The Reasons of the Asian economic and financial crises and its effect to the world and Turkey
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
uı ÖZET 1997 yılının ilk çeyreğinde Tayland ve Güney Kore'de şirket iflasları ile ilk sinyallerini vermeye başlayan, Temmuz ayında Tayland para birimi bahtın devalüe edilmesi ile zirveye tırmanan gerginlikler daha sonraları komşu Güneydoğu Asya ülkeleri ile Hong Kong ve Güney köre gibi diğer Asya ülkelerine sıçramış ve dünyadaki birçok mali piyasayı derinden sarsmıştır. 1997'de başlayan ve etkileri bugün de devam eden kriz diğer gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye için de hem bazı önemli dersler içermesi açısından hem de global piyasalar ve Türkiye'deki mali piyasaları etkileme potansiyeli açısından incelemeye değerdir. Yüzeysel olarak bakıldığında, krizin ortaya çıkması ve yayılmasında görünürdeki en önemli etken yürürlükteki sabit kur rejimleri nedeniyle gerçek değerlerinden uzaklaşmış kurlar olmuştur. Mayıs ayımn başlarında uluslararası piyasalarda yenin dolar karşısında değer kaybetmesinden endişe duyan Japon yetkililerin ülkedeki faiz hadlerini yükseltebileceklerine dair birtakım imalarda bulunmaları krizin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır.Bu gelişme uluslararası yatırımcıların ellerinde tuttullan Güneydoğu Asya ülkelerine ait para birimlerini hızlı bir şekilde elden çıkarmalarına neden olmuştur. 14- 15 Mayıs 'ta yabancı spekülatörlerin gerek Tayland ekonomisinin yavaşlaması gerekse politik belirsizliklerin etkisi ile ellerinde bulunan bahtları yoğun bir şekilde elden çıkarmaları ile başlayan sürecin sonunda Tayland Merkez Bankası(BOT) daha fazla dayanamamış, ülkede 1984'ten beri uygulanan kambiyo rejimini terk ederek yönetimli dalgalanma (managed float) rejimini benimseyerek, 2 Temmuz' da ülke para birimi bahtı dalgalanmaya bırakmıştır.Tayland'ın ardından Malezya, Endonezya ve Filipinlerde de ulusal para birimleri üzerindeki benzer baskılar bu ülkelerde aynı yönde politikaların uygulanmasına yolIV açmıştır. Bu durum, ilk etapta Bölge Ülkelerinin halihazırda almış oldukları yüklü dış borçların maliyetlerinin önemli ölçüde artmasına ve birçok firmanın dış borç ödeme yükümlülüklerini yerine getirmede zorlanmalarına neden olmuştur. Bu durum etkilerini doğrudan mali piyasalarda ve bankacılık sektöründe göstermiştir. Buna bağlı olarak yaşanan ve yaşanması beklenen iflaslar, ekonomik durgunluk, dövize olan aşın talep ve sıcak paranın ülke dışına kaçması bu ülkelerin ekonomi yönetimlerinin çeşitli ekonomik tedbirler almasına, büyüme tahminlerini tekrar gözden geçirmelerine ve akademik çevrelerde sözkonusu ülkelerin kalkınma modellerinin sorgulanmasına neden olmuştur. Yaşanan bunalımın temelinde başta Tayland olmak üzere Bölge ülkelerinin genelinde görülen bazı yapısal sorunlar yer almaktadır. Her şeyden önce bu ülkelerin ekonomileri temelde ihracata dayalıdır. Dolayısıyla ihracat yapılan ülkelerdeki konjonktürel durum ile buna bağlı olarak dış talep ve uluslararası piyasalardaki kur dalgalanmaları gibi ülke dışı faktörlerin yanında, işçi ücretleri ve verimliliği gibiülke içi faktörler de önemli rol oynamaktadır. Nitekim krizin patlak vermesi yukarıda sayılan faktörlerin hepsinde görülen eşzamanlı olumsuz gelişmelerin sonucunda olmuştur. Başta Hong Kong olmak üzere diğer piyasalar bir kaç ay boyunca bütün bu gelişmelere ciddi bir tepki göstermemiştir. Fakat 20-23 Ekim tarihleri arasında Tayvan' m da para birimini dalgalanmaya bırakmasıyla birlikte Doğu Asya'da değeri dolara bağlı kalan tek para birimi olan Hong Kong dolarında görülen spekülatif hareketlerin sonucunda Hang Seng endeksinde görülen rekor düşüşle kriz global bir nitelik kazanmıştır.Bu düşüşü diğer gelişmiş ülke piyasalarında görülen düşüşler takip etmiş ve dünyadaki tüm mali piyasalarda ciddi bir tedirginliğe yol açmıştır.Bütün bu gelişmeler yaşanırken OECD'ye üye olduğu 1996 yılından itibaren bazı yapısal sorunlarının üstesinden gelmeye çalışan Güney Kore'nin de krize giren ülkeler araşma katılması,mevcut tedirginliklerin artmasıyla ve IMF'nin tek bir ülkeyle yaptığı en büyük (57 milyar dolar tutarında) koşullu yardım programının uygulamaya konulmasıyla sonuçlanmıştır. Türkiye de diğer gelişmekte olan ülkeler gibi yaşanan gelişmelerden etkilenmektedir. Mali piyasalar kriz global bir nitelik kazanmadan önce ciddi bir şekilde canlanmış ve piyasalarda genel bir iyimserlik havası hakim olmuştur. Fakat daha sonra ululararası piyasalara hakim olan tedirginlik Türkiye'deki bu durumun yerini belirsizliğe bırakmasına yol açmıştır. Bu belirsizlikte şüphesiz ilk etapta bu ülkelerde yaşanan sorunların dış ticaret kanalıyla Türkiye'ye de bir ölçüde yansıyacağı beklentileri de etkili olmuştur.Bu endişelerin özellikle demir-çelik mamulleri ve Bölge ülkelerinin dünya pazarlarında güçlü olduğu bazı tekstil ürünlerinde ihracat yapan kesimler üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir. Sonuç olarak son yıllarda uluslararası mali piyasalarda hızlı bir şekilde yaşanmakta olan küreselleşme süreci, faydalarının yanında bazı sakıncaları da beraberinde getirmiştir. Yaşanılan kriz ile gelişmekte olan piyasalarda ortaya çıkan mali çalkantıların dünyanın geri kalanını da yakından etkiler hale geldiği bir kez daha kanıtlanmıştır. ABSTRACT During the first quarter of 1997, the bankruptcy of firms in Thailand and South Korea gave the first signals of an impending economic crisis. By July that crisis has already risen to the peak of the devaluation of Thailand's currency. Later, the crisis spread throughout neighboring Southeast Asian countries, including Hong Kong and South Korea. The crisis shook up financial markets around the world. It is especially useful for us to look at the impact of the crisis as it relates not only to global markets but also the financial markets of Turkey. The most important factor driving the emergence and spread of the crisis has been exchange rates, which, before the crisis, were far above their real values due to the establishment of fixed exchange rate regimes., By the beginning of May 1977, the suggestions of Japanese authorities that interest rates in that country be increased, played an important role in the development of the crisis. This caused international investors to purchase the money units of Southeast Asia countries in large quantities. In July, the Central Bank of Thailand finally surrendered its exchange rate regime and recognized a managed floating regime. Following Thailand, Malaysia, Indonesia and the Philippines used similar policies in response to similar pressures on their national money units. This resulted in a great increase in the costs of foreign borrowing. Many firms had difficulties meeting their debt obligations. The turmoil was enormous in both financial markets and banking sectors. Unexpected bankruptcies, economic recession, an excessive demand for foreign exchange, and the flow of hot money leaving the country caused economic authorities throughout Asia to quickly take precautions in a generally unsuccessful endeavor to halt the spread of the crisis. This crisis was the result of two principal structural problems. The economies of these countries were excessively dependent on exports. Therefore,the conjuncture of low foreign demand, floating of exchange rates in international markets, problems with labor, wages, and productivity, all played important roles. The simultaneous development of several negative factors culminated in the economic crisis. Between 20 and 23 October 1997 speculative movements against the Hong Kong dollar - the only monetary unit still pegged to the US dollar - caused the Hang Sang index to plummet rapidly. After that, the crisis became global. Other financial markets followed this decline around the world. Turkey, like other developing countries, has also been affected by these developments. There are expectations that the problems of Southeast Asia countries will be reflected with respect to trade with Turkey. Exporters of iron- steel products and textile products, in particular, are worried about these developments. The increasing globalization of international financial markets has brought advantages and disadvantages. This economic crisis has demonstrated that financial shakeups in developing markets in a particular region of the world can have a mammoth impact on the rest of the world as well.
Collections