Türkiye`de yatırım fonları ve yatırım ortaklıklarının işleyişi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Gelişmekte olan ülkelerin sanayileşme yolunda karşılaştıkları en büyük engellerden biri, sermaye yetersizliği sorunudur. Ayrıca varolan sermayenin ve yaratılan yeni kaynakların etkin ve rasyonel kullanılmaması da, gelişmeyi engelleyici önemli bir etkendir. Bu olumsuzluğun giderilebilmesi ise, mevcut sermayenin ve bu arada tüm fon kaynaklarının ekonomi içinde rasyonel dağıtımını sağlayan organize olmuş bir mali piyasanın varlığına bağlıdır. Böyle bir piyasa tasarrufların doğrudan yatırımlara kanalize olmasını sağlar, sermaye oluşumunu hızlandırır, servet ve gelir dağılımını düzenler, ekonomide fon akımının sektörler ve bölgeler arasında dengeli dağılımını olumlu yönde etkiler. Az gelişmiş ülkelerde bu piyasanın yapısında, kısa vadeli fon arz ve talebinin karşılandığı para piyasaları önemli bir yere sahipken, gelişmiş ülkelerde, orta ve uzun vadeli finansman ihtiyaçlarının karşılandığı sermaye piyasaları büyük önem arz etmektedir. Sermaye piyasasının olmadığı ve yeterince gelişmediği ekonomilerde, ekonominin ihtiyaç duyduğu fonların önemli bir bölümünün dış tasarruf kurumlarından sağlanması gerekmektedir. Dış fonlar ise, etkin kullanılmadığı ölçüde milli ekonomi üzerinde menfi etki meydana getirmekte ve sonuçta dış borç sarmalının oluşmasına yol açmaktadır. Türkiye'de tasarruf- yatırım kısır döngüsünün aşılması amacıyla 1980'li yıllardan itibaren mali sistem içerisinde sermaye piyasasının kurulmasına başlanmış, sözkonusu piyasanın etkin bir şekilde işleyebilmesi için gerekli olan düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır. İşte bu düzenlemeler çerçevesinde ortaya çıkan kurumlardan ikisi yatırım fonları ve yatırım ortaklıklarıdır. IIIYatırım fonları ve ortaklıkları, ihraç ettikleri katılma belgeleri veya hisse senedi karşılığı topladıkları paralarla, esas olarak hisse senetleri ve tahvillerden oluşan menkul kıymetler portföyü kurup, yöneten kurumsal yatırımcılardır. Böylece, bireysel yatırımcılar, doğrudan kendilerinin yatırıma yönelmelerine göre, daha geniş bir portföy çeşitlemesi, daha düşük risk, işlem maliyeti ve profesyonel portföy yöneticiliği elde edebilmektedirler. Hukukumuza 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu ile giren yatırım fonları ve ortaklıkları, bu Kanunda değişiklik yapan 3794 sayılı Kanun ile yeniden düzenlenmiştir. Söz konusu değişiklikle yatırım fonları yasal dayanağını Sermaye Piyasası Kanununun 37. ve 38. maddeleri ve Sermaye Piyasası Kurulu' nun 19.12.1996 tarih Seri:VII, No:10 sayılı tebliği ile yatırım ortaklıkları ise yine aynı Kanunun 35. ve 36. maddeleri ve Kurulun 31.07.1992 tarih, Seri: VI, No:4 sayılı Tebliğinden almaktadır. Yatırım fonları, Sermaye Piyasası Kanunu hükümleri uyarınca, halktan katılma belgesi karşılığı toplanan paralarla, belge sahipleri hesabına, riskin dağıtılması ilkesi ve inançlı mülkiyet esaslarına göre sermaye piyasası araçları ile ulusal piyasalarda ve uluslararası borsalarda işlem gören altın ve diğer kıymetli madenlerden oluşan portföyü işletmek üzere kurulan mal varlığıdır. Fonun tüzel kişiliği yoktur, ancak mal varlığı kurucunun mal varlığından ayrıdır. Kurucu fonu, katılma belgesi sahiplerinin haklarını koruyacak şekilde temsil eder. Yatırım ortaklıkları ise, sermaye piyasası araçları ile ulusal ve uluslararası borsalarda veya borsa dışı organize piyasalarda işlem gören altın ve diğer kıymetli madenler portföyü işletmek üzere anonim ortaklık şeklinde ve kayıtlı sermaye esasına göre kurulan sermaye piyasası kurumlarıdır. ivYatırım ortaklıklarının kuruluş amacı portföy yönetmek olduğundan, hisse senetlerini satın aldıkları ortaklıkların sermaye ve yönetimine hakim olma amacı güdemez ve çıkarılmış sermaye ve yedek akçeleri toplamının % 10' undan fazlasını altın ve kıymetli madenlere yatıramazlar. Ülkemizde yatırım fonları ile yatırım ortaklıkları arasındaki farklılık hukuki statüden kaynaklanmakta olup, Batıdaki uygulamasında kapalı uçlu yatırım fonları ülkemizdeki yatırım ortaklıklarına, açık uçlu fonlar yatırım fonlarına benzer bir yapı arzetmektedir. Yatırım ortaklıklarının tüzel kişiliğinin olmasına karşın, yatırım fonlarının tüzel kişiliğinin olmaması ve yatırım ortaklığının portföyünü her an küçültüp büyütememesine karşın yatırım fonlarının, kayıtlı pay sayısı sınırları içinde, portföylerini her an küçültüp büyütebilmeleri en önemli farklılıktır. Aynı finansal hedefleri paylaşan kişi ve kurumlardan toplanan paralarla, yine bu kişi ve kurumların yararına portföy işletmeciliği yapan yatırım fon ve ortaklıklarının sayıları son yıllarda ülkemiz sermaye piyasasının gelişmesine paralel olarak artmakta, finansal piyasalarda gereksinim duyulan kurumsal yatırımcı açığının önemli bir bölümünü karşılamaktadır. Bu itibarla ülkemizde Eylül 1996 itibariyle faaliyette bulunan yatırım fonlarının sayısı 111, yatırım ortaklıklarının sayısı ise 13'olmuştur. Türkiye'de son yıllarda kamu kesimi borçlanma araçlarına uygulanan faiz oranlarının yüksek olması, yatırım fonları portföylerinin büyük oranda bu araçlardan oluşmasına yol açmıştır. Ancak, portföyünün en az %25' i hisse senetlerinden oluşan A tipi fonlara tanınan bir takım vergi kolaylıkları ile fonların hisse senedine yatırım yapmaları teşvik edilmektedir. Yatırım ortaklıklarının portföy yapıları ise, kuruculara göre farklılık göstermektedir. Kurucusu aracı kurum olan yatırım ortaklıklarının vportföylerinin hemen hemen tamamı hisse senetlerinden oluşmakta iken, kurucusu banka olan yatırım ortaklıklarında portföylerindeki hisse senedi oranı %50'nin altındadır. Yatırım fonlarının portföyleri, Seri VII, No. 10 sayılı tebliğ öncesinde kurucu tarafından yönetilmekte ve' saklanmakta idi. Ancak, sözkonusu tebliğ ile fon kurucusu, yöneticisi ve saklayıcısı birbirinden ayrılmaktadır. Bu karar ile, fonların daha profesyonel bir şekilde ve rekabet ortamı içinde yönetileceği, bu itibarlada kendilerinden beklenen kurumsal yatırımcılık fonksiyonunu daha iyi gerçekleştirecekleri tahmin edilmektedir. Yatırım fonları ve yatırım ortaklıklarının piyasadan koparılmadan piyasa içinde yer almaları sağlanmalı ve yeni girişlerle rekabet ortamı geliştirilmelidir. Böylece birer kurumsal yatırımcı olan sözkonusu fon ve ortaklıklar, portföy yönetimini gerçekleşebilecek, dolayısıyla da piyasalarda istikrar sağlama fonksiyonlarını yerine getirebileceklerdir. VI SUMMARY The capital deficiency problem is one of the greatest barrier for the developing countries to realize their industrialization process. In addition, another important problem, inhibiting the development, is the existing capital and produced resources which are not utilized effectively and rationally. Solution of this problem is depended on the existence of an organized financial market which provides rationally distribution of all funds and existing capital within the economy. Such a market provides the savings to be oriented directly to investments, facilities the capital production, regulates the distribution of incomes and wealth, and has positive effects on the balanced distribution of the fund flow of economy between sectors and regions. In the developed countries, is very important for a capital market to meet medium and long-term financing needs while it is very important for a capital market to meet a short-term fund supply and demand needs in the underdeveloped countries. For the economies which has not capital markets or has immature finance markets, most of the funds required by the economy must be supplied from foreing financing institutions. Foreign funds has negative effects on the national economies as long as they are not utilized effectively, and then produces a spiral of foreign debts. In Turkey, it is started to establish a finance market within the financial system since 1980s to solve the wishes circle of savings-investment, which improves the capital market, and tried to provide any required arrangements to have the market effectively operated. Thus, mutual funds and investment trusts are the two bodies formed within such arrengements. The Mutual Funds and Investment Trusts are the institutional investors who establish portfolios of stocks basicly comprised of VIIsecurities and bonds with utilization of the sums they collect in return for participation instruments or securities they issue, in this manner, individual investors are enabled to have a portfolio diversification in a wider range with lower risk and transaction costs in direct accordance with their specific trends toward certain types of investment and to receive a professional portfolio management. The mutual funds and investment trust which are introduced to our national law by virtue of the Act No: 2499 on the Capital Market have been rearranged by the Law No: 3794 which provided some modifications to the former. The mutual funds having been amended by the afore mentioned modification have their legal basis from the Clauses 37 and 38 of the Act on Capital Market and the Offical Bulletin of the Capital Market Board issued on 19.12.1996 with Serial VII and No. 10 while the investment companies found their legal basis under Clauses 35 and 36 of some Law and in the Offical Bulletin of the Capital Market Board issued on 31.07.1992 with Serial VI and No:4. The mutual funds are the assets established to manage the portfolios which consist of gold and other precious metals subjected to deal both at the national market place and international stock exchanges created with the monies collected from the public in return for application forms, by means of the capital market in accordance with the principles öf ` dissemination of risk ` and ` Trusted Ownership ` acting solely for and on behalf of the form witholders. The fund is not a legal entity but the property assets are separete from the property assets of the founder. The founder represents the fund in a way to protect the rights of the witholders of the application forms. The investment trusts, on the other hand, are the capital market institutions established in the form of an incorporation basing on their V1I1registered capital in order to manage portfolios of gold and other precious metals subject to deal both at the national market place and international stock exchanges or in any street markets by using the capital market instruments. As the main goal of association is to manage portfolios, these institutions may not seek for the purpose to possess the management and capital of the companies the shares of which they acquire through purchase and they may not invest any sums exceeding 10% of the total of registered capital and capital reserves on gold and other precious metals. In our country, the difference between the mutual funds and the investment trusts is only in the legal state of these two and when the common implementation in Europe is taken into consideration. The mutual funds shows a structure corresponding to the Closed End Investment Trusts and the investment trust correspond the Open End Fund. Despite the fact that the investment trusts are legal -entities in contradiction to mutual funds which have not got any such public grant, and that the investment trusts are unable to reduce or extend their portfolios in size at any time required, the investment trust capability of reducing or enlarging their portfolies at any time at their own discretion within the limits set concerning the number of registered shares is the most significant difference. In recent years, the physical number of investment funds and companies operating in portfolio management for the interests and in the beneficiary of both real and legal persons who have lended monies to these bodies and sharing identical financial goals, has drastically elevated as the local capital market developed and they meet up a major part of the deficit of institutional investors which are rewuired at the financial markets. IXBy this way, the total number of mutual funds are 111 and of the investment trust are 13 as of September 1996. In Turkey, most of the mutual fund portfolios consists of public borrowing instruments since higher interest rates are applied for such instruments during last years. However, it is tried to encourage the funds to make investment for share-bonds by providing some facilities for Type A funds having portfolios at least 25% of which are share- bonds. The portfolio structures of the Type A investment trusts changes according to their founders. While almost all of the portfolios consist of share-bonds for the investments partipations established by intermediary institutions, the share-bonds covers less then 50% of the portfolios for the investment trusts established by banks. Portfolios of the mutual funds were managed and saved by the founder before the Communique No. 10, Serial VII. However, the founder, manager and saver of the funds are separated each other by this Communique. By this resolution, it is expected that the fund shall be managed in an more professional manner within a competition atmosphere, thus shall realize their expected investment function of institutional investors. It must be provided that the mutual funds and investment trusts to be placed within the market without separated from the market, and the competition atmosphere should be improved by new entrances. By this way, as being institutional investors, such funds and participations could perform their function to provide stability for markets, by realizing portfolio management.
Collections