Laparoskopik kolesistektomi uygulamasında erken ve geç dönem komplikasyonlar
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Laparoskopik kolesistektomi yöntemi kolelitiazis tedavisinde son yirmi yılda hızla yaygınlaşmış ve klasik açık tekniğin önüne geçmiştir. Ameliyat sonrası ağrının daha az olması, hastanede kalış süresinin kısalması, aktivitelere erken dönüş ve daha iyi kozmetik sonuç açık tekniğe göre başlıca avantajlarıdır. Laparoskopik kolesistektomi kabul edilebilir bir komplikasyon oranıyla güvenli bir ameliyattır. Bu çalışmada Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı'nda Ocak 1993 ile Aralık 2001 tarihleri arasında laparoskopik kolesistektomi uygulanan 1574 hastadan kayıtları güvenilir bulunan 1275'î retrospektif olarak değerlendirilerek, bu hastalarda erken ve geç dönemde oluşan komplikasyonlar irdelendi. 1275 olgunun 359 (%28)'u erkek, 916 (%72)'sı kadın idi. Yaş dağılımı 14 - 85 yıl arasında olup ortalama 52 ± 12 yıl olarak saptandı. Olguların takip süresi 7 ay ile 9.5 yıl arasında değişmekte olup ortalama 3.6 + 1.7 yıl idi. Açık yönteme geçme oranımız %6.74 olarak bulundu. Laparoskopik olarak başlanıp açık yönteme geçilmenin en sık sebebi (%52) ise ileri derecede yapışıklık idi. Akut kolesistitli olgularda açığa geçme olasılığının akut kolesistit olmayanlara göre anlamlı olarak daha yüksek olduğu saptandı (p=0. 0000040). Ancak akut kolesistitli olguların erken veya geç dönemde ameliyata alınmaları açığa geçiş açısından anlamlı bir fark yaratmamaktaydı (p=0.1047). Ameliyatı laparoskopik olarak tamamlanan olgularda hastanede kalış süresi anlamlı olarak daha kısa saptandı (p<0.01). Major komplikasyon olarak kabul edilen safra yolu yaralanması 1 olguda (%0.07) gelişti. En sık komplikasyonlar ise yara yeri enfeksiyonu (%0.70) ve postoperatif herni (%0.70) gelişimi idi. Laparoskopik kolesistektomiyle ilgili olduğu düşünülen ve çok nadir bir komplikasyon olan mezenter arter trombozu 1 olguda (%0.07) saptandı. Seride 1 olguda (%0.07) mortalite saptandı (Mezenter arter trombozu gelişen olgu). 1 olguda safra kesesinde tümör şüphesiyle açığa geçildi ve patoloji sonucu adenokarsinom idi. Özetle laparoskopik kolesistektomi iyi bir hasta seçimini takiben deneyimli bir ekiple uygulandığında kolelitiazisde standart bir tedavi yöntemidir. Olası komplikasyonlarından (özellikle safra yolu yaralanmalarından) kaçınmak amacıyla, gerektiğinde açık yönteme geçilmelidir. Açık yönteme geçme başarısızlık olarak görülmemeli kuşkulu her durumda açık yönteme geçilmelidir. 1 SUMMARY Laparoscopic cholecystectomy has rapidly taken over the conventional open cholecystectomy used in the cholelithiasis treatment during the last twenty years. The advantages of laparoscopic cholecystectomy over open conventional cholecystectomy are minimal postoperative pain, shortened hospital stay, to return quickly to the normal activities and better cosmetic results. Laparoscopic cholecystectomy is a safe operation with acceptable complication rates. In this study we retrospectively analysed the hospital records of patients who had undergone laparoscopic cholecystectomy between January 1993 and December 2001 at Dokuz Eylül University, Medical Faculty, Department of General Surgery. A total of 1574 laparoscopic cholecystectomies were done. The study group included 1275 patients whose records were reliable. The early and late postoperative complications are evaluated. 359 patients were male(28%) and 916 patients were female(72%). The mean age of the patients was 52 ± 12 years (14-85 years). The mean follow up period was 3.6±1.7 years (7 months-9.5 years). The ratio of conversion to open cholecystectomy was 6.7%. Dense adhesions were the main cause (52%) for conversion. The ratio of conversion to open cholecystectomy was significantly higher in acute cholecystitis group (p=0.0Q00040). No significant difference was observed in the ratio of conversion of patients with acut cholecystitis if the operation was carried out earlier or later (p=0.1047). Postoperative hospital stay of the patients whose operations were completed without conversion to open cholecystectomy was significantly shorter (p<0.01). Bile duct injury was occured in 1 case (0.07%). Wound infection (0.70%) and postoperative hernia (0.70%) were the most encountered complications. Superior mesenteric artery thrombosis which is thought to be the rare complication of laparoscopic cholecystectomy occured in 1 case (0.07%). The mortality rate was 0.07% (1 case who died due to mesenteric ischemia). In 1 case the conversion to laparotomy was due to suspicion of carcinoma of gallbladder. The pathology test result was adenocarcinoma. In short, laparoscopic cholecystectomy is the standard treatment modality in cholelithiasis when it is done to selected patients by an experienced team. Whenever it is necessary conversion to open cholecystectomy must be made to avoid possible complications (especially bile duct injury). Conversion to open cholecystectomy never means disability.
Collections