Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu`na yansıyan olgularda tıbbi etik ihlallerinin incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışma, ülkemizdeki hekimlik uygulamalarında oluşan ve Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu'na (YOK) yansıyan tıbbi etik ihlallerini incelemeyi amaçlamıştır. Bu amaçla, YOK arşivinde 1984-1998 yıllan arasına ait 270 dosya incelenmiştir. Öncelikle, dosyalardaki sosyodemografik veriler, olgular ve kararlar standardize edilerek niceliksel verilere dönüştürülmüş ve yorumlanmıştır. Ayrıca, çarpıcı, büyük çoğunluğu kamuoyuna yansımış, tipik özelliklere sahip ve/veya vurgulanmasında yarar görülen olgular seçilmiş ve olgu başlıkları altında niteliksel olarak incelenmiştir. YOK'a gelen dosyalardan ilk toplantıda karara bağlanmayanlann ortalama sonuçlanma süresi, 14.3 aydır. Bu süre beş yıla kadar uzayabilmektedir. YOK'a gelen dosyalar, en sık usûl hataları nedeniyle Tabip Odalanna iade edilmektedir. İncelenen dönemde, 15 Tabip Odasından YOK'a hiç dosya gönderilmemiştir. Dosyalardaki hekim sayılannın Tabip Odalanna göre dağılımı incelendiğinde, ilk sıralan İstanbul, İzmir ve Bursa Tabip Odası'nın aldığı görülmektedir. Ancak Tabip Odaları, bölgelerinde çalışan toplam hekim sayılan dikkate alınarak karşılaştmldığında, Tekirdağ, Denizli, Manisa ve Bursa Tabip Odalanndan oldukça yüksek oranda hekimin YOK'a sevkedildiği görülmektedir. Dosyalardaki hekimlerin büyük çoğunluğu erkektir. Yaşları belirlenebilen hekimlerin dörtte biri 30-34 yaş grubundadır. YOK'a gelen dosyalardaki hekimlerin dörtte üçü uzman hekimdir. Yapılan istatistiksel analiz sonucu, dosyalardaki uzman hekim sayısının, Türkiye genelindeki uzman hekim sayısına göre anlamlı ölçüde fazla olduğu saptanmıştır. Dosyalardaki uzman hekimlerin yarısı, Genel Cerrahi, İç Hastalıklan, Radyoloji ve Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanlarından oluşmaktadır. Dosyalardaki Cerrahi dallarda çalışan uzman hekimler, Türkiye genelindeki Cerrahi dal hekimlerine göre anlamlı ölçüde daha fazladır. Dosyalardaki hekimlerin büyük çoğunluğu muayenehane işletmektedir. Hekimlerin üçte biri sadece özel sektörde çalışmaktadır. Aynca, dosyalardaki hekimlerin özel sektörde çalışma oranının, Türkiye genelindeki hekimlere göre istatistiksel olarak anlamlı ölçüde fazla olduğu saptanmıştır. YOK'a gelen dosyalardaki olgular gözden geçirildiğinde, ülkemizde malpraktisin oldukça sık yaşanmasına rağmen sıradan bir olay olarak kabul edilebildiği, hatta bazı dosyalarda Tabip Odalannın malpraktise değil, hekim-hekim ilişkisine dikkat ettiği görülmektedir. Ülkemizdeki en önemli tıbbi etik sorunlanndan birinin gerçek dışı adli raporlar olduğu ve hekimlerin bilgisizlik, baskı ya da kötü niyetle bu uygulamayı sürdürdükleri saptanmıştır. Bilim dışı-aldatıcı nitelikte tanı ve tedavi olgulan, toplumsal yozlaşma, teknolojinin hızlı gelişimi, hekim sayısının artması, pazarın daralması ve sonuç olarak rekabetin şiddetlenmesi nedeniyle giderek çeşitlenmekte, insanların bilgisizliği kitle iletişim araçlanyla daha kolay kötüye kullanılmaktadır. YOK'a gönderilen dosyalardaki en sık görülen olgular, `Deontolojiye aykırı davranışlar`, `İşyeri hekimliği ile ilgili olgular` ve `Asgari ücrete uymama` dır. YOK tarafından onaylanan olgularda ise `Deontolojiye aykırı davranışlar`, `Bilim dışı-aldatıcı nitelikte tanı ve tedavi` ve `Yaşam ve sağlığa, özen ve saygı göstermemek` olgulan ilk üç sırayı almaktadır. YOK'a gelen dosyalardaki tıbbi etik ihlallerini etkileyen değişkenler incelendiğinde, YOK çalışma dönemleri ve dosyaların geldiği Tabip Odalarının ihlaller üzerinde anlamlı etkisi olduğu saptanmıştır. 1984-1986, 1986-1988 ve 1990-1992 yıllan arasında tıbbi etik ihlalleri diğer dönemlere göre daha fazladır. Onaylanan olgularda ise bu yıllar 1984-1986 ve 1990-1992 olarak saptanmıştır. İstanbul, Ankara ve İzmir Tabip Odalarından gelen dosyalardaki tıbbi etik ihlalleri diğer Odalara göre daha fazladır. Onaylanan olgularda da aynı ilişki söz konusudur.Hekimlerin cinsiyeti, yaşı, uzman olup olmaması, muayenehane işletip işletmemesi ve çalıştığı işyeri tıbbi etik ihlallerinin oluşumunda anlamlı bir rol oynamamaktadır. Tıbbi etik ihlallerinin önlenmesi anlamında bazı önerilerde bulunulmuştur. Mezuniyet öncesi eğitim kalitesinin arttınlması açısından, politik kaygılarla açılan yetersiz Tıp Fakültelerinin kapatılması, Tıp Fakültelerine alınan öğrenci sayısının azaltılması, öğretim üyelerinin nitelik ve nicelik olarak yeterli düzeyde olmalan ve eğitim araçlannın yeterliliği önemlidir. Mezuniyet sonrası eğitimin sürekliliği, bilimsel etkinliklerin kredilendirilmesi ve hekimler için periyodik yeterlilik sınavları ile sağlanabilir. Tıpta Uzmanlık öğrencilerinin eğitim standardizasyonu gerçekleştirilmelidir. Hekim adaylan ve hekimler insan haklan, tıbbi etik ve Adli Tıp konulannda yeterli eğitime sahip olmalıdırlar. Mesleki standartlar hazırlanmalı ve güncellenmeli, temel hasta haklarından aydınlatılmış onamın yaygın biçimde uygulanması sağlanmalı ve tıbbi etik ilkelerini ihlal eden hekimler kamuoyuna açıklanmalıdır. Hekimlerin özlük haklan ve çalışma koşullan iyileştirilmeli, aşın işyükü azaltılmalı, sağlık kurumlannın yeterli teknik donanıma sahip olması sağlanmalıdır. Baskıyla gerçek dışı adli rapor veren hekimlerin, en kısa sürede yerel Tabip Odası ve TTB'yi durumdan haberdar etmeleri, bu tür olgulann azaltılmasına katkı sağlayabilir. `Deontolojiye aykın davranışların yerel düzeyde çözümlenmesi, Yönetim Kurullan ve Onur Kurullarının disiplin süreci konusunda yeterince bilgilendirilmeleri, yürürlükte olan yasal düzenlemelerin günümüz gereksinimlerine yanıt verebilmesi için gözden geçirilmeleri disiplin sürecinin hızlanmasını ve daha sağlıklı işlemesini sağlayacaktır. Tıpta yüksek teknolojiye dayalı yöntemler ve diğer yenilikler meslek örgütü, üniversiteler ve uzmanlık dernekleriyle birlikte tartışmaya açılmalı, her yeni yöntemin bilimselliği ve uygulanırlığı belirlenmelidir. Onur Kurullannca verilen cezaların caydırıcılığı, özellikle para cezalan için arttınlmalı, YOK'un ömürboyu meslekten alıkoyma yetkisi olmalıdır. Özellikle meslekten alıkoyma cezasının uygulanması, Sağlık Bakanlığı düzeyinde izlenmeli ve gereğinde yargıya başvurulmalıdır. Anahtar sözcükler: Tıbbi Etik, İhlaller, Türk Tabipleri Birliği, Yüksek Onur Kurulu, Malpraktis, Gerçek dışı Adli Raporlar, Şarlatanlık SUMMARY TURKISH MEDICAL ASSOCIA TION SUPREME DISCIPLINARY COMMITTEE CASES - INVESTIGATION OF MEDICAL ETHICS VIOLATIONS This work has aimed to give a profile of the medical ethics violations in 1984-1998 period investigated by Turkish Medical Association (TMA) Supreme Disciplinary Committee (SDC). The number of files is 270. Sociodemographic data, cases and verdicts were standardized and quantitative findings were presented. On the other hand, some cases which were regarded as `important` or `prototype` for its own kind were selected and discussed in details. The duration of the investigation of files by SDC varies and can prolong up to 5 years. There are 54 Medical Chambers in Turkey and 15 of them did not send any files during this period. The vast majority of physicians involved in the files were males, about one-quarter of the physicians were 30-34 age group and three-quarter of physicians were specialists. Half of the specialists were General Surgeons, Internists, Radiologists and Obstetricians. Majority of the physicians have private practice. One-third of physicians only work in private sector. Even though malpractice cases are widespread in Turkey, the number of the cases reflected to SDC are low. One of the most important medical ethics problems is false reports and physicians write such false reports because of lack of knowledge, political pressures or on purpose. `Unscientific-deceiver diagnosis and treatment` are increasing due to social crisis, rapid development of technology, increase in number of physicians, narrowing of the market and competition. The mass media can abuse the ignorance of the public. The most frequent seen cases which were sent to SDC are `Practice against Deontology`, `Cases related to Occupational Medicine practice` and `Not to obey to Minimum Fee List which is determined by TMA`. If we look to the cases which were approved by the SDC, the most frequent seen cases were `Practice against Deontology`, `Unscientific-deceiver diagnosis and treatment` and `Not to respect and give proper care for health and life`. In 1984-1986 and 1990-1992, the medical ethics violations were significantly higher than the other periods. The sum of cases that came from Istanbul, Ankara and Izmir Medical Chambers was significantly higher than the rest of Medical Chambers. Some recommendations to combat against medical ethics violations were given such as giving more emphasis on the quality of pre&post medical education, (especially on human rights, medical ethics and forensic medicine), implementation of board exams, closing down the inadequate medical faculties which were opened political reasons, standardization of medical interventions by implementing clinical guidelines, using informed consent forms, improving the working conditions of physicians, providing the proper technology, notification of `forced` false reports to TMA by physicians, disclosing the cases to public, solving the `Deontological` problems on local level and reviewing and updating the existing legacy. Finally, SDC should have a right the right to cancel physicians' licence permanently. Keywords: Medical Ethics, Violations, Turkish Medical Association, Supreme Disciplinary Committee, Malpractice, False Reports, Quackery
Collections