Bazı kanserojen maddelerin chironomus thunni k. (Chironomidae, diptera) larvalarının tükrük bezindeki politen kromozomlar üzerine etkisi

Abstract

iv ÖZET Dev kromozomlar ının organizasyonunda kanserojen mad delerin etkisini araştırmak amacı ile Chironomus thummi K.1 in tükrük bezleri kullanılmıştır. Kromozom organizas yonunun içinde bulunduğu ortama göre değiştiği bilinmek tedir. Radyoaktif bir atom ile işaretlenmiş bazı kan serojen maddelerin kromozomlara bağlandığı da tesbit edil miştir. Laboratuvarda yetiştirilen larvaların tükrük bezleri, % 0,1 ile %0,01 lik derişimlerde hazırlanan Ni(N03)2, NiCl2 ve tiyoüre içinde 10 dakika tutulmuştur. Âseto-orcein ile boyanarak ezme preparatları hazırlanmıştır. Deneyler sonucunda dev kromozomlarında, kromozom turgorunun azal dığı, kromozomların yumuşadığı, yapışkanlık ve DNA denatü- rasyonu gözlenmiştir. Kromozomların hangi bölgelerinin ve ya hangi bandlarmın daha çok etkilendiğini saptamak müm kün olamamıştır. Değişik derişimlerdeki kanserojen mad delerin etkilerinde büyük bir fark gözlenmemiştir. Kan serojen maddelerin dev kromozomlara etkisi İle ilgili çalışmalar az olduğu için yeterli karşılaştırma yapılama mıştır.

?w SUMMARY In order to evaluate the effects of cancerogenie? substances on the organization of giant chromosomes the salivary glands of Chironomus thummi K. is used. It is kno«a that the organization of chromosomes differ due to their conditions. It is also known that some radioacti- velj labeled cancerogenia substances incorporate to chromosomes, She salivary glands of larvae which were raised in our laboratory were treated for 10 minutes by the solutions prepared in 0,1 $-0,01 i> concentrations of Ni(N0,)2, HiGlp and tiyourea medium. The squash preparation, were them stained by aceto-orcein. Our observations indicated increase of adhesiveness and the softness of chromosomes, and decrease of chrom- somal turgor. It could not possible to detect the most affected areas or the bands of the chromosomes. A considerable difference is not detected between the different concentrations of these substances. Since the number of studies concerning this area is limited, it could not possible to make a satisfying comparison of these results with other.