Erken yaş koroner kalp hastalığı olan hastalar ve 1. derece akrabalarından LDL oksidasyonu, E ve A vitamini içeriği plazma homosistein düzeylerinin değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
IV ÖZET Koroner kalp hastalığı (KKH), primer nedeni ateroskleroz olan ve gelişmiş ülkelerde en fazla mortalite sebebi olarak gösterilen bir hastalıktır. Hastalığın oluşumunda birçok etiyolojik ajan suçlanmakla birlikte son yıllarda üzerinde en çok durulan majör risk faktörü okside LDL'dir. Okside LDL'nin makrofajlar tarafindan özel reseptörlerce (asetil-reseptör) alınıp kolesterol yüklü köpük hücre haline dönüşmesi ile aterosklerotik lezyonun oluşumu başlamaktadır. Buradan yola çıkarak erken yaş KKH aile hikayesi pozitif olan ve yüksek KKH oluşma riski taşıyan kişiler hedeflendi. Çalışma grubu koroner anjiografide aterosklerotik lezyon tespit edilen 55 yaş ve altındaki erkek hastalarından ve onların oğullan veya 1. derece erkek akrabalarından oluşturuldu. Babalar ve oğullar olarak belirlediğimiz bu iki grup üçüncü bir grup olarak sağlıklı erkekler grubu ile karşılaştırıldı. Çalışmamızda LDL'nin oksidasyona duyarlılığı Cu2+ iyonları ile inkübe edilerek, 200 dakika süre ile CD oluşumu izlenerek saptandı. LDL içeriğinde bulunan E ve A vitamini konsantrasyonları referans yöntem kabul edilen HPLC yöntemi ile değerlendirildi. KKH için bağımsız majör risk faktörü olarak kabul edilen homosistein ölçümünde ise FPIA yöntemi kullanıldı. Gruplar arası karşılaştırmada babaların homosistein değerleri oğullar ve kontrol grubu değerlerinden anlamlı yüksek olarak bulundu. LDL'nin oksidasyona duyarlılığının göstergeleri olan Lag faz süreleri gruplar arası değerlendirldiğinde babalar ile oğullar arasında istatiksel olarak anlamlı fark elde edilirken, Oğullar ve kontrol grubu arasında anlamlı bir fark gözlenmedi. LDL'nin oksidasyona duyarlılığının diğer parametreleri karşılaştırıldığında, (maksimum CD konsantrasyonu ve maksimum oksidasyon oranı) her iki parametrede de oğullar ve kontrol grubu arasında anlamlı farklar elde edildi. LDL'nin yapısında bulunan E ve A vitamini konsantrasyonları gruplar arası karşılaştırıldığında istatiksel olarak anlamlı bir fark görülmedi. Yaptığımız bu analizler sonunda LDL'nin oksidasyona duyarlılığının değerlendirilmesinde KKH oluşumunda yüksek risk altında olan grubun LDL oksidasyonuna duyarlılığının artmış olduğu gözlendi. Sonuç olarak toplumda KKH geçirme riski yüksek olan kişilerin bu yönde takip ve tedavileri sonucunda erken KKH oluşumu önleneblir veya geciktirilebilir. SUMMARY Coronary heart disease (CHD) is the leading cause of mortality in developed countries and atherosclerosis is the primarily responsible process in devolepment of this disease. Many etiologic factors have been accused for the development of CHD but the role of oxidised LDL as the major risk factor has gained uppermost interest recently. Macrophages engulfing oxidised LDL via specific receptors, namely acetyl receptors, become cholesterol-laden foam cells. This transformation triggers the formation of the atherosclerotic lession. From this point of view, those with the history of early onset CHD or high risk of developing CHD were targeted as the main population of this study. Male patients younger than 55 and with angiographically proven atherosclerotic lession 'Tathers`, and their `sons` or first degree male relatives constituted the two different group of cases namelly `fathers` and `sons` while age-matched healthy males constituted the `controls`. The oxidative sensitivity of LDL was determined by observing CD formation within 200 minutes after incubation with Cu2+. The concentration of vit A and vit E in LDL is measured with the reference method, HPLC. FPIA method was used in the measurement of the homocystein level, which is assumed as an independent risk factor for the development of CHD. The homocystein levels of 'Tathers` was significantly higher than that of `sons` and `controls`. Fathers and sons differed significantly in their respective lenght of lag phases, which is an indirect measure of oxidative sensitivity of LDL. There were not such a difference in between `sons` and `controls`. Other indicators of LDL's oxidative sensitivity namely maximum CD concentration and maximum oxidation ratio were significanly different inbetween the groups of `sons` and `controls` There were no significant difference in the concentrations of vit A and vit E among three groups. We concluded that those under the high risk of developing CHD has increased oxidative sensitivity of LDL. With close follow up and treatment if necessary of these high risk groups the early onset of CHD may be delayed.
Collections