Sultanahmet Arkeolojik Parkı kapsamında bulunan 58 ada 1-2 parselin mevcut durumu ve koruma mevzuatı açısından değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İstanbul'un, Neolitik Çağ'a (MÖ 6500'ler) kadar uzanan bir yerleşim yeri olduğu, başta Marmaray Yenikapı Kazıları olmak üzere, Beşiktaş Metro Kazısı gibi yeni araştırmalarla gün yüzüne çıkmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir şehir bu kadar sürekli şekilde iskân edilmemiştir. İstanbul; Neolitik ve Erken Demir Çağları ile birlikle, Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma, Geç Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemleri ile muhteşem bir arkeolojik kütüphanedir. Ülkemiz genelinde, özellikle İstanbul tarihi yarımadada imar çalışmaları sırasında arkeolojik veriye rastlanıldığında ortaya çıkan sorunlar bir taraftan arkeolojik alana zarar verip alanın korunmasını zorlaştırırken diğer taraftan ülkemiz ekonomisi için önemli bir çalışma alanı olan inşaat faaliyetinin uzamasına bu da iş gücü, zaman ve maliyet kaybına sebep olmaktadır.1930'lu yıllarda arkeoloji parkı olarak planlanan, 1985 yılında Dünya Miras Listesine giren, Tarihi Yarımada'nın turist ilgisi bakımından en dikkat çekici yeri olan Sultanahmet'te Bizans Büyük Saray arazisinin önemli bir kısmı olan 58 ada 1-2 parsellerde uzun yıllardır sonuçlanmayan Arkeoloji Parkı'nın düzenlenme sürecinin sona ermemesi, artık eser kaybına sebep olmaktadır. Yapılan araştırmada, mevzuat incelenmiş, Darülfünun binası yeri ve Eski Sultanahmet Cezaevi Çevresi olan 58 ada 1-2 parsellerin arkeolojik tabakalanması, buluntular ve kalıntılar ışığında aktarılmıştır. Anıtlar Kurulu dosyası titizlikle incelenerek sorunların tespiti yapılmıştır. Bu sorunun mevzuat çerçevesinde nasıl aşılacağına ilişkin öneriler sunulmuştur. Çalışmanın sonuç kısmında ortaya çıkarılmaya çalışılan şema ile arkeolojik alanlarda sık rastlanan bu sorunun azaltılmasına bir fayda sağlanacağı düşünülmektedir. Especially with the Marmaray Yenikapı and Beşiktaş Metro Excavation, proves that Istanbul is proven to be a continuously inhabited area dating back to the Neolithic Age (6500 BC). There is no other city in the world like Istanbul that has a settlement so incessant. Istanbul is a magnificent archaeological library starting from the Neolithic and the Early Iron Ages, continuing with the Archaic, Classical, Hellenistic, Roman, Late Roman, Byzantine and Ottoman Periods. Generally in our country, especially within the City Walls of Istanbul; problems occur when archaeological remain are discovered during the construction facilities; while on one hand construction facilities cause damage to the archaeological site and make it difficult to preserve the area, and on the other hand causing delays for the construction facilities with the results in a loss of labor, time and cost which is crucial for the economy.The Archeological Park which is an important part of the Byzantine Great Palace Area at Sultanahmet which is in the World Heritage List since 1985 and is the most popular place of the Historical Peninsula in terms of tourist interest; was planned as an archeological park in 1930s. As the process of establishing of the Archeological Park took too long, the losses of the archeological remains began to increase. In the research conducted, the legislation was examined; in the light of the findings and remains, archaeological layers of 58 plot 1-2 parcels (Darülfünun building and Old Sultanahmet Prison surroundings) were quoted. The legal process file in the Conservation Board has been carefully examined and the problems were identified. Suggestions on how to overcome this problem within the framework of legislation are presented. It is thought that, the plan presented in the conclusion chapter of the study will contribute to the solution of this common problem in the archaeological areas.
Collections