Postmodern absurdity: Metafiction in Samuel Beckett`s waiting for Godot, Happy Days and Endgame
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu tezde Samuel Beckett'in Godot'yu beklerken, Mutlu Günler ve Son Oyun adlı oyunları, kurgu ve gerçeklik arasındaki ilişkiyi sorgulayan ve kurgusal yapılarını öne çıkartan ve genelde ironi ve özdüşünümden yararlanan üst-kurmacasal metinler olarak incelenecektir. Absürd tiyatro geleneğinin merkezinde yer alan Beckett oyunları, etrafındaki kaosta hayat için mücadele veren insanın acınacak halini anlatmaktadır. Beckett oyunlarının karakteristiği olan bu durum, Beckett'in yaşadığı kültürel, sosyal, politik ve postmodernitenin ortaya çıktığı bağlam beraberinde, geleneksel kurgunun easas olduğu naturalist dramanın sınırlarının yıkıldığı yeni bir yazın tarzını karşımıza çıkarmaktadır. Beckett'in oyunları ve özellikle de burada ele alınacak olanlar belli bir kurgudan uzaktır ve aksiyon neredeyse yok denecek düzeydedir. Yani, bir ilerleme gerçekleşmemektedir. Oyunlar çoğu zaman oyun içinde oyundur ve insanın hali gülünç bir şekilde oyunlara yansımaktadır. Üst kurmaca ya da bilinçli kurgu adı verilen bu tarz üç oyunda da vardır ve artık bir şey ifade etme yeteneğini yitirmiş ve anlamsız olan dilin geçerliliğini ve iletişim gücünü sorgulamaktadır. Nasıl ki bir ressam hayallerini renklere döküyorsa, Beckett da imgesel durumları sembolik dile dönüştürmektedir. İzleyici ya da okuyucu, yazarın dünyasına bir gözlemci olarak girer. Beckett'in oyunları da edebi sanatı görsellikle oyun formatında birleştiren ve yazarın kendi deneyimlerinin de içeren çok boyutlu tiyatral resimler gibidir.Anahtar Sözcükler: Absürd tiyatro, Samuel Beckett, üst kurmaca,postmodernite, kurgu This thesis will analyze Samuel Beckett's Waiting for Godot, Happy Days and Endgame as metafictional plays which draw attention to their status as artifacts in posing questions about the relationship between fiction and reality, usually using irony and self-reflection. Placed in the center of the Theatre of the Absurd, Beckett's plays mainly indicate the poor situation of man who struggles for a living amidst the chaos surrounding him. This being the outstanding characteristic of Beckettian plays and considering the cultural, social and political context in which Beckett lived and the postmodernity arose, we encounter a writing style that has torn the boundaries of naturalist drama in which the conventional plot is the essence. Instead Beckettian plays and particularly the ones that will be handled here are far from a certain plot and imply paralyzed action. That is, there is no clear progress. They are most of the time plays within plays, parodying the human situation. This style, named as metafiction or self-conscious fiction pervades in all three plays here and is used as a device to investigate the validity and communicative power of human language which has lost the ability to signify and is void. In the same way a painter transforms his visions into colorful spots, he transforms his mind into the symbolic language of an imaginary life situation. The reader or the on-looker gets directly into the center of the author's world as an observer. Beckett's plays are like multidimensional theatrical pictures connecting literary art with visual ones giving us, through the form of play, evidence about the author's personal experience.Key Words: The Theatre of the Absurd, Samuel Beckett, metafiction, postmodernity, fiction
Collections