John Locke ve Edmund Burke`ün sınırlı devlet anlayışlarının karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Liberal Siyaset felsefesinin kurucusu kabul edilen Locke'un ve Muhafazakâr Siyaset felsefesinin kurucusu kabul edilen Burke'ün düşünceleri sadece İngiltere siyasetini ve siyasi geleneği değil aynı zamanda dünyayı etkilemiştir. Kıta Aydınlanması'ndan farklı olarak epistemolojinin duyumculuğa kaydığı Britanya Adası düşünce pratiği içerisinde Locke ve Burke siyaset felsefesi açısından iki farklı geleneğin oluşmasında öncü olmuşlardır. Savundukları görüşler itibariyle, ideolojilerin doğmasına ve düşüncelerin kamplaşmasına sebep olsalar dahi, düşüncelerinin özü itibariyle devletin sınırlanmasını hem meşrulaştırma hem de bu meşruiyeti sağlam temellere oturtmaya çalışmışlardır. Locke tabula rasa diyerek düşünce tarihinde büyük bir devrim yaparken ondan bir yüzyıl sonra yaşamış olan Burke ise ortaya atmış olduğu `yüce` kavramının içeriği sebebiyle birçok kişiyi etkilemiştir. Bilginin imkânı ile bilme edimini gerçekleştiren insanın bilebilme kapasitesinin sınırı arasındaki ilişki, dolaylı ya da direk olarak devletin içeriğine de sirayet etmektedir. Devlet her iki düşünür için de sınırlı birer organizasyondur; her ikisi de belirlenmiş ve sınırlanmış alanlarından çıkamazlar. Sınırlı alan terk edildiğinde ise, devleti ya da hükümeti yeniden sınırlanmış/belirlenmiş alana geri döndürmek için devrim yapılmalıdır. Doğa Yasası'nın sözleşme ve devletin temeline ne kadar nüfuz ettiği ve Yüce ile imgelemin devleti ne kadar etkilediği, düşünürlerin bilgi felsefelerinin siyaset felsefelerine olan paralelliği göstermektedir. The founder of liberal political philosophy John Locke and The founder of conservative political philosophy, Edmund Burke's thoughts are affected not only British politics and political tradition, they has also affected the world. Unlike the Continental European Enlightenment, Locke and Burke have been vanguards the formation of two different traditions of political philosophy in the British thought practise, where epistemology shifted to sensationalism. They tried to legitimize the limitation of the state/government in terms the essence of their ideas.While Locke made a great revolution in the history of thought by saying tabula rasa, Burke, who lived a century later, influenced many people because of the content of the concept of `sublime`. The relationship between the posibility of knowledge and the limit of the knowledge capacity of the person affects the content of the state/government directly or indirectly. The state is a limited organization for both philosopher, the state can not emerge from designated and restricted areas according to both philosophers. When the restricted area is abandoned by the state, revolution must be made to return the state/government back to the restricted area.The relationship between the Law of Nature and the contract and the state, and the relationship between the Suprume with imagination and the state shows that their epistemology and political philosophies how parallel they are.
Collections