Lacan`ın nazar kavramı ve benlik inşaasına körlük üzerinden bir bakış
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Arzunun tanınması ve tanıma arzusu konularında mirasını Hegel'in öznesinden alan Lacan'ın öznesi, ötekinin nazarında kurulur ve hep bir eksiği içinde barındırır. Ötekinin nazarıyla kurulan ve dile dahil olan psikanalitik özne, nazar tamamen ortadan kalkarsa kendini nasıl inşaa eder?Bu soruyu cevaplamak üzere, Lacan'da öznenin kuruluşunda nazarın rolünü ele almak için ufkumuzu açacak iki edebi esere değineceğiz. Bunlar Nobel Ödüllü yazar Saramago'nun ?Körlük? romanı ve günümüz sinemasının bugün de ilham almayı sürdürdüğü fantastik öykülerin yazarı H.G. Wells'in 1904 yılında yazdığı ?Körler Ülkesi? adlı hikayesidir. Farazi kurgulardan oluşan eserlerin ikisi de, ?toplumsal körlük? üzerine kuruludur. Bu sebeple körlük üzerinden, nazarın anlamını incelemek için bize eşsiz bir fırsat sunarlar.Lacan, nazarı fiili bakış dışında görüş alanındaki herşey olarak tarif eder. Eğer nazar görülemeyen her şey ise, Büyük Öteki'nin nazarın bile kör eden toplumsal körlükte nazar devam edebilir mi? Çalışma bu sorunun cevabını aramaktadır ve karşılıklı tanımanın simgesel ağında bütünleşmiş olan özne için nazar kaybolsa da, başka duyuların nazarı ikame ederek, öznenin kendini Öteki üzerinden yansıtarak tanımlamasına devam ettiğini kanıtlanmaya çalışmaktadır. Lacanian subject, having roots in Hegelian subject especially in desire for recognition and recognition of desire, is build in the gaze of the Other and always bares a lack. How does the ?Psychoanalytic subject? who is recognized in the Other?s gaze build itself if the gaze literally disappears?In order to answer this question and to be inspired on the disappearence of the gaze there are two tremendous literary works. ?Blindness?, a novel written by Jose Saramago who was awarded Nobel Prize for literature in 1998 and a short story that dates from 1904, ?Country of the Blind? written by H.G. Wells who is famous for fantastic stories still inspiring the current sinema industry. These two works base their stories on ?social blindness? that provides us a chance to explore gaze through blindness.According to Lacan, gaze is everthing in the scopic field except for the look. If gaze is anything that can not be seen or touched, would gaze still exist even if the Big Other?s gaze is blind in a social blindness? This thesis searches an answer to this question and claims that for the subject who feels completed in the symbolic net of the Other, gaze will still exist replaced by other senses and subject will continue to build itself through reflecting itself to the Other.
Collections