Towards a literature of absence: Literary encounters with Zabel Yesayan and Halide Edib
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışma Türk edebiyatını arkheion olarak düşünmeyi ve bu arkheion'a Yokluk edebiyatı olarak yaklaşmayı önermektedir. Tartışma konusu olan, bugün Türk edebiyatı denildiğinde anlaşılan bütün bir edebiyat değil, bu edebiyatın Türkiye Cumhuriyeti'nin ulus-devlet olarak inşası sürecinde, nasıl Türk olarak adlandırıldığı ve kurulduğudur. Yokluk edebiyatına doğru bir adım atan bu çalışma Zabel Yesayan ve Halide Edib üzerine değil, benim onlarla karşılaşmalarım üzerine şekillenmiştir.1800'lerin sonunda İstanbul'da doğup büyüyen, kadın olmalarının getirdiği tüm zorluklara rağmen, yazarlık kariyerleriyle biri Ermeni, diğeri Türk cemaatinin önde gelen figürleri olmayı başaran Zabel Yesayan ve Halide Edib, bu çalışmada yalnızca benim onlarla kişisel karşılaşmalarım üzerinden resmedilmiştir. Yesayan ve Edib'i tarihsel figürler olarak görmeyi reddeden bu çalışma, benim onları karşılaştırmayı ya da Yesayan ve Edib üzerine karşılaştırmalı bir analiz yapmayı reddedişimin anlatısıdır. Karşılaşma, yokluk, ve bunlara edebiyat alanında yaklaşma üzerine olan bu çalışma, benim edebi karşılaşmalarıma ve bu karşılaşmalara yanıt vermeye çalışırken karşılaştığım yokluğa bir yanıttır.Bu çalışmayla Tarih'in sorusu olan ?1915'te ne oldu?? yerine, edebiyattan doğru yeni bir soru sormayı öneriyorum: 1915'te ne olmadı? Öncelikle edebi olmayan metinleri, ardından Halide Edib'in romanı Ateşten Gömlek'i edebiyatın sınırları dışında yazılmış metinlerin ışığında okuyarak, bu kurucu metinle Yokluğun yokluğunun metinsel kuruluşu arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmayı hedefliyorum. This study suggests considering Turkish literature as an arkheion and proposes that as arkheion it can be approached as a literature of Absence. Rather than what is referred to as Turkish literature today, under discussion is how literature was given a name in the years around the founding of the Republic of Turkey as a nation-state and how it was founded as Turkish literature. It was not Zabel Yeseyan and Halide Edib themselves, but rather my encounters with them that opened up the path of this study towards a literature of Absence.Halide Edib and Zabel Yeseyan who were both born and raised in Istanbul at the end of the 1800?s, and despite the disadvantage of their gender became leading figures though their careers as writers in their communities? the first in the Turkish and the latter in the Armenian community?are depicted in this study only through my personal encounters with them. Refusing to see Yesayan and Edib as historical figures, this study is the narrative of my refusal to compare them, or conduct a comparative analysis of them. This study which is about encounter and absence, and approaching these in the field of literature is a response to my literary encounters and the absence I came across while trying to respond to these encounters.Instead of history?s question ?What happened in 1915?? I propose a new question to be taken up through literature: what did not happen in 1915? By primarily reading non-literary texts and reading Halide Edib?s novel The Shirt of Fire in the light of those non-literary texts, I aim to lay bare the relationship between this foundational text and the textual foundation of the absence of Absence.
Collections