Özelleştirme sonrası işletmelerde yapısal değişimin analizi ve bir uygulama
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Sanayi Devriminden sonra, hızlı değişimler yaşanmıştır. Üretim teknolojileri değişmiş, üretim evlerden, atölyelerden fabrikalara kaymıştı. Gelişmiş ülkelerin sanayileşmedeki başarısı, diğer ülkeleri de arayışa sokmuştur. Bundan dolayı, gelişmekte olan ya da az gelişmiş ülkeler de sanayileşmeye yönelmişlerdir. Ancak, bu ülkelerde özel kesimin sermaye yetersizliği, hemen hemen bütün ülkelerde sanayileşmede devletin öncülük etmesi düşüncesini yaygınlaştırmıştır. Türkiye'de aynı nedenlerle özellikle 1930'lardan sonra sanayileşmede devletin öncülük etmesi düşüncesi benimsenmesi sonucu kısaca KİT olarak adlandırılan `Kamu İktisadi Teşebbüsleri` doğmuştur. KİT'ler, özel kesiminin gerçekleştirmesi mümkün olmayan sanayileşme hedeflerini gerçekleştirmiş, bir çok alanda sanayileşmeyi sağlamışlardır. Bu kuruluşlar, sanayileşmeyi sağlamalarının yanı sıra, başta istihdam olmak üzere sosyo - ekonomik bir çok yararlar sağlayarak da çok önemli işlevler görmüşlerdir. Ancak, 1970'lerden sonra dünyada ve Türkiye'de KİT'lerin işlevi tartışılmaya başlamıştır. Türkiye'de özellikle siyasi müdahaleler sonucu aşırı istihdam, rasyonel yönetim ilkelerinin uygulanamaması, teknolojik değişimlere uyum sağlayamama ve bunlara bağlı olarak da verimsizlik bu tartışmaların yoğunluk noktasını oluşturmuştur. Özellikle İngiltere'de başlayan, Şili, Meksika ve Arjantin gibi ülkelerde uygulamaya konulan özelleştirme programlarının, dünyada benimsenmesi ayrıca IMF ve Dünya Bankası'nın kredi vermede özelleştirmeyi ön koşul göstermesi, özelleştirmeyi hızlı biçimde yaygınlaştırmıştır. Özelleştirmenin başta gelen gerekçesi ise, rasyonel çalışmadığı söylenilen KİT'lerin rasyonel çalışmasını sağlayarak etkinliği ve verimliliği sağlamak, ayrıca sermayenin tabana yayılması olarak gösterilmiştir. Ancak, özelleştirmenin de, özellikle işsizliğe ve sendikasızlaşmaya yol açması çok büyük tepkilere neden olmuştur. Özelleştirme sonrası ise, özelleştirilen bütün işletmelerin başarılı olduğunu söylemek mümkün değildir. Özelleştirme öncesi üretim, kapasite, verimlilik, teknoloji gibi değişkenler ile özelleştirme sonrası değişkenler karşılaştırıldığında, bazı işletmelerin özelleştirme sonrası başarısız, bazılarının ise başarılı olduğu anlaşılmaktadır. Özelleştirme sonrası başarılı olan işletmeler ile başarısız olan işletmelerin basan ve başarısızlık nedenlerinin ortaya konulması gelecekte gerçekleştirilecek özelleştirmelerin başarısı açısından önemlidir. KUMAŞ Kütahya Manyezit İşletmeleri A.Ş. özelleştirme sonrası başardı olan işletmelerden biridir. Başarılarının nedeni ise, özelleştirmeye stratejik olarak yaklaşarak, rasyonel bir yönetim sergilenmesidir. After the industrial revolution rapid changes and developments occured in the world. Production technologies changed and production shifted from houses to factories. The success of the developed countries led the other developing countries to search for industrialization. So developing and non-developed countries shifted their goals to industrialization. Capital scarcity in the private hand reoriented the ideas that governments must play the leading role in industrialisation. Because of the same reasons, after the general acceptance of the idea that the leading role of government in economy, several private enterprizes originated in the years 1930s named `Public Economic Enterprise` in Turkey. Public Economic Enterprize's had succeed in realising the huge goals of the industrialisation that private enterprizes could not succeed themself. Those public firms not only succeed in industrialisation, but also employment and several other economic and social goals. However after the seventees the functions of the public firms in Turkey were began to be discussed. For instance, over-employment especially political reasons, pursuing non- rational production policies, could' nt succeed in adaptation to the newly developments in technology were the center of those discussions. The general acceptance of privatization programs that was practiced such as in The United Kingdom, Chile, Mecsico, Argentina and to be given prior condition for the credits by the World Bank (WB) and International Monetary Found (IMF) raised the privatization throughout the world. The main reason argued for privatization is to make the public firms more rational and make them more effective and productive plus, make the capital be shared by the private hands more. But there were many objections for the privatization policy simply because it caused the inemployment and decrease the trade unionization. After the privatization this can not be argued that all the privatized firms were fully succesfull. İn the comparison before and after the privatization in terms of production, capacity, profitability and technology, some of the privatized firms were more successfull but some others not. The explanations about the reasons why some of them were successful and some others not, is very important for the success of the privatization in the future. At this respect KUMAS is one of the best example of the firms that is successfull after the privatization. The main reason for the success of KUMAS is the fact that it started the privatization strategically and pursued more rational policies in administration.
Collections