Endüstriyel ekoloji ve eko-endüstri parklarının Türkiye`de uygulanabilirliği (Gebze örneği)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET insan, doğal ekosîstem içinde biyosferin kendisine sunduğu kaynaklan hayatını devam ettirmek için kullanarak hem kendi türü hem de doğadaki diğer türlerle etkileşim içinde yaşamaktadır. İnsanın yaşam alanı, içinde kentlerin yeraldığı, endüstri bölgelerinin, yolların, rekreasyonel alanların, tanırı alanlarının ve üretim faaliyetleri sonucu kirlenmiş alanların olduğu pek çok alt bölgeye ayrılabilecek bir alt-ekosistemdir. Toplumların hızla gelişmesi, nüfus ve alanca büyümesi, eko-sistem dengelerinin bozulmasına, çevre kirliliğine ve doğal kaynakların kendini yenileme hızının bu gelişmelerin gerisinde kalmasına neden olmuştur. Bu gelişmelerin sınırsızca sürmesi dünya üzerinde yaşamın sürdürülememesi anlamına gelmektedir. Toplumların ekonomik gelişmeden vazgeçmeleri beklenemez. Çözüm hem ekonomik gelişmeyi devam ettirecek, hem de çevreyi koruyacak yeni yaklaşımların geliştirilmesidir. Doğadaki üretim sistemi tüm üreticilerin ve tüm tüketicilerin birbirini tamamladığı, hammadde ve enerji kaybının minimize edildiği bir sistemdir. Hammadde ve enerji akışı kapalı bir döngü halinde gerçekleşmekte ve tüm ürünler, atıklar ve yan ürünler yeniden üretim sistemine kazandırılmaktadır. Hiçbir madde boşa harcanmamaktadır. Doğadaki bu felsefeyi endüstriye ve ekonomiye kazandırma çabası yeni bir kavramın doğmasını sağlamıştır. `Endüstriyel ekoloji` kavramı, endüstriyel ve ekolojik çevre arasındaki etkileşimi temel alan, disiplinler arası bir çevresel ve ekonomik yaklaşım olarak gelişmektedir. Çalışmanın ilk bölümünde endüstriyel ekoloji kavramı, özellikleri, uygulama araçlan ve endüstriyel ekolojide ürün ve üretim süreçlerini değerlendirmede kullanılan yöntemler ortaya konulmuştur. İkinci bölümde ise endüstriyel ekolojinin en önemli uygulama alanı olan `eko-endüstriyel parklar` anlatılmıştır. Eko- endüstriyel parklann hedefleri, türleri, özellikleri ve tasarım süreçleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Dünyadaki ilk eko-endüstriyel park olarak kabul edilen Kalundborg ve başta ABD ve Kanada olmak üzere diğer ülkelerde uygulanmaya başlanan projeler incelenmiştir. Eko-endüstriyel parkların avantajları ve uygulamada karşılaşılabilecek riskler ortaya konulmuştur.W Hi Türkiye'de eko-endüstriyel park anlayışına en yakın MableeelL şeîrijaej örgütlenen endüstriyel gruplar organize sanayi bölgeleridir. Kiniu^k^Qa^tjinna bağlılıklarına rağmen organize sanayi bölgeleri, özel sektörün ve ticaret/sanayi odası gibi sivil kuruluşların etkin rol aldığı endüstriyel yapılanmalardır. Çalışmanın üçüncü bölümünde İstanbul-tzmit sanayi aksının en yoğun bölgesinde yeralan `Gebze Organize Sanayi Bölgesinin` endüstriyel ekolojiyi ve eko-endüstriyel parkları uygulama potansiyeli ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın dördüncü bölümünde de organize sanayi bölgelerinin eko-endüstriyel parklara dönüşümü ve eko-endüstriyel parkların Türkiye'de uygulanabilirliği için öneriler geliştirilmiştir. Böyle yenilikçi ve farklı bir yaklaşımın uygulanabilmesi toplumdaki çevre bilincinin gelişmesine bağlıdır. Yenilikçi ve geniş bir bakış açısıyla toplum gelişmesini yönlendirmek, kaynaklar tükenmeden ve çevre kirlenmeden önlem almak, üretilen çözümlere halkın katılımını sağlamak, ekonomik gelişme ile çevresel kazanımlarm bir arada gerçekleşmesi için temel koşullardır. SUMMARY V / Human consumes the natural sources offered by biosphere in`4*`1 %*.*.£«$* ecosystem but at the same time he lives in interaction with either his own species or any other species in the nature. The living envionment of the human being is a sub- ecosystem that may be divided into many sub-areas containing the cities, industrial areas, roads, recreational areas, agricultural areas and the areas polluted by industrial activities. The rapid development of the societies has lead to an increase in population, populated areas, disturbance of eco-system balance and pollution as well as to the deprivation of natural sources to restore themselves. The unlimited progress of these developments means that life in earth can not be sustained for very long. Economic growth can not be prevented. Therefore the solution is to create new approaches that will maintain the economic growth but protect the environment at the same time. The production system in the nature is a system in which all producers and consumers are integrated and the loss of material and energy is minimized. Material and energy flow takes place in a circle and all products, wastes and by-products are recycled into the production system. The effort to apply this philosphy of nature to the industry and economy has resulted into a new concept called `Industrial Ecology`, which has grown as an inter-disciplinary environmental and economical approach based on the interaction between industrial and ecological environment. In the first chapter of the study, an introduction to the concept of industrial ecology was made the application tools were defined and methodology for product evaluation and process was presented. In the second chapter the `eco-industrial parks ` occupying the most important application area of industrial ecology were studied. It was also intended to demostrate the targets, types, features and design processes of eco- industrial parks. The Kalundborg which is considered tö be the first eco-industrial park of the world and other projects which were started in countries such as in the USA and Canada were investigated. The advantages of eco-industrial parks and the risks that may be encountered in the process were also shown..ys^S&s rf*&^ «art '^>>.`A The industrial groups that have been organised close to the EIP apfi^ap^aaRhe j t/% J? f.', **/?(( n.1 7» '*'. '*; so called `Organised Industrial Development Areas`. In spite of their dfeiptdW^oji J^Mi the public sources, these areas are industrial structures to which both the pWaftf sector!^!/ and non-governmental organizations such as the chamber of commerce and mdttsffy have contributed significantly. In the third chapter industrial ecology and eco-industrial parks applicability was tested on the `Gebze Organised Industrial Development Area` in Gebze, the most intensive industrial activity axis between Istanbul and İzmit. In. the fourth chapter, suggestions for converting organized industrial development areas to eco-industrial parks were developed and feasibility studies for Turkey were presented. To apply such an innovative and diverse approach, it is imperative to develop a sense of environmental consciousness in the society. Achieving a sense of environmental consciousness, social development with an innovative and comprehensive point of view, without exhausting natural sources and causing pollution is an essential requisite to achieve an economic growth without destroying environmental assets.
Collections