Türkiye`de yaşanan göç olgusunun kentleşme üzerindeki yansımaları (sosyo - ekonomik yaklaşım)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
1950'lerden sonra hızla kentleşme sürecine giren Türkiye'de, gelişmiş ülkelerin aksine kentleşmenin temeli sanayileşmeye değil; kırlardan kentlere yönelik yoğun bir göç dalgasına dayanmaktadır. Göç, mülksüzleşmenin getirdiği kırın iticiliği ve istihdam olanakları çerçevesinde kentin çekiciliği nedeniyle kentli zihniyetin tüm önlem ve engellemelerine rağmen kaçınılmaz olmaktadır. Ancak, göç edenlerin yerleştikleri kentlerde ve kentlileşme süreçlerinde karşılaştıkları sorunlar, bildikleri kırsal sorunlardan çok daha farklı olarak kente yeni gelenleri, yeni sorunlarla tanıştırmaktadır. Yaşanan ekonomik, siyasi ve kültürel değişim ve gelişimlerin ardından toplumsal yapı içindeki sınıflaşma kentler ve kentlerdeki kentsoylular ile köylüler arasındaki üretim ve bölüşüm ilişkilerindeki adaletsizlikler, toplum arasındaki sınıflaşmayı daha da belirgin hale getirmiştir. Üstünlüğün soyluluktan ziyade zenginlik temelli kentliliğe dayandırıldığı günümüz koşullarında, bu kesim, varlığını tezadını belirleyerek sağlamakta, kendisini böyle tatmin etmektedir. Kentlerde, kentsoylular için zenginliğin kaçınılmaz alternatifi yoksul kesim olan köylüler de bu konuda biçilmiş kaftandır.Çalışmada, Türkiye'de yaşanan kentleşmenin ne şekilde ortaya çıkıp geliştiği ve sosyo?ekonomik açıdan ülkeyi nasıl etkilediğini ortaya koymaya çalışmakla beraber; göç olgusu sebep?sonuç ilişkisi içersinde tahlil edilmeye çalışılmıştır. Toplumda egemen güç, sadece mevcut gruplar ve bireyler arasında var olan farklılıkları yönlendirmekle kalmamakta; iktidarını sürdürmesine yarayacak toplumsal ve mekansal bölünmeleri destekleyerek farklılığı üretmektedir. Bu süreç içinde egemen ilişkiler tarafından ezilen, ötekileştirilen gruplar da bu dışlanmaya karşı mücadele etmektedirler. Bu sosyal ve mekansal farklılaşma ise eşitliksiz ilişkilerde vücut bulur. Modernizmin ve kentleşme sürecinin birey ve toplum üzerindeki en temel yansımasının sınıfsal ayrımlar sonunda ötekileşme olduğu tartışma götürmez bir gerçektir.Bu anlamda, ülkemizde ekonomik, kültürel, siyasi ve de coğrafi değişim ve gelişmelerin ülkede nasıl etkileşim yarattığını, bireyler arasındaki eşitliğin yasalar önünde garantiye alınmış olmasına rağmen önceleri uygarlıkla aynı anlama gelen bir kavram olarak kabul edilen `kentleşme'nin toplumsal sınıflaşmaları nasıl tetiklediğini, gelir dağılımındaki adaletsizliğin de etkisiyle kentleşmenin insan/toplum yaşamına nasıl yansıdığını ortaya koymak, incelemelerimizin esasını teşkil etmektedir. The basis of urbanization in Turkey , which entered rapidly into this process after 1950s, rests on a dense migration wave from rural areas to cities contrary to developed countries where urbanization is based upon industrialization. Migration becomes inevitable due to the attractiveness of the city on account of employment opportunities and losing property in the rural areas and despite all the precautions and prevention of the urban intellect. However, the problems encountered by immigrants in cities and in the process of urbanization make the newcomers encounter kind of problems they have not met before. After the economic, political, social changes and developments, classification among the society have contributed more to the thickness of the line which exists between urban and rural people in terms of production and sharing relations. In today?s condition in which richness is dependent upon urban richness rather than nobility, this section of the society survives by asserting its ?other? position and satisfies itself thus. The villagers, the inevitable alternative for the urban nobles for richness, are quite suitable fort his.In this study, we have aimed to determine how urbanization in Turey has emerged and developed and affected the country in social and economic ways. Besides, the phenomenon of migration has been analyzed within cause effect relationship. The dominant power in the society does not only direct differences between prevalent groups and individuals but also produces differences by supporting social and spatial divisions. Within this process, the groups suppressed by the dominant relationships struggles against this otherizaiton. This social and spatial differentiation is embodied in unequal relationships. It is an inevitable truth that the most basic reflection of the processes modernism and urbanization on the individual and society is otherizaiton as a result of class differences.Within this context, how economic, cultural, political and geographical changes and developments interact with one another; how urbanization, which formerly was perceived to be synonymous with civilization, triggers the formation of social classes despite the fact that equality has been guaranteed through laws; and determining the affects of urbanization on human/social life within the framework of unfair income distribution form the core of our study.
Collections