Duyguların psikoterapistlerin etik kararları ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Klinik psikoloji literatüründe, psikoterapistlerin etik karar ve yargıları üzerine yapılan çalışma sayısı kısıtlıdır. Bu çalışmalar ise mesleki etik standartlar bulunduğu hâlde psikoterapistlerin ikilem yaşadığı alanların tespitine yönelik betimleyici çalışmalardır. Psikoterapistlerin etik karar ve yargıları üzerinde etkili olabilecek faktörlerden ise sadece yaş, cinsiyet, deneyim vb. demografik özellikler incelenmiş, ancak söz konusu özellikler açısından tutarlı ve anlamlı farklılaşmalar ortaya konulamamıştır. Psikoterapinin doğası gereği yoğun duygu alışverişi içeren bir meslek olmasından hareketle, duyguların psikoterapistlerin etik kararları ile ilişkisi merak uyandıran bir konu olmasına karşın şimdiye kadar klinik psikoloji literatüründe incelenmemiştir. Bu araştırma ile etik karar ve yargıları genel olarak çok daha detaylı araştırmalar ile ele alan ahlak psikolojisi literatürü ve duygular ile karar alma dinamiklerinin ilişkisini inceleyen literatürden faydalanarak, psikoterapistlerin etik kararlarının duygular ile ilişkisinin incelenmesi hedeflenmiştir. Psikoterapistlerin etik kararlarının deontolojik/faydacı olarak ayrıştırılabileceği ve katılımcılarda yüksek ikilem yaratacak psikoterapist etik ikilem senaryolarının neler olabileceğine ilişkin yurt içi/yurt dışı herhangi bir araştırma bulunmamaktadır. Klasik etik ikilem senaryoları için de hangilerinin Türkiye'de yüksek ikilem kategorisinde değerlendirilebileceğine ilişkin herhangi bir çalışma yapılmamıştır. Bu kapsamda, yapılan ön bir çalışma ile Türk kültüründe yüksek ikilem yaratan klasik ve psikoterapist ikilemleri tespit edilmiştir. Paralel olarak yürütülen iki ilintisel çalışma ile psikoterapistlerin, psikoterapist ikilemlerindeki faydacı/deontolojik karar alma eğilimleri psikoloji lisans öğrencileri ile, klasik ikilemlerdeki karar alma eğilimleri ise hem psikoloji lisans öğrencileri hem de alan dışı grup ile karşılaştırılmıştır. Söz konusu çalışmalarda katılımcıların negatif duygu durumlarının deontolojik karar alma eğilimleri ile ilişkisinin yanı sıra, sıkça yurtdışı ahlak psikolojisi araştırmalarına konu olan empati, psikopati, analitik düşünme ve özgeci faydacılık gibi kişilik eğilimlerinin de faydacı/deontolojik karar alma eğilimleri ile ilişkisi incelenmiştir. İlgili ilişkilerin bu çalışmada incelenmesi, söz konusu literatür bulgularının farklı kültürden bir örneklemde test edilmesi açısından önemli bulunmuştur. Araştırmamıza 406 psikoloji lisans öğrencisi, 177 psikoterapist ve 370 diğer meslek sahipleri olmak üzere toplam 953 kişi katılmıştır. Analizler hem grup bazında hem de birleştirilmiş örneklem üzerinden yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; her iki senaryo tipinde de üç grubun hiçbirinde, katılımcıların duygu durumları ile gerek geleneksel yöntem ile gerekse süreç ayrıştırma yöntemi ile hesaplanan faydacı ve deontolojik karar alma eğilimleri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Klasik senaryolarda gruplar arası faydacı/deontolojik karar alma eğilimlerine ilişkin gerçekleştirilen analizlerin sonuçları, psikoterapist grubunun süreç ayrıştırma yöntemi ile hesaplanan hem faydacı hem de deontolojik karar alma eğilimlerinin diğer iki gruptan yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Psikoterapist senaryolarında ise hem geleneksel hem de süreç ayrıştırma analizinde, psikoterapistlerin deontolojik karar alma eğilimleri psikoloji lisans öğrencilerine göre daha yüksektir. Geleneksel analizde, psikoterapist grubu ile psikoloji lisans öğrencileri grubunun, faydacı/deontolojik karar alma eğilimleri, klasik senaryolar özelinde farklılaşmamıştır. Grupların empati düzeyleri, yaş değişkeni kontrol edildiğinde birbirinden farklılaşmamıştır. Psikoloji lisans öğrencilerinin Makyavelist ve psikopatik kişilik eğilimlerinin diğer iki gruptan daha yüksek olduğu görülmüştür. Alan dışı grupta; geleneksel yöntem ile hesaplanan faydacılık puanı, Makyavelist ve psikopatik eğilimler ile pozitif, faydacı özgecilik ile ise negatif korelasyon göstermiştir. Her iki yöntem ile hesaplanan deontoloji puanı ise duygusal empati ile pozitif korelasyon göstermiştir. Süreç ayrıştırma yöntemi ile hesaplanan deontoloji puanı ile ayrıca psikopati arasında negatif ilişki olduğu bulunmuştur. Süreç ayrıştırma yöntemi ile hesaplanan faydacılık puanları ise analitik düşünme ile pozitif, psikopati ile ise negatif korelasyon göstermiştir. Süreç ayrıştırma analizinde, faydacılık puanları ile faydacı özgecilik arasında ilişki bulunamamıştır. Psikoterapist grubunda her iki senaryo tipinde, psikoloji lisans öğrencileri grubunda ise psikoterapist senaryoları özelinde, söz konusu kişilik eğilimlerinin, hesaplama yönteminden bağımsız olarak, faydacı/deontolojik karar alma ile ilişkili olmadığı tespit edilmiştir. Belirtilen araştırmaların yanı sıra, çalışmamızda Oxford Faydacılık Ölçeğinin Türkiye uyarlaması gerçekleştirilmiştir. Çalışmada ayrıca bulguların olası nedenleri ve literatüre katkısı tartışılmıştır. In clinical psychology, the topic of ethical decisions is limited to a couple of descriptive studies conducted to determine the conflicting issues that arise despite the existence of a professional moral code. Moreover, these studies investigated only the effect of a limited number of demographic factors such as age, gender, experience etc., on these mentioned ethical decisions. However, they failed to propose consistent and meaningful results with respect to these factors. Psychotherapy is a profession that involves the exchange of intense emotions by nature and with respect to this feature, the relationship between emotions and psychotherapists' ethical decisions is a curiosity provoking topic which has not been explored yet. The aim of the present study was to explore the relationship between emotions and psychotherapists' ethical decisions by taking advantage of the cumulative research findings in both moral psychology and emotion-decision making literature. There were no any national or international studies conducted to identify the high conflict psychotherapist ethic dilemmas in which therapist decisions could be differentiated as deontological or utilitarian. There was a similar problem regarding the identification of high conflict classical moral dilemmas in the Turkish culture as well. So as the first step, high conflict psychotherapist and classical moral dilemmas were identified by a pilot research. The deontological/utilitarian decision-making tendencies of psychotherapists were compared with those of undergraduate psychology students with respect to both psychotherapist and classical moral dilemmas. Also, an 'other profession' group was added to the study for comparisons regarding the classical moral dilemmas. The relationship between negative mood of the participants and deontological decision-making tendencies was explored. Furthermore, with respect to the intense use of personality features such as empathic concern, psychopathy, analytical thinking and altruistic utilitarianism as correlates of deontological/utilitarian decision making, in the international moral psychology studies, these variables were also added to the present study. Investigating the above mentioned relationships in a different culture was considered to be an important topic as well. 406 undergraduate psychology students, 177 psychotherapists and 370 people with different professions (953 in total) participated in the current study. The data were analyzed for each of the three groups and the joint sample. Research results revealed that there was not a significant relationship between mood of the participants and their deontological/utilitarian decision- making tendencies with respect to both scenario types. This result was valid for both conventional and process dissociation analyses. According to the process dissociation analysis results, psychotherapists' both deontological and utilitarian inclinations were higher than those of the other two groups with respect to the classical moral dilemmas. In psychotherapist dilemmas, psychotherapists' deontological decision-making tendency was found to be higher than that of the student group with respect to both conventional and process dissociation analyses. In the conventional analysis, the deontological/utilitarian tendencies of psychotherapist and student groups were not differentiated with respect to the classical moral dilemmas. None of three groups was differentiated on the basis of empathic concern when the age variable was controlled. Results showed that the psychology student group's both Machiavellist and antisocial tendencies were higher compared to the other two groups. With respect to the other profession group; the results indicated a positive relationship between utilitarianism and Machiavellist- antisocial tendencies but a negative correlation between utilitarianism and altruistic utilitarianism on the basis of conventional analysis. A positive correlation was found between deontological tendencies of the mentioned group and empathic concern on the basis of both conventional and process dissociation analyses. In the process dissociation analysis, there was also a negative relationship between both utilitarian/deontological inclinations and psychopathic tendencies. Furthermore, results yielded a positive correlation between utilitarianism and analytical thinking with respect to the process dissociation analysis. No relationship was found between utilitarian decision-making tendencies and altruistic utilitarianism in the process dissociation analysis. With respect to the psychotherapist dilemmas, the results indicated that these personality features were not correlated with utilitarian/deontological decision-making tendencies in general, regarding both the psychotherapist and student groups, independent of the method they were calculated with. This result was valid for also the classical dilemmas with respect to the psychotherapist group. Moreover, Turkish version of Oxford Utilitarian Scale was developed by the present study. The possible reasons and implications of these results were also discussed in the present study.
Collections