Türkiye`de belediyelerde mali özerklik
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Türkiye'de yerel yönetimler belediyeler, il özel idareleri ve köylerden oluşmaktadır. Dünyada bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de en önemli yerel yönetim birimi belediyelerdir. Halkın doğumundan ölümüne pek çok günlük ihtiyaçlarıyla ilgili hizmet veren belediyeler, halka en yakın kamu yönetim birimlerden biri olarak önem kazanmaktadır. Belediyelerin halkı büyük ölçüde tatmin edebilecek şekilde etkin ve kaliteli hizmet verebilmesi, bu idarelerin yerel özerkliğe sahip olması ile yakından ilgilidir. Yerel yönetimlerin ve belediyelerin gerçek anlamda özerkliğe kavuşturulması, bu kurumlara mali özerkliğin tanınmasıyla mümkündür. Bu tespit ve değerlendirmeye bağlı olarak bu çalışmanın konusu, `Türkiye'de Belediyelerde Mali Özerklik` olarak belirlenmiştir. Türkiye'de yerel yönetimlerin ve belediyelerin yeterli gelir kaynaklarına sahip bulunamaması, bu idareleri merkeze aşın bağımlı hale getirmekte; bu durum yerel yönetimlerin idari ve mali özerkliğini önemli ölçüde zedelemektedir. Bu yaklaşım çerçevesinde, özellikle belediyelere faaliyet ve görevleriyle mütenasip mali kaynaklar sağlanması, bunlara yeni hizmet veya görevler verildiğinde de kaynağının gösterilmesi prensip olarak kabul edilmelidir. Zira, esas itibariyle belediyelerde mali özerklik, bu kurumların hizmet ve faaliyetleriyle mütenasip yeterli mali kaynaklara sahip ve bunları serbestçe harcayabilme yetkisine haiz olmasını ifade eder. Yerel yönetimlerde özerkliğin bir boyutu da idari özerkliktir. Bir yerel yönetim birimi olarak belediyede özerklikten söz edebilmek için; idari özerklik yanında, yerel özerkliğin diğer bir boyutu olan mali özerkliğin de bulunması gereklidir. Mali özerkliği ve yeterli mali imkanı olmayan bir belediyenin idari özerkliğe sahip olması fazla bir şey ifade etmeyecektir. Görüldüğü gibi, yerel yönetimlerde ve belediyelerde hizmetin kalitesi ve etkinliği, bu hizmeti bütünüyle karşılayacak gelir kaynaklarının varlığına bağlıdır. Bu ise, merkezi idare ile yerel yönetimler arasındaki hizmet ve gelir paylaşımı (malî tevzin) ile ilgilidir. Merkezi idarenin idari ve mali açıdan adem-i merkeziyetçi bir anlayış içinde bazı yetkilerini yerel yönetimlere ve özellikle belediyelere devrettiği; yani, vesayetten büyük ölçüde vazgeçtiği bir ortamda bu yönetimler beklenen gelişmeyi gösterebilirler. Bu özerkliğin en önemli kısmı, yukarıda da işaret edildiği gibi, mali özerklik olarak ifade edilmektedir. Belediyelerin mali özerkliği ile vergilendirme yetkisine sahip olması arasında sıkı bir ilişki vardır. Gerçekten, belediyelerin mali özerkliği, bu idarelerin gelirlerinin büyük bir kısmının özgelirlerinden oluşmasına önemli ölçüde bağlıdır. Belediye özgelirlerinin içinde ise, ana unsur olarak belediye vergilerinin bulunması son derece önemlidir. Yani belediyeler, öz-gelirlerini oluşturan vergi, harç, harcamalara katılma paylan ve ücretlerin oran ve miktarları üzerinde belli yasal sınırlar içinde hareket serbestisine sahip olmalıdırlar. Yerel yönetimlere ve belediyelere vergilendirme alanında tanınacak yetki, yerel yönetim ve belediyelerde demokratikleşme süreci ile de yakından ilgilidir. Bir yerel yönetim birimini oluşturan topluluğun kamusal mal ve hizmetlere olan talebinin yerinde ve halkın katılımı ile belirlenmesi, yerel yönetim-demokrasi ilişkisinin açık bir göstergesidir. Bunun aksine, bütün yetkilerin merkezde toplanması; yani, her türlüihtiyaç ve hizmetin merkezden karşılanması, hizmet ve gelir paylaşımını ifade eden mali tevzin açısından son derece sakıncalıdır. Zira, yerel düzeyde halkın ihtiyaçtan daha kolay ve gerçekçi tespit edileceğinden, hem dengeli bir vergi yükü dağılımının gerçekleşmesi, hem de yerel düzeydeki hizmetlerin etkin bir şekilde yerine getirilmesi sağlanabilir. Bu çalışmanın sonuçlarına göre, belediyelerin mali özerkliğini etkileyen diğer önemli bir faktör de merkezin denetimidir. Türkiye'deki belediyeler üzerindeki ağır idari vesayetin, hukukilik denetimi olarak sürdürülmesi zorunlu görülmektedir. İdari vesayet, yasada belirtilen durumlarda ve sadece hukuka uygunluğun sağlanması amacıyla yapılabilir. Yerindelik denetimi ise, halk tarafından gerçekleştirilmelidir. Demokratik sistemlerde en etkili denetimin halk denetimi olduğu söylenebilir. Belediyelerin denetiminde ve tüm kamu yönetimin yeniden yapılandırılmasında, idarecilerin halka hesap vermesine ve halkında idarecilerinden hesap sorabilmesine olanak sağlayan accountability olgusu, sistem içinde etkin hale getirilmelidir. Halkın etkin olarak yönetime ve denetime katıldığı bir sistemde, kamusal hizmetler daha etkin olarak sunulabilir. X ABSTRACT Local governments in Turkey consist of municipalities, special provincial administrations and villages. Like in many countries from around the world, the most important local government unit in Turkey is the municipalities. Municipalities function a wide range of tasks that which somehow affect the local people from all his life. They are also administrative unit closest to the people. These make municipalities very important for the people. The abilities of the municipalities to provide efficient and qualities services that satisfy the public to a great extent will be closely related with whether these units have the local autonomy. The real local autonomy at local governments in general, and municipalities in specific is possible if only these units are given local autonomy. Thus, the topic of this study has been determined as `Fiscal Autonomy of Municipalities in Turkey`. Local governments and municipalities in Turkey do not have sufficient revenue resources. This makes these units more dependent upon central government, which in turn harms administrative and fiscal autonomies of these units. From these perspectives, especially municipalities should be given fiscal autonomy commensurate with their tasks and activities. Furthermore, whenever local governments are charged with new tasks and activities, by central government, the latter should allocate appromix resources to accomplish these new functions. It is because fiscal autonomy in the context of municipalities means, in essence, that municipalities are equipped with sufficient resources and they have the authority to allocate their expenditures as they see fit. Another dimension of local autonomy is administrative autonomy. To say that municipalities have autonomy, these units should have administrative autonomy along with fiscal autonomy. Administrative autonomy without fiscal autonomy and enough fiscal resources is not very much meaningful. As can be seen, the quality and efficiencies of local government and municipal services depend on whether these units have resources to finance those services. This, in turn, is related with the nature of intergovernmental relations including allocation of services and revenues between different levels of governments. Local governments can only flourish in a context where central government transfer responsibilities and resources from itself to local government especially to municipalities. As noted above, the most important component of autonomy is defined as fiscal autonomy. There is a close relationship between fiscal autonomy of municipalities and the taxation authority of the municipalities. In fact, there is a direct relationship between fiscal autonomy of municipalities and the significantly higher percentage of municipal revenues consist of self revenues. It is also important that the main item in municipal revenues is the taxes. In other words, municipalities should freely determine the rate and amount of self revenue resources such as taxes, municipal duties, contribution of expenditures and wages with in the scope of predetermined legal limits. Devolving of authority for taxation to the local governments and municipalities is also closely related to democratization in local governments and municipalities. A clear sign of relation between local government and democracy is the determination of XIthe demand for public goods and services by local population at the local level. The concentration of authority in the center as well as provision of demanded services is detrimental for intergovernmental power and revenue sharing. Since needs of the local people will be identified, easier and more realistically, this will help realization of more balanced sharing of tax burden as well as more efficient provision of local services. According to the results of this study, another important factor affecting the fiscal autonomy of municipalities is the control central government. Heavy administrative control over the municipalities in Turkey is seen compulsory as the continuity of legality auditing. Administrative control can be made in the situation required by law and only to provide appropriateness to the law. Probity auditing should be carried out by the public. It can be argued that the most effective auditing within the democratic systems is the audit of public. The fact of accountability providing possibilities for the administrators to give accounts to the public and the public to demand account from the administrators should be effective within the system in the audit of municipalities and the reconstruction of all public administration. Public services can be offered more effectively, within the system public participate in administration and auditing. XII
Collections