Kadınların prekonsepsiyonel dönemdeki sağlık riskleri ve sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının belirlenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Araştırma çocuk sahibi olmak isteyen kadınların prekonsepsiyonel dönemdeki sağlık risklerini ve sağlıklı yaşam biçimi davranışlarını belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır. Araştırmanın evrenini çocuk sahibi olmak istediği için Cumhuriyet Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Uygulama ve Araştırma Hastanesi Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi'ne başvuran kadınlar oluşturmuştur. Power analiz ile örnekleme 250 kadın alınması gerektiği belirlenmiştir (α= 0,05, β =0,10 (1- β) = 0,90, testin gücü p= 0,978). Araştırmada veriler; Bireysel Özellikler Formu (EK1), Prekonsepsiyonel Risk Değerlendirme Formu (EK2) ve Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği II (SYBDÖ-II) (EK3) ile toplanmıştır. Veri toplama formları araştırmacı tarafından yüz yüze görüşme yöntemi ile uygulanmış olup, laboratuvar sonuçları hasta dosyasından alınmıştır. Veriler bilgisayar ortamında değerlendirilmiş, sayımla elde edilen veriler frekans dağılımı olarak (prekonsepsiyonel riskler, çalışma durumu vb.) ölçümle elde edilen veriler (SYBDÖ-II puanı, yaş vb.) ortalama ve standart sapma olarak gösterilmiştir. Verilerin istatistiksel analizinde ki-kare ve bağımsız gruplarda iki ortalama arasındaki farkın önemlilik testi kullanılmıştır.Çalışma sonuçlarına göre kadınların; %42.8'inin düşük gelir düzeyinde ve %18.4'ünün 35 yaş ve üzerinde olması nedeniyle sosyodemografik açıdan risk taşıdığı, %82.4'ünün ailesinde genetik geçişli hastalıklı birey olması (diyabet, hipertansiyon vb.), %14.0'ında ise konjenital anomalisi olan birey olması nedeni ile aile öyküsüne ilişkin risk taşıdığı, %81.2'sinin ev ortamında kimyasal maddeye maruz kalması ve %38.4'ünün aile içi şiddet öyküsünün olması nedeniyle ev ortamı ve aile ilişkilerine yönelik risk faktörü taşıdığı bulunmuştur. Kadınların %42.8'inin BKİ'nin 25 ve üzerinde olduğu, %88.4'ünün düzenli egzersiz yapmadığı, %53.2'sinin ise pasif sigara dumanına maruz kaldığı, %69.2'sinin ağız ve diş sağlığı sorununun olduğu, %62.0'sinin folik asit kullanmama/ folik asit kullanımına ilişkin bilgilerinin olmadığı ve %58.4'ünün ise çiğ et yediği ya da çiğ ete temas etmesi nedeniyle mevcut sağlık durumu ve sağlık davranışlarına ilişkin risk faktörü taşıdığı bulunmuştur. Kadınların %70'inin vajinal enfeksiyonu gösteren akıntısının olması, %20'sinde ise bir önceki gebelikten sonra geçen sürenin 2 yıl veya daha az olması nedeniyle de obstetrik açıdan risk faktörü taşıdıkları bulunmuştur. Kadınların %79.2'sinin tetanoz ve hepatit B ve %88.8'inin influenza (grip) bağışıklığının olmaması nedeniyle bağışıklama, %33.2'sinde enfeksiyonu gösteren idrar kültürü sonucunun olması ve %16.9'unda anemi olması nedeni ile de laboratuar bulgularına göre risk faktörü taşıdıkları saptanmıştır. Araştırmaya katılan kadınların SYBDÖ-II puan ortalamasının 128.16±19.18 olduğu, eğitim ve gelir düzeyi düşük olan, çalışmayan, yetersiz sosyal desteği ve aile içi şiddet öyküsü olan kadınların SYBDÖ-II puan ortalamasının anlamlı düzeyde düşük olduğu bulunmuştur (p<0.05). Sonuç olarak çocuk sahibi olmayı düşünen kadınların birçoğu prekonsepsiyonel dönemde gebelik, doğum ve doğum sonu süreci olumsuz etkileyebilecek birçok risk faktörüne sahiptir. Hem anne hem de bebek mortalite ve morbidite oranlarının düşürülmesi için risk faktörlerinin prekonsepsiyonel dönemde belirlenmesi, ortadan kaldırılması ya da kontrol altında tutulması önemlidir. Bu nedenle ülkemizde prekonsepsiyonel bakımın sağlık politikaları kapsamına dahil edilerek ülke genelinde yaygınlaştırılması, prekonsepsiyonel bakımın standartlarının oluşturularak bu hizmeti verecek kurum ve kişilerin belirlenmesi ve prekonsepsiyonel bakım ve danışmanlık merkezlerinin açılması önerilmiştir. The study was conducted as a descriptive study to determine the health risks and healthy lifestyle behaviors in preconceptional period for women who want to have children. The universe of study included women who wanted to have children and admitted to Reproductive Assistive Treatment Center in Cumhuriyet University Application and Research Hospital. It was determined that 250 women should be taken for sample by power analysis (α= 0,05, β =0,10 (1- β) = 0,90, power of test was p= 0,978). The data of study were collected using Individual Characteristics Form (Appendix 1), Preconceptional Risk Assessment Form (Appendix 2) and Health Promotion Life-Style Profile-II (HPLSP-II) (Appendix 3). Data collection forms were administered by the researcher via face-to-face interview method and the laboratory results were taken from the patient file. The data were evaluated on the computer and the data obtained by counting were shown as frequency (preconceptional risks, work status, etc.) and the data obtained by measurement were shown as the mean and standard deviation (the score of HPLSP-II, age, etc.). The chi square test, Independent Samples t Test and variance analysis were used in the statistical analysis of data. According to the results of the study,it was found that women had a sociodemographic risks because 42.8% of women were over 35 years old and 18.4% had a low income level; they had familial risks because 14.0% had an individual with congenital anomaly and 82.4% had individual with genetic transmission disease (diabetes, hypertension etc.) in family; they had risk factors for family relationships because 81.2% were exposed to chemical substances in the home environment and 38.4% had domestic violence narratives. It was found that women had risk factors for current health status and health behaviors because 42.8% had BMI 25 or over, 88.4% did not exercise regularly, 53.2% were exposed to passive smoking, 69.2% had oral and dental health problems, 62.0% did not use folic acid/had no knowledge of folic acid usage and 58.4% ate raw meat or contacted raw meat. It was found that women had obstetric risk factors because 70% of women had vaginal infections with discharge and 20% had interbirth interval for 2 years or less. It was determined that women had immunity risk factors because 79.2% of the women had not tetanus and hepatitis B immunity and 88.8% had not influenza immunity, women had risk factors for laboratory findings because 33.2% had urine culture result showing urinary infection and 16.9% had anemia. It was found that the mean score of HPLSP-II of women participating in the study was 128.16 ± 19.18, the average score of the HPLSP-II scale was found to be significantly lower for women with low education, low income, unemployed, inadequate social support, and domestic violence narrative (p<0.05).In conclusion many women who want to have children had many risk factors that could negatively affect the pregnancy, childbirth and postnatal period in the preconceptional period. Determining, removing and controlling of the risk factors in the preconceptional period are important in order to reduce the mortality and morbidity rates of both mothers and infants. For this reason it is recommended that preconceptional care in our country should be included in the scope of health policies and spread throughout the country, the determination of the people and institutions that will provide this service by creating preconceptional standards of care and the establishment of preconceptional care and counseling centers
Collections