Savunma sanayi ve özelleştirme açısından değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Teknolojinin hızla ilerlediği içinde bulunduğumuz bilgi çağında, ülkelerin veülkemizin de savunma gereksinimleri sürekli değişmektedir. Politik ve ekonomikdeğişikliklerin yoğun olarak yaşandığı, risk ve belirsizliklerin arttığı bir coğrafyadabulunan Türkiye; Soğuk Savaş sonrasında küresel ölçekte savunma harcamalarınınazaldığı günümüzde, stratejik konumu nedeniyle mevcut savunma seviyesinikorumak, hatta geliştirmek zorunda kalmaktadır.Savunma sanayi; devletlerin en önemli varlık sebebinin ve görevinin teminatı,milli egemenliğin bir şartıdır. Ülkemize yönelik tehditlere karşı caydırıcı olabilmekve ulusal çıkarlarımızı koruyabilmek için, ileri teknoloji ürünü modern silah vesistemlerle donatılmış silahlı kuvvetlerin yanı sıra milli bir savunma sanayineihtiyacımız bulunmaktadır.Türkiye'nin Kuzey Atlantik İttifakı (NATO)'na üye olması ile başlayan dışsavunma teçhizatı yardımı, Cumhuriyet'in ilk yıllarında savunma sanayi alanındasağlanan gelişimi büyük ölçüde engellemiştir. Bugün elimizde bulunan anasistemlerin % 21'lik kısmı yurt içinden, %79'luk kısmı ise yurt dışındansağlanmaktadır. Bir başka ifadeyle, Türkiye ihtiyaç duyduğu ana silah ve savunmasistemleri bakımından büyük ölçüde dışa bağımlıdır.2020'li yıllarda Türk Savunma Sanayi'nin; milli güvenlik ihtiyaçlarının karşılayanmilli olması zorunlu, kritik sistem ve teknolojileri geliştirme yeteneğine sahip; özgünteknoloji ile uluslararası alanda rekabet edebilme ve dengeli işbirliklerinigerçekleştirme gücü kazanmış; toplumsal refaha katkısı tartışılmaz bir milli savunmasanayi üssü olması için çalışılmalıdır.Türkiye, savunma alanında kendi ayakları üzerinde durabilecek ve ihtiyaçlarınacevap verebilecek bir savunma sanayi geliştirmek zorundadır. Savunma sanayinigeliştirirken, gelişmiş ülkelerle işbirliği yaparak gelişimi hızlandırmak en akıllıca yololacaktır.Dünya'da sürekli artan nüfus ve teknolojinin, artan oranlarda farklı kaynaklaraihtiyaç duyması, kıt kaynakların rasyonel kullanımı konusunu devamlı olarakgündemde tutmaktadır. Devletlerin sosyal yönünün ağırlık kazanması, ekonomikbuhranlar, kaynakların hızla tükenmesi ve verimli kullanılamaması ekonomide yeniarayışları gündeme getirmiştir.Bu nedenle özelleştirme; 1970'li yıllardan sonra dünya ekonomisinin en önemlikonularından birisi durumuna gelmiştir. Özelleştirme, genel anlamda kamu kurum vekuruluşları vasıtasıyla yürütülen faaliyetlerin mülkiyet devri veya yönetim devriyoluna gidilerek özel sektör tarafından yapılmasıdır. 1980'li yılların başındaTürkiye'nin gündemine giren özelleştirme faaliyetleri, 1983 yılından itibaren ivmekazanmış olup bugün de gündemdeki yerini korumaktadırBu çalışmada Türkiye'nin bekası ve geleceği için çok önemli olduğunainandığımız savunma sanayi ve özelleştirme konuları incelenmiş, özellikle savunmasanayimizin milli olması gerekliliği, savunma sanayi kuruluşlarınınözelleştirilmesinde ülkemizin güvenliği ve bağımsızlığının korunması yönünden buhususun daima göz önünde bulundurulması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. In today?s age of information, with its rapidly developing technology, the needfor defense is also constantly changing for all countries and our own. Turkey isgeographically situated in an area where political and economical changes areheavily observed, where risks and uncertainties are increasing; and needs to protectand even further develop its current level of defense due to its strategic place despitethe fact that defense expenses are in a global decrease in the aftermath of the coldwar.Defense industry is the foremost guarantee of the raison d?être of states and aprecondition of national sovereignty. In order to be deterrent towards threats againstour country and to be able to protect our national interests, we are in need of armedforces equipped with state-of-the-art, high technology weapons and modern systems,as well as a national defense industry.The external aid on defense equipments, which has begun with the membershipof Turkey to the NATO, was an obstruction towards the creation of a nationaldefense industry, which was in a state of progress in the first years of the republic.Today, 21% of the main systems we own are provided internally, whereas 79% areimported. In other words, Turkey is heavily dependant to external sources in case ofmain weapon and defense systems it needs.Our aim should be that in 2020?s the Turkish defense industry becomes a nationaldefense industry base, which can provide for national security needs, is able todevelop critical systems and technologies especially in a national level, is able tocompete in an international level and to realize balanced cooperative actions.Turkey needs to develop an independent and competent defense industry. It willbe only reasonable to cooperate with developed countries in order to accelerate therate of progress.The increase in population and technology throughout the world proportionatelyrequires new resources, which keeps the question on the rational use of limitedresources constantly alive. The social state concept, economic crises and the rapidconsumption of resources have led to new developments in economy.It is these developments that made the privatization to one of the foremost pointsof concern in the world economy. Privatization means the transfer of activitiesgenerally administrated by the public sector to the private sector, by means oftransfer of property or control. Privatization activity has entered Turkey?s agenda inthe beginning of 80?s, has gained particular impulse in the year 1983 and still holdsits position.This work focuses on defense industry and privatization, concepts that in ourconsideration are of utmost importance for the future of Turkey. The main outcomeis that our defense industry should be national, and that this aspect should alwaysborne in mind whenever questions about privatizing establishments of defenseindustry should arise, in order to protect the security and independency of ourcountry.
Collections