Yıkıcı ve bölücü örgütleri barındıran ve destekleyen İsveç devletine karşı Türkiye`nin stratejik yaklaşımları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Vikingler Avrupa nehirlerinden geçerek İstanbul'a ilk kez tüccar olarak, bunda başarısızlığa uğrayınca baskıncı olarak, daha sonra da paralı asker sıfatıyla gelmişledir. Bizans ordusundaki İsveçliler bin yıl kadar önce doğudan Anadolu'ya gelen Türklerle ilk karşılaşanlar arasındadır. Viking askerleri, imparator Romanos Diogenes'in 1071'de Malazgirt'te yapılan ve sonucunda Bizans'ın bütün doğu eyaletlerini kaybettiği, tarihin en önemli savaşlarından birinde Selçuklular tarafından mağlup edilen ordusunun bir kısmını oluşturmaktaydı. XII. Karl'ın Moskova'ya yürümesi, 27 Haziran 1709'da Poltova'daki yenilgisine ve bundan üç gün sonra da Perevolaçna'da kıstırılan İsveç ana ordusunun kaybına yol açmıştır. Yaralı kral için tek açık yol, güneye doğruydu. Yaklaşık bin kişilik bir güçle kral, Osmanlı imparatorluğu' na sığınmıştır. İsveçli gezginler, yazarlar ve diplomatlar Türklerin egemenliğindeki bu topraklardan Osmanlı İmparatorluğu olarak değil, Türkiye diye sözederlerdi. İsveç ile Türkiye 18. yüzyılda yalnızca ticari anlaşmalar yapmakla kalmamış, iki ülke o sıralarda, İsveç'e Türkiye'nin en eski dostu şeref payesini kazandıran ikili askeri ittifaklara da girmişlerdir. SUMMARY Vikings first came along the European rivers to Istanbul as traders, when that failed, as raiders, and later as soldiers of fortune. Swedes in Byzantine army were indeed among the first to meet the Turkish peoples coming from the east into Anatolia around one thousand years ago. Viking troops formed part of Emperor Romanus Diogenus'army that was defeated by the Seljuks at Mantzikert in 1071, one of the great momentous battles of history, after which the eastern provinces were forever lost for Byzantium. XII. Karl's march to Moskow ended in his defeat at Poltova on 27 June 1709 and the subsequent loss three days later of the Swedish main army trapped at Perevolotjna. The only way that was open for the wounded King was towards the South. With a small force ofaround one thousand men, the King,sought refuge in the Otoman Empire. Swedish travellers, writers and diplomats referred to lands which under the Turkish sovereignity, not as the Otoman Empire but as Turkey. Not only did Swedes and Turkey conclude commercial agreements in the 18 th century, but they also entered bilateral military alliances at that time, which earned Sweden the honorofic title of Turkey's oldest friend.
Collections