Obez erişkinlerde yeme tutumu ile çocukluk çağı travmaları, psikopatoloji, mizaç ve karakter özellikleri arasındaki ilişki
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Giriş: Obezite başta gelişmiş ülkeler olmak üzere tüm dünyada prevalansı giderek artanbir sağlık sorunu haline gelmiştir. Obez erişkinlerde psikolojik belirtilerin normal kiloluerişkinlere göre yüksek olduğu tespit edilmiştir. Obezitesi olan yetişkin hastalarlayapılan çalışmada, duygudurum bozukluğu, anksiyete bozukluğunun normal kilolukişilere göre daha sık görüldüğü bildirilmiştir. Ayrıca bazı obez kişilerin tıkınırcasınayeme bozukluğu tanısı aldığı ve genel psikopatolojik belirtilerin daha yüksek olduğubildirilmiştir.Obez bireylerin tümünün kilolu oluşlarında yeme davranışlarının sorumluolmadığı bilinmektedir. Bununla birlikte obez bireyler arasında aşırı yemenin yaygınolduğu kabul edilir. Obez hastalarda yeme bozukluklarını araştıran çalışmalarda en çokvurgulanan tıkanırcasına yeme bozukluğudur (TYB). TYB olan obez bireylerin, TYBolmayan obez bireylerden aşırı yeme atakları ve bu ataklar sırasında denetimiyitirdikleri duygusuyla ayrıldıkları bildirilmektedir. Ayrıca TYB olan obezlerdepsikiyatrik eş tanı oranı TYB olmayan obezlere göre daha fazla olduğu bildirilmektedir.Obezite ile ilgili olduğu düşünülen bir diğer konu çocukluk çağı travmasıdır.Çocukluk çağı travmaları, disosiyatif bozukluklar, kişilik bozuklukları, alkol-maddekullanımı ile ilgili bozukluklar, duygudurum bozuklukları, anksiyete bozuklukları,somatoform bozukluklar, post travmatik stres bozukluğu, yeme bozuklukları gibi çeşitlipsikiyatrik rahatsızlıklara neden olabileceği bilinmektedir. Son yıllarda yapılançalışmalar, çocukluk ve adölesan dönemde travmatik olaylara maruz kalmanın, erişkindönem obezitesi için de bir risk faktörü olduğunu göstermektedir. Ayrıca çocukluk çağıtravmaları kişilik bozuklukları ile ilişkilidir. Son yıllarda kişiliğin boyutsaldeğerlendirildiği çalışmalar artmıştır. Cloninger ve arkadaşları kişiliği, mizaç vekarakter olarak iki alt boyutta incelemiştir. Bildiğimiz kadarıyla çocukluk çağıtravmaları ile kişiliğin boyutsal olarak birlikte değerlendirildiği, obezite ve yeme tutumuile ilişkisini araştıran bir çalışma yok. Literatürde az ve kısıtlı sayıda çalışma obezite ileilişkilerini tek tek ele almışlardır. Ancak travmanın genel psikopatolojik belirtiler ileilişkisi olduğu varsayılmakta ve bir çok rahatsızlığa yol açtığı bilinmektedir. Dolayısıile obez hastalarda yeme tutumunun, çocukluk çağı travmalarının, genel psilopatolojinin iiive kişiliğin birlikte değerlendirilmesinin, obezitenin psikiyatrik yönünün anlaşılmasınakatkı sağlayacağını varsayıyoruz.Amaç: Bu çalışmada obez erişkinlerde yeme tutumu ile çocukluk çağı travmalarının,genel psikopatolojinin, kişilik özelliklerinin ilişkisini ve bunun obezite üzerine olanetkisini araştırmayı amaçladık.Yöntem: Çalışmamıza 75 obez, 75 kilolu ve 75 normal kilolu erişkin bireyin alınmasıplanlandı. Çalışmaya katılan obez, kilolu ve normal kilolu gönüllülerin hepsineklinisyen tarafından ilk görüşmede SCID-I uygulanmıştır. Çalışma kriterlerinitaşımayan 13 birey çalışma dışı bırakılmıştır. Çalışmaya dahil olan herkese kendilerinindoldurması için sosyodemografik veri formu, yeme tutumu testi (YTT), çocukluk çağıtravmaları ölçeği, belirti tarama ölçeği (SCL-90) ile mizaç ve karakter envanteri (MKE)verildi. Formları uygun olarak doldurmayan 27 birey ile çalışmaya katılmayı kabul edenama sonradan çalışmadan çıkmak isteyen 12 birey çalışma dışı bırakılmıştır. Sonuçolarak 64 obez, 52 kilolu ve 57 normal kilolu olmak üzere toplamda 173 bireyçalışmaya dahil edilmiştir.Bulgular: Çalışmaya katılan erişkin bireylere yapılan tanısal görüşmede depresyon,anksiyete bozukluğu ve tıkınırcasına yeme bozukluğu obez grupta, kilolu ve normalkilolu gruba göre daha yüksek saptanmıştır. Beden kitle indeksi (BKİ) ve YTT'ninÇocukluk Çağı Travması ve MKE alt ölçekleri ile ilişkisinin incelendiği analizde, BKİile YTT ve duygusal istismar arasında pozitif yönlü anlamlı ilişki saptanmıştır. YTT ileduygusal istismar ve fiziksel istismar arasında pozitif yönlü, kendi kendini yönetme ilenegatif yönlü anlamlı ilişki saptanmıştır. Duygusal istismar ile zarardan kaçınmaarasında pozitif yönlü, kendi kendini yönetme ile negatif yönlü anlamlı ilişkisaptanmıştır. YTT ile SCL-90 alt ölçeklerinin incelendiği korelasyon analizinde,somatik belirtiler, anksiyete, obsesif belirtiler, depresyon, kişiler arası ilişkilerdeduyarlılık, psikotik belirtiler, paranoid belirtiler, öfke ve genel belirti indeksi arasındapozitif yönde anlamlı derecede ilişki saptanmıştır. Çocukluk çağı travması alt ölçekleriile SCL-90 alt ölçeklerinin incelendiği korelasyon analizinde, duygusal ihmal ilesomatik belirtiler arasında, duygusal istismar ile somatik belirtiler, anksiyete, obsesifbelirtiler, depresyon, kişiler arası ilişkilerde duyarlılık, psikotik belirtiler, paranoidbelirtiler, fobi ve genel belirti indeksi arasında, fiziksel istismar ile anksiyete,depresyon, kişiler arası ilişkilerde duyarlılık, öfke, fobi ve genel belirti indeksi arasında, ivcinsel istismar ile psikotik belirtiler arasında pozitif yönde anlamlı ilişki saptanmıştır.Obezlerde depresyon varlığının yordayıcısı olarak fiziksel istismar ve YTTsaptanmıştır. YTT'nin yordayıcıları olarak kendi kendini yönetme ve duygusal istismarsaptanmıştır.Tartışma: Bu çalışmada literatür ile uyumlu olarak obez erişkinlerde psikiyatrikhastalık oranı obez olmayan erişkinlere göre daha fazla saptanmıştır. Literatür ileuyumlu olarak obez grupta anlamlı olarak Depresyon, Anksiyete Bozuklukları veTıkınırcasına Yeme Bozukluğu daha yüksekti. Daha önce yapılan çalışmalara oranlaDepresyon, Anksiyete Bozuklukları ve Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu oranlarını dahadüşük bulmamızın nedeni çalışmaya alınan örneklem grubu ile ilgili olabilir. Obezgrubun diyetisyene başvuran, psikiyatrik tedavi arayışı olmayan, endokrin ve metabolikhastalığı olmayan gruptan seçilmiş olması çalışmamızın kısıtlılıklarındandır. Yine deobez kişilerin yeme tutumlarının bozuk olduğu, genel psikopatolojik belirtilerin veduygusal istismar oranlarının daha yüksek olduğu söylenebilir. Ayrıca yeme tutumu ileduygusal istismar ve fiziksel istismar arasında anlamlı ilişki olması da çocukluk çağındatravmaya uğrayan kişilerin yeme tutumlarının bozulabileceği ve obezite açısından bukişilerin daha riskli olabileceği şeklinde yorumlanabilir. Kişilik bozukluğu ileilişkilendirilen (özellikle B kümesi kişilik bozukulukları ile) düşük kendi kendiniyönetmenin de yeme tutumunun belirleyicisi olması bu kişilerin emosyon regülasyonunda sorun olabileceğini akla getirmiştir. Yapılan çalışmalarda, emosyonel durumlabağlantılı olan yemek yeme davranışı emosyonel yeme olarak tanımlanmaktadır.Emosyonel yemenin beden ağırlığı ile ilişkili olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir.Öfke, depresyon, sıkıntı, anksiyete ve yalnızlık gibi negatif emosyonlarla, emosyonelyeme davranışının ortaya çıktığı bildirilmektedir. Dolayısı ile yemek yemenin bazıinsanlarda kendini daha iyi hissetme ve emosyon regülasyonu ile ilişkisi saptanmıştır.Duygusal istismar ve kendi kendini yönetmenin yeme tutumunun belirleyicisi olması,obez kişilerde genel psikopatolojinin ve ek psikiyatrik hastalık tanısı oranının dahayüksek olmasının nedeni olabilir. Emosyon regülasyonunu bu kişilerin yemek yemedavranışı ile sağlamaya çalıştıkları ve obezite açısından daha riskli olabileceklerişeklinde yorumlanabilir. Ancak bu ilişkinin yönü hakkında kesin bir şey söylemek buçalışmanın deseni nedeni ile mümkün değildir. Ama yinede yeme tutumununbelirleyicileri olarak duygusal istismar ve kendi kendini yönetmenin saptanmış olması vçalışmamızın en önemli bulgusudur. Emosyonel olarak durağan olmayan kişilik yapısıile ilişkilendirilen duygusal istismar ve düşük kendi kendi yönetmenin yeme davranışınıbozduğu, obezite açısından en önemli psikiyatrik belirteçlerden biri olabileceği ve bukonuda daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğu söylenebilir.Sonuç: Obezitenin psikiyatrik yönünün araştırılması, çağımızın en büyük sağlık sorunuolan obezitenin tedavisinde daha etkin tedavi yöntemlerinin gelişmesinde ve obeziteninönlenmesinde yararlı olabilir. Bizim çalışmamızın örneklem grubunun küçük olması,sadece diyetisyene başvuranların alınması, endokrin ve metobolik sorunu olanlarınçalışma dışı bırakılması nedeni ile obez hastaları tam olarak yansıttığı söylenemez. Yinede obez hastalarda yeme tutumunun bozulduğu, genel psikopatolojik belirtilerin arttığı,duygusal istismar oranlarının daha yüksek olduğu söylenebilir. Yeme tutumunubelirleyen en önemli değişkenlerin duygusal istismar ve düşük kendi kendini yönetmeolduğu, bu kişilerin emosyon regülasyonunda sorun yaşadıkları şeklinde yorumlanabilir.Yapılacak çalışmaların daha büyük örneklem grubunda ve diğer hastalıkları olanlarıkapsayacak şekilde geliştirilmesi ile obezitenin psikiyatrik yönü hakkında daha fazlafikir sahibi olunması ile birlikte etkin tedavi programları ve koruyucu ruh sağlığıönlemleri alınabilir. Introduction: Obesity, with its increasing prevalence has become a growing healthproblem through out the world and especially in developed countries. Psychologicalsymptoms in obese adults has been found to be higher than normal weight adults.Among the eating disorders of the obese patients, the most emphasized and highlightedis the Binge Eating Disorder (BED). The rate of psychiatric comorbidity in obesepatients with BED is reported to be higher than that in obese patients without BED.Another issue thought to be associated with obesity is childhood trauma. Exposure totraumatic events in childhood and adolescence period is shown to be a risk factor forobesity in the adulthood phase. In addition, traumas in childhood period is associatedwith personality disorders. In recent years there is an increase of studies evaluating thedimensional assessment of personality. Cloninger and colleagues examined thepersonality in two sub-dimensions of temperament and character.Objective: In this study, we aimed to investigate the relationship of Eating Attitude andchildhood traumas in obese adults with general psychopathology, personality traits andtheir effect on obesityMethods: In this study it was planned to include 75 obese, 75 overweight and 75normal weight adult individuals as participants. The SCID-I test was administered byclinicians during the first interview on all the obese, overweight and normal weightvolunteer individuals who participated in the study. 13 adult individuals who did notcomply with the criterias were excluded from the study. Everyone who enrolled in thestudy was given the socio-demographic data form, the Eating Attitude Test (EAT), thechildhood trauma scale, the symptom check list (SCL-90) and the temperament andcharacter inventory (TCI) to complete. 27 adult individuals who did not fill in the formsappropriately together with 12 other participants who agreed to participate but later onwanted to quit, were excluded from the study. As a result, 64 obese, 52 overweight and57 normal weight with a total of 173 adult individuals were included in the study.Results: The diagnostic interview carried out on the adults participating in the studyrevealed that depression, anxiety disorder, and Binge Eating Disorders (BED) were viihighier in the obese than in the overweight and normal weight group. A positivesignificant relationship was observed between the Body Mass Index (BMI), EAT andemotional abuse. A positive correlation between EAT and emotional abuse and physicalabuse was observed wheras there was a negative significant correlation between EATand self-directedness. There was a positive correlation between emotional abuse andharm avoidance, while a negative significant correlation between emotional abuse andself-directedness. When the correlation analysis of the EAT and SCL-90 subscales wereexamined, the was a positive significant correlation found. The examination ofcorrelation analysis of the Childhood trauma subscales with the SCL-90 subscalesrevealed a positive significant correlation. EAT and physical abuse were identified aspredictors of depression in obese. The predictors of EAT have been identified as selfdirectednessand emotional abuse.Discussion: In accordance with Literature, Depression, Anxiety Disorders and BingeEating Disorder was found to be significantly higher in the obese group than was in thenon-obese group. The reason we found a lower rate in Depression, Anxiety Disordersand Binge Eating Disorder when compared to the previously carried out studies may berelated to the sample in the study group. The fact that our obese group was selectedamong those who applied to the Nutritionist for assistance, those who were not seekingpsychiatric treatment, and did not have endocrine and metabolic diseases, restricted thestudy group. The prescence of a significant correlation between Eating Attitude andemotional abuse and physical abuse can be interpreted by the fact that the Eatingattitude of people experiencing trauma in childhood may be damaged and these peopleare more risky in terms of obesity. Eating attitude being the determinant factor inpersonality disorder (especially with cluster B personality disorders), associated withlow self-directedness, brings to mind the fact that emotion regulations may be aproblem in these individuals. The fact that Eating Attitude is the determinant factor foremotional abuse, and self-directedness, probably it is the reason why the rate of generalpsychopathology and an additional diagnosis of psychiatric illness is highier. It may beinterpreted that these adults try to provide emotional regulation via their eating behaviorhence makes them more risky in terms of obesity. However, it is not possible to sayanything definite about the direction of the correlation due to the design of this study. viiiEven then, the identification of emotional abuse and self-directedness as thedeterminant factors of Eating Attitude is the most important finding of our study.Conclusion: The investigation of the psychiatric aspects of obesity, which is the biggesthealth problems of our times, may be useful in the development of more effectivetreatment methods and prevention of obesity. The fact that, as the sample group issmall, consists of only those who applied to the dietician or Nutrition were selected andthe exclussion of patients with endocrine and metabolic problems, our study can not besaid to exactly reflect the obes patients. Nevertheless, it can be concluded that in obesepatients, the attitude of eating is impaired, the general psychopathological symptoms areincreased and the rate of emotional abuse are highier. It can be interpreted that the mostimportant variables that determine Eating attitude are emotional abuse and selfdirectednessand these individuals are experiencing problems with emotional regulation.With the further developping of future studies to be conducted to cover larger samplestudy groups together with those individuals with other diseases, leading to theobtaining of better ideas in the psychiatric aspects of obesity hence more effectivetreatment programs and preventive mental health measures could be taken.
Collections