İnfiltratif glial tümör evrelemesinde SWI(Susceptıbılıty Weıghted Imagıng)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
AMAÇ: Tümörlerin evrelemesi yapılacak tedaviyi ve prognozu belirlemesi açısından önemlidir. Kesin tümör tipinin belirlenmesi ve evrelemesinde histopatoloji altın standart olsa da radyolojik yöntemlerde pre-operatif evrelemede kullanılmaktadır. Biz bu çalışmada bu amaçla SWI'ı kullandık.MATERYAL METOT: Patolojik olarak glial tümör tanısı almış 67 hastanın (4 - 79 yaş aralığında, yaş ortalaması 36,7 olan 29'u kadın, 38'i erkek) retrospektif olarak preoperatif MRG görüntülemelerindeki SWI sekansları değerlendirilmiştir. Tüm tümörlerin SWI sekansında izlenen punktat ITSS sayıları 2 radyolog tarafından konsensusla patolojik tanıları bilinmeden kör olarak hesaplanmıştır. Hiç ITSS içermeyen lezyonlar ITSS evre 0, 1-5 ITSS içeren lezyonlar ITSS evre 1, 6-15 ITSS içeren lezyonlar ITSS evre2, 15< ITSS içeren lezyonlar ITSS evre 3 olarak sınıflandırılmıştır. ITSS olarak izlenmeyen, `punktat olmayan sınırları belirsiz` ve yoğun olarak izlenen susceptibilitelerin sayısı '15<' olarak kabul edilmiştir. ITSS evreleri ile histopatolojik evreler ve tanılar karşılaştırılmıştır. Aynı zamanda SWI sekansında tümörün çevre dokuya göre genel intensitesine izo, hipo, hiperintens olarak ve bu intensitenin homojen / heterojen oluşuna bakılmıştır.BULGULAR: ITSS varlığının yüksek ve düşük glial tümörleri ayırt etmesinin duyarlılığı %97,6, özgüllüğü %88, negatif prediktif değeri %95,65, pozitif prediktif değeri ise %93,18 olarak hesaplanmıştır. Tümörlerin SWI'daki intensitelerine bakıldığında ise bu veriler doğrultusunda tümör intensitesi ve evresi arasındaki ilişki ile ilgili anlamlı sonuç bulunamamıştır.SONUÇ: Glial tümörlerde ITSS varlığı yüksek evreli tümörlere, ITSS yokluğu ise düşük evreli tümörlere işaret etmektedir. Mevcut veriler doğrultusunda ITSS derecesinden ziyade ITSS mevcudiyetinin daha etkili olduğu görülmüştür. Objective: Tumor staging not only guides the treatment strategy but also provides valuable prognostic information. Although histopathological examination represents the gold standard method for the determination of the tumor type and staging, radiological imaging studies are commonly used pre-operatively for staging. In this study, SWI was used for this purpose. Materials and Methods: The SWI sequences in pre-operative MRI images were retrospectively assessed in a total of 67 patients (mean age, 36.7 years; age range, 4-79 years; 29 female, 38 male) who were diagnosed with a glial tumor based on histopathological examination. The numbers of punctate ITSS in SWI sequence of the tumors were determined by two separate radiologists on a consensus based approach who were blinded to pathological diagnoses. Lesions with no ITSS were staged as ITSS Stage 0, while those having 1-5, 6-15, >15 ITSS were categorized as ITSS Stage 1, ITSS Stage 2, and ITSS Stage 3, respectively. Susceptible lesions not classified as ITSS, `non-punctate lesions with blurred margins` and diffuse lesions were categorized as >15. ITSS stages were compared with the results of histopathological staging and diagnosis. Also, the general intensity of the tumor tissue was classified as iso-intense, hypo-intense, or hyper-intense in contrast with the surrounding normal tissue in SWI sequences; also homogeneity or heterogeneity of the intensity was recorded. Results: The sensitivity, specificity, negative predictive value, and positive predictive value of the presence of ITSS in terms of differentiating high and low stage glial tumors were 97.6%, 88%, 95.65%, and 93.18%, respectively. On the other hand, intensity of the tumors in SWI did not exhibit a significant correlation with the tumor stage. Conclusion: In glial tumors, while presence of ITSS is indicative of high stage tumors, its absence is associated with low stage tumors. These data suggest that the presence rather than the number of ITSS yields more information on the stage of this type of tumor.
Collections