Arşivimizde bulunan kolesistektomi materyallerinin histopatolojik olarak yeniden değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AmaçSafra taşları dünya nüfusunun %10-20'sinde izlenmekte olup yaşla birlikte sıklığı artmaktadır. Aynı zamanda herhangi bir yaş grubunda kadınlarda erkeklerden daha sık görülmekte olan safra taşı hastalığı en sık cerrahi müdahele gerektiren medikal problemlerden biridir. Safra taşları Kuzey ve Güney Amerika'daki Hintli nüfuslarda epidemik oranlara uzanmaktadır. Safra taşı en sık görülen beşinci gastrointestinal karsinom olan safra kesesi karsinomlarının %65?90'ında bulunmaktadır. Safra kesesi karsinomları bir araştırmaya göre dünyada en sık yerli Amerikan, Güney Amerika, Polonya ve Kuzey Hindistan halklarında görüldüğü bildirilmekle birlikte başka bir araştırmada dünya çapında en yüksek kese kanseri insidansı Hindistan, Pakistan ve Ekvator olarak bildirilmiştir.Sonuçta safra kesesinin benign ve malign hastalıklarının insidansı coğrafi ve toplumsal farklılıklar gösterdiği bilinmektedir. Ülkemizde bu konuda çok az çalışma vardır. Bu çalışmamızdaki amacımız hastanemizde sekiz yılı aşkın bir süre içinde yapılan tüm kolesistektomi materyallerini histopatolojik olarak yeniden değerlendirip literatür eşliğinde tartışarak bölgesel profilimizi oluşturmaktır.Gereç ve yöntemBu çalışmada Afyon Kocatepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde Ocak 2000- Nisan 2008 yılları arasında kolelitiyazis, akut kolesistit, polip, malignite ve başka nedenlerden dolayı yapılan tüm kolesistektomi olguları arşivden tarandı. 1500 adet kolesistektomi olgusu tespit edildi. Kolesistektomi materyallerine ait preparatlar retrospektif olarak gerektiğinde yeni kesitler alınıp Hematoksilen&Eosin boyanarak epitel durumu, inflamasyon, kolesterolozis, atrofi, hiperplazi, metaplazi, polip, adenom, displazi, karsinoma in situ, karsinom, karsinom tipi, karsinom derecesi, karsinomların lenfovasküler ve perinöral invazyon durumları açısından yeniden değerlendirildi. Ayrıca bu vakaların patoloji raporları incelenerek hastaların yaş cinsiyet, operasyon şekli, makroskopik tariflere dayanılarak safra kesesi duvar kalınlığı, safra taşı olup olmadığı, safra taşının tek ya da birden fazla oluşu ve muhtemel safra taşı tipi belirlendi.BulgularBu 1500 olgunun tamamı raporlarımız ve histopatolojik bulgularımız ışığında değerlendirdiğinde; Olguların 1049'u (%69,9) kadın, 451'i erkek, Yaş aralığı 13-97, yaş ortalaması 52.9 olarak bulundu Histopatolojik olarak yeniden yapılan inceleme sonucunda; 14 (% 0,93) primer safra kesesi karsinomu, 4 (%0.3) karsinoma in situ, 2 (%0.1) adenom (2 pilorik gland adenomu), 24 (%1.6) displazi (20 hafif displazi, 4 şiddetli displazi), 37 (%2.5) polip (22 kolesterol polibi, 8 adenomyom, 4 hiperplastik polip, 3 inflamatuvar polip), 174 (%11.6) metaplazi (113 pilorik metaplazi, 25 pilorik metaplazi ve hiperplazi, 15 intestinal metaplazi, 12 pilorik metaplazi ve intestinal metaplazi, 5 pilorik metaplazi ve atrofi, 2 intestinal metaplazi ve hiperplazi, 2 pilorik metaplazi, intestinal metaplazi ve hiperplazi), 47(%3) hiperplazi, 2 (%0.1) atrofi, 200 (%13.3) kolestrolozis, 1473 (%98.2) kolesistit (1338 kronik kolesistit, 91 akut kolesistit, 25 aktif kronik kolesistit, 6 eozinofilik kolesistit, 6 ksantogranülomatöz kolesistit, 7 folliküler kolesistit ) ve 1344 (%89'6) taşlı kese tespit edildi.SonuçÇalışmamızda; kolesterolozisin cinsiyet ile ilişkisi (P<0.001), kolesterolozis ve safra taşı ilişkisi (P< 0.001), polip ve kolesistitler arasındaki ilişki (P< 0.05),metaplazi ve safra taşı arasındaki ilişki (P<0.05), hiperplazi ve kolesterolozis arasındaki ilişki (P<0.001) ve displazi ve metaplazi arasındaki ilişki (P<0.001) istatistiksel açıdan anlamlı bulundu. Ayrıca karsinomlardaki safra taşı görülme oranımız, pilorik metaplazi ve intestinal metaplazi görülme oranlarımız, polip görülme oranımız, displazi olgularındaki pilorik ve intestinal metaplazi oranlarımız ve eozinofilik kolesistit görülme oranımız literatürden daha az bulundu. Adenom ve poliplerdeki safra taşı görülme oranımız literatürden daha fazlaydı. Epitel dejenerasyonu ile operasyon şeklinin açık kolesistektomi veya laparoskopik kolesistektomi olması arasında anlamlı bir ilişki izlenmedi.Afyonkarahisar yöresine ait olan bu veriler küçük farklılıklar göstermekle birlikte Batı ülkeleri ile paralellik göstermektedir. Özellikle metaplastik değişikliklerdeki düşük oranlarımızın literatürde bahsedildiği gibi örnekleme sayısının artırılması ile daha yüksek oranlara çıkabileceği öngörülebilir. Ancak bunun bölgesel bir farklılık olabileceğide akılda tutulmalıdır. PurposeBile stones are seen among 10 ? 20 % of the world population with an increasing frequency by age and female gender. This disease is one of the most frequent medical problems that require surgical intervention. Particularly, the incidence of bile stones reaches to an epidemic extent among the Indian population in North and South America. Bile stones are found in 65 ? 90 % of gallbladder carcinoma which is at the fifth rank among the most frequently seen gastrointestinal carcinomas. While one study reports that gallbladder carcinomas are found most frequently among the inhabitants of North and South America, Poland, and North India, another study finds the highest incidence of gallbladder cancer in India, Pakistan, and Ecuador.In the light of above explanation, it is certain that the incidence of the diseases related to the gallbladder, either benign or malign, depends on geographical and social differences. On the other hand, there are very few studies on this subject in Turkey. Given these facts, the present study aims to determine the profile of the gallbladder diseases in Afyonkarahisar region, making histopathological re-evaluation on all cholecystectomy materials collected at our hospital over 8 years and discussing them in the light of the related literature.Materials and methodsIn doing so, we carried out a study on the archive at the Faculty of Medicine Hospital, Afyon Kocatepe University, Turkey, for the period of January 2000 ? April 2008 to determine all cholecystectomy cases, including those due to cholelithiasis, acute cholecystitis, polyp, malignancy, etc. At the end, a total of 1500 cases were determined. By taking new sections and painting them with hematoxylin & eozin when necessary, the samples of cholecystectomy materials were re-evaluated regarding following points: state of epithelium, inflammation, cholesterolysis, atrophy, hyperplasia, masoplasia, polyp, adenoma, dysplasia, carcinoma in situ, carcinoma, carcinoma type and degree, lenfovascular and perineural invasion of carcinoma. In addition, by examining pathology reports of these cases and depending on macroscopic descriptions, the following variables are determined: age and gender of the patients, form of surgery, thickness of gallbladder wall, and availability, number, and type of bile stones.ResultsDepending on the reports and histopathological re-evaluation, the findings of the study regarding the total of 1500 cases are as follows: Firstly, while 1049 (69.9 %) of the patients are female, 451 (30.1) of them are male, at different ages between 13 and 97, average of which is 52.9. Secondly, distribution of these cases is as follows: 14 (0.93) are primary gallbladder carcinoma, 4 (0.3 %) are carcinoma in situ, 2 (0.1 %) are adenoma (2 are pyloric gland adenoma), 24 (1.6 %) are dysplasia (20 are mild dysplasia, 4 severe dysplasia), 37 (2.5 %) are polyp (22 are cholesterol polyp, 8 adenomyoma, 4 hyperplastic polyp, and 3 inflammatory polyp), 174 (11.6) are metaplasia (113 pyloric metaplasia, 25 pyloric metaplasia and hyperplasia, 15 intestinal metaplasia, 12 pyloric metaplasia and intestinal metaplasia, 5 pyloric metaplasia and atrophy, 2 intestinal metaplasia and hyperplasia, 2 pyloric metaplasia and intestinal metaplasia and hyperplasia), 47 (3 %) are hyperplasia, 2 (0.1 %) are atrophy, 200 (13.3 %) are cholesterolysis, 1473 (98.2) are cholecystitis (1338 are chronic cholecystitis, 91 are acute cholecystitis, 25 active chronic cholecystitis, 6 eosinophilic cholecystitis, 6 ksantogranulmatoz cholecystitis, 7 follicular cholecystitis), and 1344 (89.6 %) are gallbladders with bile stones.ConclusionThirdly, there are statistically significant relationships between cholesterolysis and gender (P < 0.001), between cholesterolysis and bile stones (P < 0.001), between polyp and cholecystitis (P < 0.05), between metaplasia and bile stones (P < 0.05), between hyperplasia and cholesterolysis (P < 0.001) as well as between dysplasia and metaplasia (P < 0.001). Fourthly, the rate of bile stones presence in carcinomas, the rate of pyloric metaplasia and intestinal metaplasia presence, the rate of polyp presence, the rates of pyloric and intestinal metaplasia presence in dysplasia cases, and the rate of eosinophilic cholecystitis presence are found as being less than those in the literature. Finally, there is no statistically significant relationship between epithelium degeneration and the surgery form as being either open cholecystectomy or laparoscopic cholecystectomy.The above given findings are in parallel with those found in the western countries with some minor differences. It can be said that the low rates regarding the metaplasic changes may increase if more samples are included as stated in the literature. However, it may also be considered as a regional difference.
Collections