Kapitalizm, küreselleşme ve kimlik
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Yaşam hızla dönüşürken, dönüştürülürken, yaşama ait her unsur da bu değişimden payını alıyor. Bundan iki yüz yıl öncesinin toplumsalı ekonomik, politik ve kültürel boyutlarıyla şimdidin gerçeklikleri oldukça farklılaşan kimi niteliklerle anılıyor. Bu değişim hiçbir zaman boşlukta gerçekleşmemiş olmasıyla kimi süreklilikleri de elbette ihtiva ediyor. Değişimin tarihselliği Batı Avrupalı bir öznenin etrafında oluşturulan auranın -modernizm, postmodernizm, küreselleşme ve her birinin kapitalizmle kurduğu ilişki dolayımıyla- bütün bir dünyaya doğru yayılmasıyla gerçekleşmiştir ve gerçekleşmektedir. Bu devam edişle kastedilen değişimi sembolize eden değerlerin kaynağının vurgulanması çabasıdır. Yoksa özellikle II. Dünya Savaşı'ndan sonra `merkez` Amerika Kıtası'na doğru yönelmiş durumda. Söz konusu edilen kavramların kapitalizmle kurulan bir ilişki dolayımıyla analizi zorunlu olarak emperyalist söylem alanına götürse de, emperyalist söylem analizi tek başına şimdiyi bir bütün olarak çözümlemek de yetersiz kalacaktır. Emperyalism söylemi kendi sınırlılıklarına rağmen kimi boyutlarıyla dikkate alınmak zorundadır. Ancak o da bir 'mutlak' değildir. Aynı mutlak olmama durumu liberal söylemin ütopyacı özgürlük alanları kurgusu için de geçerlidir. Bu iki söylemin karşıtlığı bir paradoks olarak görülebilir. Önemli olan her iki söylemin de olanaklarının entelektüel çaba içinde değerlendirilmesidir. Birini bir diğerine tercih edip, ötekini tümüyle reddetmek ulaşılmak istenen hedefi engelleyecektir. `Kimlik` (ulusal, etnik, sınıfsal, cinsiyete dayalı) bir inşadır. Bu kabul küreselleşme bağlamında kimi önemli noktaların altının çizilmesini zorunlu kılar. Küreselleşme söyleminin Soğuk Savaş'ın ardından kendi olanaklılığını şimdiye dayatması kapitalist üretim modelinin kendi iç dinamiklerini tamamen dışarıda bırakarak anlaşılamaz. Küreselleşme karşılaşmaların zaman ve mekan sınırlarından kendini bağımsızlaştırmasıyla özdeş bir süreci imlemektedir. Karşılaşmaların bu denli yoğunlaşması beraberinde `kimlik`in tıpkı toplumsalın diğer unsurları gibi yerinden edilmesini ve yeniden yerleştirilmesini getirir. Bu yerinden etme ve yerleştirme süreçleri `küresel kültür`ün çok boyutlu, karmaşık yapısının anlaşılmasını kolaylaştırabilir. Şimdinin bu yerinden edilen ve yeniden yerleştirilen kimlikleri tek yönlü, zorunlu bir homojenliğe doğru yönelmekten ziyade; çoğullaşma, farklılaşma eğilimindedir. Her nasıl yorumlanırsa yorumlansın esas olan, küreselleşme tek yönlü bir özdeşlik iması taşısa da bunun olanaksızlığıdır. Benzeri bir vurgu Türk kimliği bağlamında da yapılabilir. Farklılıkların görmezden gelindiği ya da bastırılmak istendiği bir kimlik politikası kendi içinde oldukça sorunludur. VI ABSTRACT As the life has immediately transformed (or been transformed), all components of life has been affected by this transformation process. The preceding period of time (before almost two hundred years) is identified with some charecteristics which differentiates from recent societal with its economical, political and also cultural aspects. Of course, such transformations include some continuities; since, they do not realise on `blank space`. The historycity of transformation has been realized (or being realized) by a West Europian subject -in terms of relationships between modernizm, postmodernizm, globalization and capitalism- which has being widened all around the world. It is only implied for expressing the basis of symbols with this continuity. It is so clear that after II. World War, `the centre` turns to USA. Even the analization of these concepts in terms of the relation with capitalism directs towards a place of the discourse of imperialism, but it would be inadequte on the analiyses of whole recent times without all of other discourses. Although its limitted capacity of analyses, the discourse of imperialism must be taken into considiration. Neverthless it is not a 'truth'. And also this fact is the same for the imagination space of Utopian freedom of the discourse of liberalism. The dichotomy of these two discourse can be seen as a paradoks. It is only important that these two must be discussed with their capacities in intellectual effort. Choosing only one them (neglect one another) will take away from the aim wanted to reach. The `identity` (national, ethnic, class, sexual) is a construction. This makes unavoidable to express some important points on the context of globalization. It is impossible to understand the possibilities of globalization discourse after gulf war without the inner dynamics of capitalism. Globalization implies a same thing like a process of encounters with the process of salvation from the restrictions of time and space. The density of these encounters causes the deplace and then replace of identity like as other elements of societal. This process of deplacement and replacement make easier to understand of global culture that has diverse dimension and complexs situaiton. The presence of these identities (deplaced and replaced) has not a trend towards homogenization but has a trends towards heterogenization and differentiation. Somehow it is interpreted, it is a main point that even globalization implies a homogenization trends, it is impossible. It is the same also for Turkish identity. Today all of culture politics has lots of biases if ignore or want to make pressurre on differentiations.
Collections