leaders of the tariqa and their sheikhs. The Sultan frequently met with the religious leaders and scholars who were not contradictory to the doctrines of Ahl al-Sunnah and respected their opinions and judgements. In this period, the sects were evaluated according to the socio-political needs of the state and in this context especially the Arabic and African tariqas were supported. The reason for why Abdulhamid gives particular importance to certain sects and to the sheikhs of these sects is part of the Sultan's policy of Pan-Islam as a result of the changing demographic situation for the benefit of Muslims. While westerns states such as Britain and France were trying to destroy the power of the Ottoman 'caliphate', Sultan Abdulhamid II used the sects as a force against Europe.Sultan Abdulhamid II has rewarded the great tariqa leaders, who are influential in North Africa with medals and salaries. The Sultan Abdulhamid II supported the tariqas and involves in Rufaiyye, Shazaliyya, Senusiyye and Ticaniyye orders and sheikhs because of the desire of the Sultan to take advantage of the power of these sects. Sultan Abdulhamid II invited the representatives of the sects such as Sheikh Abu al-Huda, Sayyid Ahmad al-Asad, Sheikh Rahmatullah or Husayn al-Cisr to Istanbul. The Sultan Abdulhamid II always attached importance to the tariqa leaders who have influence on their communities. As a result, the Sultan gained a large number of sect followers' support in the Pan-Islamist policy.
Collections