Sıçan segmenter kemik defekti modelinde trombositten zenginleştirilmiş plazmanın kırık iyileşmesi üzerine etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Giriş: Kırık iyileşmesinin gecikmesi ortopedi ve travmatoloji kliniğinin başlıca sorunlarından biridir ve özellikle defektif kemiklerde iyileşme gecikmesi veya kaynamama görülmektedir. Bu tez çalışmamızda defektif kemik dokunun iyileşmesinde ticari bir ürün olan ve klinik pratikte greft olarak sıkça kullanılan DKM ve otolog kandan da üretilebilen ve birçok büyüme faktörü içeren TZP'nın defektif kırık modelinde kırık iyileşmesi üzerine etkilerini inceleyeceğiz. Hipotezimiz; TZP defektif kırık iyileşmesinde olumlu etkisi olan yardımcı bir biyolojik ajandır.Materyel-Metod:48 adet Albino-Wistar tipi rat önikili gruplar halinde dört gruba ayrıldı ve sağ önkollarında dorsal insizyon ile radiuslarına ulaşılarak radiuslarında diafizden kemik çapının iki katı kadar defektif kemik modeli oluşturuldu. 4 adet rat ise işlem öncesi sakrifiye edilerek intrakardiak kanları alındı ve uygun santrifüj işlemleri sonrasında TZP hazırlandı. İlk grup kontrol grubu olarak ayrıldı ve kostatom ile oluşturulan kemik defekti olduğu gibi bırakılarak primer kapatıldı. İkinci grupta defekt alanı TZP ile greftlendi ve primer kapatıldı. Üçüncü grupta defektif alan TZP+DKM kombinasyonu ile greftlenirken son grupta defekt alanı DKM ile greftlendi ve primer kapatıldı. İşlem sonrası onuncu haftada ratlar yüksek doz anestezik madde ile sakrifiye edilerek sağ önkolları diseke edildi, defekt alanı radyolojik ve histopatolojik parametreler ile incelendi.Sonuçlar: Radyolojik olarak incelendiğinde TZP grubunda ve daha sonrada DKM grubunda kemikleşmenin daha iyi olduğu gözlenmiştir. Histopatolojik inceleme sonucunda ise kaynama kalitesi açısından kontrol grubuna göre diğer grupların iyi olduğu fakat TZP grubunda kaynama kalitesinin diğer çalışma gruplarına göre daha iyi olduğu görülmüştür. Korteks gelişimi ve yeniden şekillenme açısından incelendiğinde TZP grunbunda sonuçların daha iyi olduğu ve yeni kemik oluşumu açısından değerlendirildiğinde ise de TZP, TZP-DKM ve DKM gruplarının kontrol grubuna göre daha iyi olduğu gözlenmiştir.Tartışma: Bu bulgular eşliğinde değerlendirldiğinde defektif kemik iyileşmesinde TZP ve DKM'nin etkisinin aynı olduğu fakat birlikte kullanımında birbirlerinin etkilerini arttırmadığı kanaatine varılmıştır. TZP'nın otolog kandan ve ameliyathane şartlarında dahi üretebiliyor olması, ek bir maliyet ve ek morbiditeye neden olmaması nedeniyle ticari bir ürün olan DKM'nin bir alternatifi olabileceğini düşünmekteyiz.Tez çalışmamız TZP'nın defektif kemik iyileşmesi üzerine olumlu etkilerini gösteren in vitro şartlarda yapılmış bir hayvan deneyidir. TZP'nın klinik kullanıma girmesi için daha geniş klinik çalışmalar gereklidir. Introduction: Delayed union of the fractured bone is one of the main problems of the Orthopaedics and Traumatology practice. We hypothesized beneficial effects of allogeneic PRP would be valuable in treatment of segmental bone defects. In this study, we aimed to compare results of DBM and PRP on segmental bone defect model.Materials- method: By the approval of local ethical committee, 48 Albino-Wistar type rats were separated into four consecutive groups. Segmental bone defect was created at right radius diaphysis by dorsal approach to all specimens. 4 additional rats were used as PRP source. Intracardiac blood withdrawal was made before the operation for allogeneic PRP preparation. Of 48 specimens, group I (n=12) as the control group, defect was left untreated. Group II (n=12), as the PRP group, was treated with grafting with PRP alone. Group III (n=12) as the PRP+DBM combination group, was treated with grafting with DBM and PRP mixture. Finally the last group, group IV (n=12) the defect area was grafted with DBM only. At the end of 10th week, specimens were sacrificed the forearms of the rats were dissected and the defect area was examined with radiological and histopathological parameters.Results: Radiological evaluation revealed that the ossification was better in the PRP group followed by the DBM group. According to the result of the histopathological studies, union quality was better than control group in all treatment groups (group II, III and IV) but it was observed that union quality was best in PRP group among the others (p<0,05). When examined in the terms of cortex development and remodelling, it was also observed that the results were better in PRP group (p<0,05), however when examined in the terms of new osteogenesis, results were comparable in groups II, III and IV, but all better than the control group.Conclusion:It was concluded that PRP and DBM have comparable effects on the recovery of the defective bones but there is no synergistic effect when used together. We believe that PRP can be a cost effective alternative to DBM with minimal morbidity and readily availability.
Collections