Yöresellik ve ulusallık açısından Malik Aksel
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Resim sanatımızda batılılaşma yönündeki gelişmeler, Cumhuriyet öncesi ve Cumhuriyet sonrası olmak Özere iki temel başlık altında incelenebilir. Bu iki dönem; birbiri ile ayrılmaz bir bütünlük içindedir. XIX. yüzyıl Geç Osmanlı Dönemi' nde sultanların sanatsal etkinliklere destek olması ile batı anlayışı sanata hakim olmaya başlar. Osmanlı sanatçısı; batı etkisinde doğayı incelemeye başlar ve perspektif ağırlıklı eserlerle sanatta büyük çığır açar. 1935 yılında ` Mühendishane-i Berri-i Hümayun ` dan mezun olan on öğrenci Avrupa' ya resim öğrenimi için gönderilir. O dönemdeki öncü sanatçılar; Ferik İbrahim Paşa ve Ferik Tevfik Paşa' dm 1860 ve 1870' li yıllarda ise; Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyit ve Osman Hamdi Bey Batı anlayışındaki sanatı İstanbul sanat ortamına taşımışlardır. Şeker Ahmet Paşa; 1870 yılında Paris' te düzenlenen ` Evrensel Sergi ` de resimlerini sergilemiş ve 1873 yılında ilk resim sergisini açmıştır. Süleyman Seyyit ise; Boulanger ve Gerome gibi zamanın akademik ve klasik sanat eğitimi veren atölyelerinde yedi yıl eğitim görmüş ve bu çalışmaları ile klasik sanat bilgisini pekiştirmiştir. Osman Hamdi Bey ise; Türk resminde figür üzerine kurulu köklü bir geleneğin başlatıcısıdır. Türk resmi; Osman Hamdi Bey' in 1883 yılında kuruculuğunu üstlendiği Sanayi-i Nefise Mektebi ile gelişimini hızlandırmıştır. Bu okul; çağdaş kültür düzeyinin şekillenmesinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Okulda Avrupa'dan getirilen yabancı hocalar eğitim verir ve zamanla batı anlayışı Türk resmine hakim olmaya başlar. Cumhuriyet öncesinde temelleri atılan batılılaşma hareketleri Cumhuriyet döneminin önemli bir kültür politikası olmuştur. 1908 yılında kurulan ve faaliyetleri 1930' lu yıllara kadar devam eden ` Osmanlı Ressamlar Cemiyeti ` 1911- 1914 yıllan arasında yayınladığı gazetesi ile sanatı tartışmaya açmış ve tabana yaymıştır. Cemiyet; 1921 yılında ` Türk Ressamlar Cemiyeti `, 1929 yılında ise ` Güzel Sanatlar Birliği ` adım almıştır. 1916 yılından itibaren açılan ` Galatasaray Sergileri ` Cumhuriyet Dönemi' nde boyut kazanmıştır. Geleneksel olarak düzenlenen bu sergilerle sanat, halkın ve kamuoyunun beğeni ve görüşlerine açılmıştır. Daha sonra; İbrahim Çallı' run öncülük ettiği ` Çallı Kuşağı ` diğer adıyla ` Türk Empresyonistleri ` ile resme izlenimci tarz hakim olmuştur. Akademide hoca olan sanatçılar, mezun olan öğrencileri 1926 yılında Avrupa' ya eğitime göndermişlerdir. Böylece; Avrupa' da o dönemde gelişen fovizm, kübizm gibi akımlar tanınmış ve yurda getirilmiştir. Bu öğrenciler okullarım bitirdikten sonra akademiye hoca olmuşlar ve 1929 yılında ` Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği` ni kurmuşlardır. Çağdaş batı anlayışındaki resimleri ile sanatta yeni bir çığır açmışlardır. 1930' lu yıllarda Türk resim sanatında önemli gelişmeler olmuştur. 1932 yılında; Ankara' da Gazi Eğitim Enstitüsü kurulmuştur. Malik Aksel de okulun ilk hocalarındandır. 1932 yılında ` Halkevleri ` kurulmuştur. 1933 yılında ` İnkılap Sergileri ` düzenlenmeye başlanmıştır. Aynı yıl oluşan ` D Grubu ` sanatçıları akademikn sanata karşı çıkmış, sanatın sürekli yenilenmesi ve yeni kaynaklarla keşfedilmesi gerektiğine inanmışlardır. 1940 yılında ortaya çıkan ` Yeniler Grubu ` ise; kendilerinden önce oluşan grupların insan sorunlarına yabancı kaldıklarını, toplumdan uzaklaştıklarını düşünerek toplumun öne çıktığı bir sanat görüşünü benimsemiştir. Daha sonra 1947 yılında ` On' 1ar Grubu ` ve 1959' da ` Liman Ressamları Grubu ` nun dağılmasından birkaç yıl sonra ` Yeni Dal ` adı altında, yenilerin toplumsala anlayışının ikinci evresini oluşturan grup oluşmuştur. Cumhuriyet öncesindeki bu gelişim çerçevesi içinde dönemin siyasi iktidarı Cumhuriyet Halk Partisi ve bu parti ile özdeşleşen hükümet yönlendirici ve düzenleyici bir politika izlemiştir. Yapılan yenilikler ve çağdaş fikirler, sanatsal kuruluş ve organizasyonlar aracılığı ile halka yansıtılmıştır. 1938 yılına dek sanatçılar özellikle İstanbul ve çevresinde boğaz manzaraları yapmışlardır. Bu yıldan sonra devlet desteği ile ` Yurt Gezileri ` düzenlenir. Devlet; sanatçıları bu gezilerde görevlendirerek Anadolu' yu tanımalarını ve Anadolu halkının da sanatçısını ve sanatı tanımasını amaçlar. Bu gezilerde yapılan resimlerde sanatta yer alan konular değişmiş, eski kalıplardan çıkılmıştır. Malik Aksel de; bu yıllarda yaşamış ve bu gezilere katılmış sanatçılarındandır. Sanatçının aynı dönem ressamları arasında hiçbir gruba dahil olmayışı, yöresellik ve ulusallık arayışı dikkati çeker. Aksel; resim ve halk kültürü üzerine yoğun araştırmalar yaparak bunları yayınlayan, sanatın hem teorik hem de pratik örneklerini sunan bir sanat adamıdır. Tez kapsamında; Türk sanatında yerellik, evrensellik tartışmalarında önemli bir yeri olan, çok yönlülüğü, eğitimciliği, Türk halk kültürüne verdiği önemle adını duyuran Malik Aksel' in resimlerinde ve yayınlarında kullandığı folklorik temalar değerlendirilerek analiz edilmiştir. m SUMMARY Developments towards westernisation in our art of painting are examined under two main headings, before and after Republic. In fact, these two periods form an indivisible whole. Western concepts began to dominate art in the late Ottoman period through the support of the Sultans for artistic activities. Artists examined nature and became pioneers in painting with the three-dimensional works they produced. In 1835, ten students who graduated from the Engineering High School were sent to Europe for art education. The leading artists during that period were Ferik Ibrahim Paşa and Ferik Tevfik Paşa, In the 1860's and 1870's. Şeker Ahmet Paşa, Süleyman Seyyit and Osman Hamdi Bey brought art in the western sense to the Istanbul art community. Şeker Ahmet Paşa exhibited at the Universal Exhibition held in Paris in 1870 and opened his first painting exhibition in 1873. As for Süleyman Seyyit, he received seven years training in studios of the time which provided academic and classical art education such as those of Boulanger and Gerome and perfected his knowledge of classical art through these studies. Osman Hamdi Bey was the fonnder of a long- standing figurative tradition in Turkish art. Osman Hamdi Bey accelerated the development of Turkish painting with the Fine Arts High School which he founded in 1883. This school had a considerable influence in shaping contemporary culture. Teachers brought in from Europe gave lessons there and in time the western concept gained sway over Turkish painting. The trends which laid the foundations of westernisation before the Republic turned into a significant cultural policy during the Republican period. The Ottoman Artists Association, which was founded in 1908 and continued its activities until the 1930s, opened up art to debate and widened its perspectives with the journal which it published between 1911 and 1914. The Association became the Turkish Artists Association in 1921, the Turkish Arts Union in 1926 and the Fine Arts Union in 1929. The Galatasaray Exhibitions which it commenced in 1916 took on broader dimensions in the Republican Period. These exhibitions, held on a regular basis, opened up art to the appreciation and the views of the public and the community. Later the impressionistic style came to dominate painting through the Çallı Generation of 1914, otherwise known as the Turkish Impressionists, of which İbrahim Çallı was the leader. In 1926, the artists teaching at the Academy sent all their graduate students to Europe for training. İn this way, they were introduced to and brought back home with them trends such as fauvism and cubism which were developing in Europe at the time. After graduation, these students became. Academy teachers and established the Union of Independent Artists and Sculptors in 1929. Their paintings, in comtemporary western styles, again broke new ground in art. There were important developments in Turkish art duringIV the 1930s. The Ankara Gazi Education Institutes Department of Painting wes established in 1930. Malik Aksel was amongst the first teachers. In 1932, the Peoples Houses were established. The Exhibitions began to be held in 1933. Founded in the same year, the D Group of artists stood against art and believed that art required continual renewal and the discovery of new sources. The Newcomers Group which emerged in the 1940s adopted a view of art in which society was at the forefront, in the belief that groups formed before theirs had remained strangers to human problems and had distanced themselves from society. Up the 1938, artists mainly painted views of Istanbul and Bosphorus. From that year onwards, tours of the nation were organised with state support. By sending artists on this tours, their introduction to Anatolia and the introduction of The Anatolian people to art were secured. During this period, our policy towards art and the subjects used in art changed and broke clear of the former moulds. Malik Aksel was one of the artists of this period. His independence of any group of other artists of the period, his localisation and his concept of nationalism attracted attention. The artists out intensive researches on paintings and folk culture and immortalised these in print Within the thesis, Malik Aksel, who made a name for himself with his multi- faceted nature and the importance he placed on Turkish culture, is analysed by evaluating the local, folkloric and cultural values whose use in his paintings and his publications he never abandoned.
Collections