2001 krizinden sonra Türkiye`de izlenen makroekonomik politikaların dış politika ile ilişkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ekonomik kriz; ülke ekonomisinde birdenbire ya da beklenmedik bir şekilde meydana gelmesi ile birlikte; makro yönleri ile devlet ekonomisini, mikro yönleri ile de özel sektörü ağır bir şekilde etkilemesi ve olumsuz sonuçlar yaşatması olarak tanımlanabilir.Çalışmanın temel başlığı olan 2001 yılı ekonomik krizinin meydana gelmesi, ekonomiye olan güvenin azaldığı ve devlet hazinesinin ülke içi borç durumunu rahatlatmak adına uğraş verdiği, siyasal açıdan olumsuzlukların yaşandığı bir dönemde baş göstermiştir. Yaşanan 2001 krizi ülke ekonomisinde yapılması planlanan tüm makroekonomik politikaları ve hedefleri yapılamaz hale getirmiştir. Kur çıpası askıya alınarak yerine dalgalı kur sistemine geçilmiştir. Bu sistemin daha verimli işleyebilmesi adına yeni düzenlemeler yapılmıştır. Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı (GEGP) olarak hayata geçirilen yeni enflasyon ile mücadele ve yapısal uyum programları dâhilinde kamuya ilişkin ekonomi ve yönetim sistemleri de oluşturulmuş ve güçlendirilmiştir.Ekonomideki kötü gidişatın ülkede yarattığı olumsuz sonuçları ve uluslararası alanda yapılan baskıları azaltmak ve kötü imajı düzelmek amacıyla Başbakan Bülent Ecevit, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Kemal Derviş'i Türkiye'ye davet etmiştir. 3 Mart 2001 tarihinde ekonominin bir numaralı ismi olan Derviş ile hükümet, IMF ile yeni anlaşmanın yapılabilmesi ve ek kaynakların ülkeye aktarılması amacıyla yapısal reformların hayata geçirebilmesi için 15 yasanın çıkarılması konusunda anlaşmışlardır. Bu kapsamda 19 Nisan 2001 tarihinde ekonomik ve yapısal reformları içeren Şeker Yasası Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.1999 yılında uygulamaya konan istikrar programının tipik özelliği, makro ekonomide başlangıç aşamasında genişletici, daha sonraki aşamalarda ise daraltıcı etkiler yaratan bir IMF programı olmasıdır. Burada pasif hale getirilen Merkez Bankası'nın yüksek sermaye girişi yaşandığı takdirde reel faizlerin sıfır düzeyine inmesini engelleyecek bir etkinliğinin kalmaması söz konusudur. IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşların gelişmekte olan ülkelerin sorunlarını çözen değil, kendi meydana getirdikleri sorunların sonuçlarını hafifletmek için uğraşan örgütler haline geldikleri söylenebilir. Dünya Bankası yapısal uyum politikaları aracılığıyla önce gelir dağılımını bozmakta ve yoksulluğun artmasına neden olmakta, sonra da yoksulluğu önleme programlarını uygulamaya koymakta ve bu programlara kaynak ayırmaktadır. Sermaye hareketlerini serbestleştiren Asya ülkelerinde kriz yaşanması üzerine IMF krizi daha da derinleştiren bir istikrar programı uygulanması konusunda ısrar etmiştir. Bu sefer de Türkiye'de büyük boyutlu dış açık yaratarak finansal kriz oluşmasına neden olmuş ve kendi yarattığı krize karşı yeni reçeteler oluşturarak 2000 yılını bitirmiştir.Ardından gelecek 2001 krizinin temelleri de bu şekilde atılmıştır. Dünyada siyasi ve ekonomik düzlemlerde yaşanmakta olan kapsamlı dönüşüm süreçleri yakın coğrafyamızda derinden hissedilmektedir. Küresel ekonomik krizin hızlandırdığı bu süreçte güç dengeleri yer değiştirmekte ve günümüzün ihtiyaçları temelinde yeni bir dünya düzeninin ana hatları belirginleşmektedir.Anahtar Kelimeler: 2001 yılı ekonomik krizi, makroekonomik politikalar, dış politika Economic crisis can be defined as the economy of a country suddenly or unexpectedly, in the macro sense, affecting the state economy and in a micro sense, private sector gravely and poorly while having bad outcomes.The main topic of this research is the 2001 crisis that happened in a period in which the trust in economy had been wore down and the national treasury was struggling to ease the domestic debt while the country was facing political unrest. With the crisis in 2001, all the macroeconomic policies and objectives that had been planned had became impossible to apply. Exchange rate anchoring was put aside, and instead floating rate policies were adapted. New regulations were introduced in order for the new system to work. The new inflation and structural adaptation programs within `The Transition Program to a Strong Economy` developed and reinforced the economy and management systems relating the public economy. In order to fix the negative results of the bad economy and decrease the international pressures, Prime Minister Bülent Ecevit invited Executive Vice president of the World Bank Kemal Derviş to Turkey.The number one name for the economy at the time, Kemal Derviş agreed on 15 new laws to be put in force in order to make new agreements with the IMF and to transfer new resources to the country. Within this scope, Sugar Law, which included economic and structural reforms, went into force after being published in the official gazette in 19 April 2001. The typical feature of the sustainability program of 1999 is carrying out an expander role for macroeconomics and having reducer effects on IMF. Thus, if high capital initiatives of the passivated Central Bank would take place, the possibility of preventing the real interest rate of coming down to zero comes into question. It is possible to say that international establishments such as IMF and World Bank do not solve problems of the developing world but rather focus on resolving the problems they have generated themselves. Through the structural adjustment policies, Word Bank firstly disrupts the income distribution and causes the poverty levels to increase and then puts in effect the poverty prevention programs and allocates resources. The IMF has insisted on applying a sustainability program that made the whole crisis even deeper after the crisis in Asian countries with liberated the capital activities. This also ended with a financial crisis in Turkey by creating a grand scale external deficit and IMF put forward new regulations by prescribing new solutions to its own created crisis. And that it is how the financial year of 2000 came to end. The 2001 crisis that followed was created from these foundations. The political and economical transition in the global scale is felt in our geography as well. The power structures in the fastened global economic crisis are changing and the borders of a new world order are being more evident within the needs and requirements of our day. Key Words: 2001 crisis, macroeconomic policies, foreign policy
Collections