Subjective experiences in Darren Aronofsky`s films Pi and Requiem for a Dream
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Pi (1998) ve Requiem for a Dream (2000) filmleri ile Darren Aronofsky seyircilerine değişken ruh halinde bulunan karakterlerinin yaşadıklarına paralel görsel bir deneyim yaratmayı amaçlar. Birinci tekil şahıs odaklı anlatım biçimi kullanarak, yönetmen, öznel parametrelerle seyircinin dikkatini toplayan benzer görsel ve işitsel alanlar yaratır. Kamera hareketi, müziğin ritmi ve polifonik montaj ile kurulan görsel ve işitsel ahenk seyirciyi hem bilişsel hem de duygusal olarak filme bağlar. Bu iki film aslında filmdeki ana karakterlerin aşırı duyarlıklı deneyimlerine benzer deneyimler uyandırarak kişilerarası alanın bir adım ötesini oluşturur. Dolayısıyla, seyirciler olaya sadece başkasının perspektifinden bakmaktan ziyade adeta olayı kendileri yaşarlar. Hiçbir olayı başınıza gelmeden tam olarak anlayamazsınız. Darren Aronofsky, with his films Pi (1998) and Requiem for a Dream (2000), aims to create a viewing experience that parallel the experience of his characters with altered states of minds. By using first person focalized narration, the director builds up similar visual and aural fields by exploiting spectator?s shift of attention through subjective parameters. The audio-visual harmony in terms of camera movements, rhythm of music and polyphonic montage engage spectators both cognitively and emotionally. These two films by arousing experiences of heightened senses similar to main characters in the films, in fact, build up more than an intersubjective space. Thus, spectators do more than understanding another?s perspective, they feel themselves as if they were the ones having the experience. You cannot understand exactly without experiencing it.
Collections