Refik Saydam hükümetleri döneminde iaşe politikaları ve iaşe müsteşarlığı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
1934-1939 yılları arasında uygulamaya konulan Birinci Beş Yıllık Sanayi Planının başarıya ulaşması, 1938-1943 yıllarını kapsayan İkinci Beş Yıllık Sanayi planı hazırlanması için gerekli zemini hazırlamıştır. İkinci Beş Yıllık Sanayi Planı için gerekli hazırlık ve değerlendirme çalışmalarının yapılması 1936 yılında Celal Bayar tarafından başlatılmıştır. Ancak 1938 yılına gelindiğinde dünyada ciddi savaş riskinin gelişmeye başladığını gören Türk Hükümeti, 16 Eylül 1938'de İkinci Plan taslağında, olası gelecek döneme özgü bazı değişiklikler ve düzeltmeler yaparak planı 4 yıllık olarak yeniden düzenlemiştir. Ancak II. Dünya Savaşının başlamasından hemen önce bu plandan da vazgeçilmiş ve yerine İktisadi Savunma Planı hazırlanarak yürürlüğe konulmuştur. Dünyada sıcak savaşın adım adım ilerlediği günlerde Türk ulusu 10 Kasım 1938'de büyük kurtarıcısını kaybetti. Atatürk'ün ölümü ve Avrupa'da savaş rüzgarlarının esmeye başlaması Türkiye'nin sanayileşme hamlesini sürdürmesine imkân vermemiştir. Türkiye'de ekonominin savaş şartlarına göre örgütlenmesi hazırlıkları, savaşın başlamasından çok kısa bir süre önce başlamıştı. Savaş yıllarında devletin ekonomi üzerindeki müdahale ve denetimini arttıran yasal mevzuat savaş başladıktan sonra oluşturulmuştu. Türkiye, İkinci Dünya Savaşına girmedi; ancak cephelerde fiilen savaşmanın dışında savaş ekonomisinin koşullarını tüm ağırlığıyla yaşamıştır. Savaşın Türkiye'ye yüklediği ilk zorunluluk, 500.000 kişilik bir ordunun silahaltına alınmasıdır. Bu durum zayıf bir ekonominin kaldırabileceği bir yük değildi. Büyük bir üretici nüfusun askere alınması nedeniyle iç üretim çok azalmış buna bağlı olarak da ihracatta da düşüş yaşanmıştır. Uluslararası ticaret yollarının savaş tehdidi altında kalması dolayısıyla ihracatta olduğu gibi ithalatta da düşüş yaşanmıştır. İthalat, 1938'lerde 150 milyon liradan 1941'lerde 71 milyon liraya kadar düşmüştür. Neticede ekonomik güçlerin askeri alana kaydırılması, tarımsal üretimin azalmasına sebep olmuş, ticaret yollarının savaş etkisi altında kalması ithalatı zorlaştırmıştır. Bu durum halkın temel ihtiyacı olan gıda maddelerinin temininde sıkıntılar yaşatmıştır. Bu sıkıntıları gidermek üzere, Hükümete ekonomi yönetiminde çok geniş yetkiler tanıyan Milli Korunma Kanunu 18 Ocak 1940'ta kabul edilerek 26 Ocak 1940'ta da yürürlüğe konulmuş, zaman içinde değişikliklere uğrayarak Hükümetin yetki alanı genişletilmiş 1960 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. Ayrıca; Hükümet, Milli Korunma Kanunu'na dayanarak devletin iç ve dış ticareti üzerindeki denetimini arttırmak için 14 Şubat 1941'de Ticaret Ofisi ve aynı tarihte alınan bir karar ile İaşe Müsteşarlığı'nı kurmuştur. Her türlü petrol ürünü satın almak, satmak, ithal etmek ve stoklamak, bu ürünlerin fiyatlarını belirlemek, dağıtımını sağlamak amacıyla 14 Şubat 1941'de Petrol Ofisi kurulmuştur. İaşe Müdürlükleri ve İaşe Heyetleri kurularak, bu işlerin iller bazında yürütülmesi sağlanmış; böylece, iaşe, giyecek ve yakacak maddelerinin ihtiyaç oranlarını belirlemek, elde bulundurmak, stok edilmelerini ve dağıtılmalarını sağlamak, gerekli durumlarda ek önlemler almak yetkisi bu İaşe Müdürlüklerine verilmiştir. Hükümetçe dağıtımı karneye bağlanmış olan maddelerin kartlarını dağıtmak, fazla karne dağıtımına engel olmak gibi işler için Halk Dağıtım Birlikleri kurulmuştur. Ayrıca; 1938 yılında kurulan Toprak Mahsulleri Ofisi yapacağı görevleri Ziraat Bankası'ndan devralmıştır. Ancak 1942 yılına gelindiğinde Toprak Mahsulleri Ofisi savaş şartlarının oluşturduğu buğday sıkıntısını çözmek için tekrar Ziraat Bankası ile çalışmasına, Ofisin olmadığı yerlerde Ziraat Bankası'nın buğday alım satım işlerini yürütmesine karar verilmiştir. Bütün bu önlemlere karşı Hükümet silahaltına alınan yaklaşık bir milyon askeri beslemek ve kent merkezlerinin gıda ve giyim gibi temel mal gereksinimlerini karşılamakta ciddi güçlüklerle karşılaşmıştı. Art arda yayınlanan kararnamelere adeta meydan okurcasına hızlanan karaborsa ve ihtikâr süreci, hükümetin sıkıntılarını arttırmıştır. Bir yandan temel tüketim mallarında ciddi kıtlıklar karşısında çaresiz kalan geniş halk yığınları sefalete itilirken, öte yandan da büyük vurgunların yapılması, yönetici kadronun bazı kesimlerinin tacirler ve büyük toprak ağalarına karşı tavır almalarına yol açmıştır. The success of the first Five-Year Industrial Plan prepared the necessary grounds for the preparations of a second Five-Year Industrial Plan covering the years 19381943. The preparation and evaluation studies for the second Five-Year Industrial Plan were initiated by Celal Bayar in 1936. However, by 1938, the Turkish Government saw that the risk of serious war has begun to develop in the world and on 16 September 1938, the Government made some changes on the plan regarding the possible future and rearranged it to a 4-year plan. Nevertheless, just before the beginning of World War II, this plan was abandoned and an Economic Defense Plan was prepared and put into effect. As the World War was growing step by step, Turkish Nation lost its great savior, Mustafa Kemal Atatürk, on November 10, 1938. Atatürk's death and the blowing of the war winds did not allow Turkey to maintain the industrialization movement. The preparations to organize the economy in accordance with the conditions of the war in Turkey had begun shortly before the war began.The legal legislation that enhances the government's intervention and inspection upon the economy during war years was constituted after the war had begun. Turkey did not go to the Second World War , but though it did not take part in the fight on the front lines, it went through all the hardships of war economy conditions. The very first obligation imposed to Turkey by the war was the recruitment of a 500.000 men army. A weak economy couldn't have afforded such a burden. With a large producer population recruited for the army, internal production rates dropped, import rates went down from 150 million liras in 1938 to 71 million liras in 1941; consequently, shifting the economic potentials to martial fields resulted in decrease of agricultural production and a famine of food products came into being. To solve these problems, the National Security Law, which broadly authorizes the government in economy administration, was accepted on January 18, 1940 and was put into force on January 26, 1940. This law stayed in force until 1960 while in time, it was altered and the span of the government's authority was widened. Also, the government established the Trade Office and Subsistence Undersecretariat to enhance its inspection on internal and external trades with respect to the National Security Law. A Petroleum Office was founded to buy, sell, import, stock, set the price of, and maintain the distribution of all sorts of petroleum products. To maintain provincial administration, Subsistence Directorates and Committees were formed and therefore, these Directorates were given the authority to determine the rates of demand for clothing and firewood materials, to stock and distribute these things and to take additional precautions when necessary. Public Distribution Units were founded for the distribution of ration coupons of the products that were rationed by the Government and for the prevention of the over-distribution of the said coupons. Also, the Turkish Grain Board, established in 1938, took over Ziraat Bank's missions, but by the year 1942, the Board worked alongside Ziraat Bank again, to solve the grain troubles created by the war. It was decided that Ziraat Bank would maintain the grain trade at places where the Board wasn't present. Despite all these precautions, the Government faced serious difficulties to feed the nearly one million newly-recruited soldiers and to procure the basic goods like food and clothing for city centers. The rise of the blackmarket and profiteering was escalating the Government's troubles. While large populations were being pushed towards poverty with the serious famine of basic consumer goods, the outbreak of big profiteering acts were building up an attitude among some circles in the managing authority towards traders and wealthy landowners.
Collections