Kronik hemodiyaliz hastalarında primer arteriovenöz fistül sağkalımı ile glutatyon-s-transferaz gen polimorfizmi arasındaki ilişki
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Böbrek yetmezliği tedavisinde sıklıkla hemodiyaliz kullanılmaktadır. Kronik diyaliz hastalarında arteriovenöz fistül açılması önemlidir. Oksidatif stres, serbest radikal ya da reaktif oksijen üretimi ile koruyucu antioksidan sistemler arasındaki denge kaybı olarak ifade edilmiştir. Oksidatif stres ile ateroskleroz arasındaki ilişki tanımlanmıştır. Reaktif oksijen türleri artışı ve/veya bunu engelleyen savunma mekanizmalarının azalması, doğrudan endotelyal disfonksiyonuna yol açmakla kalmayıp aynı zamanda doku ve organların yapısal hasarına da neden olur. Antioksidan mekanizmalar içerisinde glutatyon, hücre içinde en çok bulunan ve birçok role sahip olan bir nanoprotein ajandır. Glutatyon S-transferaz gen ailesi, prostaglandin sinyal yolları ile oksidatif stresin modülasyonu ve normal hücresel fizyolojinin regülasyonu sonucunda inflamasyonun düzenlenmesi ile ilişkilidir. Glutatyon S-transferaz gen polimorfizmi ile inflamasyon ve lipid peroksidasyonu arasında ilişki gösterilmiştir. Açılan arteriovenöz fistüllerde endotel bütünlüğünün bozulması tromboz oluşmasına ve fistülün tıkanmasına sebep olabilir. Bizim çalışmamızdaki amacımız kronik hemodiyaliz hastalarında Glutatyon-S-Transferaz gen polimorfizmi ile fistül sağ kalımı arasındaki ilişkiyi araştırmaktır.Çalışmamıza aldığımız gönüllü hastalardan hemodiyaliz için arteriovenöz fistül açıldıktan sonra en az 6 ay acık ve açıldıktan sonra hiç tıkanmayan hastaları kontrol grubu, arteriovenöz fistülü açıldıktan sonra en az altı ay acık kalmış ve daha sonrasında bir ve/veya birden fazla kez tıkanan hastalar ise olgu grubu olarak alındı. Bu bireylerin laboratuvar sonuçları değerlendirildi. Olgu ve kontrol grubunda mutasyon analizi yapılmadan önce her bir kan örneğinden total genomik DNA izole edildi. Bu DNA'lardan multipleks PCR yöntemi kullanılarak GSTT1 ve GSTM1 delesyonları saptandı. Multipleks PCR yapıldıktan sonra PCR ürünleri agaroz jele yüklenerek elektrofereze tabi tutuldu. Elektroferez sonunda GSTT1 ve GSTM1 genlerinin genotiplemesi yapıldı.Olgu ve kontrol grubunun laboratuvar bulguları karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamadı (p>0,05). Arteriovenöz fistüllerin tıkanması açısından olgu ve kontrol grubunda GSTT1 ve GSTM1 gen polimorfizmi ile aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanmadı (p>0,05).Gulutatyon-S-tarasferaz gen polimorfizmi ile arteriosklerozis ve endotel disfonsiyonu arasında ilişki kanıtlanmış olsa bile arteriovenözfistül tıkanıklığına sebep olabilecek daha karışık mekanizmaların olduğu düşünülmektedir. Bu mekanizmaların aydınlatılması için ileri çalışmalara ihtiyaç vardır. Hemodialysis has been frequently using in Therapies for renal insufficiency. Arteriovenous fistula creation is important in hemodialysis patients. Oxidative stress reflects an imbalance between prodution of Reactive Oxygen Species(ROS) and biological protective antioxidant mechanisms. The relationship between atherosclerosis and oxidative stress has been defined. The increase in Reactive Oxygen Species and/or the dysfunction in mechanisms that prevent increase in ROS, not only cause Endothelial Dysfunction but also create structural damage in tissues and organs. Glutathione is most abundant nanoprotein agent within cell and it has several different roles in antioxidant mechanisms. Glutathione S-transferase gene family responsible for modulation of oxidative stress via prostaglandin signalling pathways and regulation of inflammation as a result of normal cellular physiological regulation. The relationship between Glutathione S-transferase Gene family with inflammation and lipid peroxidation has been showed. Disruption of the Endothelial integrity in created arteriovenous fistula, may cause thrombosis and occlusion of the fistula. Our purpose in this study to investigate the relationship between Glutathione S-transferase gene polymorphism and fistula survival in chronic hemodialysis patients.Among the volunteers, patients that have arteriovenous fistula which remain permanently open after surgery have been taken for the Control group; the patients that have arterivenous fistula which remain open at least 6 months after surgery then occluded once or more times after 6 months have been taken for Case group. These patient's laboratory results have been evaluated. Total Genomic DNAs are isolated from every one of the blood samples before the mutation analysis done. GSTT1 and GSTM1 deletions are detected by using Multiplex PCR protocol. PCR products were treated by using Agarose Gel Electrophoresis. End of the electrophoresis GSTT1 and GSTM1 gene's genotyping was performed.Control group's and Case group's laboratory findings are compared and not found statistically significant difference (p>0.05).There was no significant relationship detected between GSTT1-GSTM1 gene polymorphism and arteriovenous fistula occlusion (p>0.05).Even though the relationship between Glutathione S-transferase Gene polymorphism with arteriosclerosis and endothelial dysfunction was proved, It is believed that there are more complex mechanisms that cause arterivenous fistula occlusion. To determinate and clarify these mechanisms more studies are needed.
Collections