Renal Hücreli Karsinom`da mikrovasküler invazyonun prognostik önemi ve histopatolojik tiplerine göre karşılaştırılması

Abstract

ÖZET Bu çalışmada Haziran 1989 ile Şubat 1999 tarihleri arasında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı'nda RHK tanısı alan ve radikal nefrektomi yapılan 70 olgu değerlendirildi. Olgulara ait preparatlar patoloji arşivinden çıkarılarak 1997 TNM sistemine göre evrelemesi, WHO'ya göre derecelemesi yapıldı. MVİ bulunan olgular tespit edildi. Olguların yaş,cinsiyet, kliniğe başvuru yakınmaları, evre, derece, nodal ve makroskopik venöz tutulum, perirenal invazyon, toplayıcı sisteme invazyon, metastaz-nüks saptanması, sağkalım ve RHK'un histolojik tipleri ile MVİ arasındaki ilişki araştırıldı. İleri evre ve yüksek dereceli tümörlerde, nodal ve makroskopik venöz tutulum, perirenal invazyon, metastaz-nüks olgularında, sarkomatoid tip RHK'da MVİ pozitifliği önemli oranda yüksek bulundu. MVİ saptanan olgularda hastalıksız sağkalım süresi ve sağkalım oranı, MVİ saptanmayan olgulara göre önemli derecede düşük bulundu. MVİ ile yaş, cinsiyet, semptomatik olgular, rastlantısal tümörler, toplayıcı sisteme invazyon ve sarkomatoid tip RHK dışındaki diğer RHK tipleri arasında ilişki saptanmadı. Yapılan çok değişkenli analizde, metastaz-nüks olması, perirenal invazyon ve evre bağımsız prognostik faktörler olarak tespit edildi. Önceki çalışmaların aksine MVİ bağımsız prognostik faktör olarak bulunmadı. Sarkomatoid tip 9 RHK olgunun 1' i dışında hepsinin derece 3 tümöre sahip olmaları,MVrun bu tip'de diğer tiplere göre anlamlı derecede yüksek olması, MVİ saptanan hastaların %60.2'sinin derece 3, %4.5'inin derece 1 tümör olması MVFun dereceye bağlı bir prognostik faktör olduğunu düşündürmüştür. Bu nedenle RHK'un prognozunu öngörmede MVfun tümörün derecesi ile birlikte değerlendirilmesinin daha uygun olacağı görülmektedir. Cerrahi sonrası MVİ saptanan ve yüksek dereceli RHK olgularının muhtemel adjuvan tedavi adayı olarak ele alınması gerektiğini düşünmekteyiz. 38