dc.description.abstract | BOLUM III - SONUÇ Özet ve Yorum Örneklem grubunu oluşturanlar çoğunlukla 20-34 yaş grubunda olan, Ankara kenti dışı doğumlu kente gelmiş, I. kuşak ana-babanm, Ankara kenti doğumlu 2. kuşak çocukla rıdır. Çoğu uzun süredir (8 yıldan fazla) Ankara'da yaşa maktadır. Eğitim düzeyleri birbirine eşit oranlarla ilk- orta ve lise olmaktadır. Anne ve babalarının eğitim düzey leri incelendiğinde ise, görüşülenlerin anne-babalarmdan daha üst düzeyde eğitim gördükleri söylenebilmektedir.Bu, kentte 2. kuşak olmaları bulgusu ile birlikte değerlendi rildiğinde daha da anlamlı olmaktadır. Çoğu evli olan görüşülenler, Ankara'da evlilik ai leleriyle birlikte oturmaktadırlar. Diğerleri ise ana-ba- ba ailesi ya da ana-baba ailesi üyelerinden biri olup ev lenen biri yanında kalmaktadır. Ankara ' da oturulan yer ise çoğunlukla kent merkezine uzak, dış mahalleler olmaktadır» Görüşülen evlilerin evlilik biçimi (çoğunlukla gö- rücü-akraba-memleketli) geleneksel değerlerin etkisini göstermektedir. Bunun yanısıra erken evliliğin sıkça gö rülmesi de bu düşünceyi destekler niteliktedir. Görüşülen evliler çoğunlukla çocuk sahibidir.' 'Ai lenin çocukla tamamlanması ' * düşüncesi görüşülenler ara sında da yaygındır, ancak ekonomik zorluklar ve çocuk ba kımının önemli bir sorun olması nedeniyle, t ek; çocukla ye tinme eğilimi görülmektedir. Görüşülenler kısa sayılmayacak bir iş tecrübesine sahiptirler. Bu tecrübeyi de çoğunlukla GİMA'da kazanmış lar ve çalışmaya ara vermemişlerdir. İşe giriş biçiminin çoğunlukla çekirdek aile üyelerinden birinin, akrabanın ya da tanıdığın aracılığıyla olması da iş ve işçi bulma ama cıyla oluşturulan kurumların işlevini yeterince yerine getiremediğini yansıtması yönünden ilginçtir. 6566 Görüşülenler açısından işin yorucu, tatilinin ve ma aşının az, çalışma saatlerinin uzun, izin almanın zor olma sı, işten memnun olmama nedenleri olmaktadır. İş dışı konu ları da paylaşma imkanının olduğu küçük mağazalarda çalışan lar ise işten memnun olduklarını belirtmektedirler. Ancak, idarenin sık sık şube ya da reyon değiştirme eğilimi çokça rastlanan bir şikayet konusu olmaktadır. İşyerindeki sorunlardan bir diğeri de yemek verilme mesi olmaktadır. Öğle yemeği, ekonomik zorlukların da etki siyle, çoğunlukla ayaküstü yiyeceklerle geçiştirilen bir öğün olmaktadır. Gerek işyerinde gerekse iş dışında (özellikle işe gi diş gelişlerde). 'kadın* ' olmaları bir takım rahatsızlıkla ra neden olmaktadır. Erkek meslekdaşlarmın ölçüsüz davra nışları, otobüslerde sarkıntılık, çalışma hayatını kadınlar açısından çekilmez kılmaktadır. Bu durum, toplum yaşamında, kadının çalışmasının hâlâ hoş görülmediğinin, tepkiyle kar şılandığının görüntüsüdür. Zaten işyerinin ve çalışma koşul larmın neden olduğu ¦ 'çalışmaktan hoşnutsuzluk* * durumu da vardır. Böylece çalışma» kocanın ya da babanın gelirine `ek gelir'' sağlayacak paranın kazanıldığı, ekonomik zorluklar nedeniyle ''katlanılan'' bir durum olmaktadır. Nitekim işlerinden memnun olmasalar da çalışmaya de vam edeceklerini belirtmeleri, ''şimdi** ya da * 'gelecekte` para kazanma zorunluluğu nedeniyledir. Böylesi koşullarda çalışan bu kadınlar ideallerinde- ki mesleğin çoğunlukla öğretmenlik, masa başı devlet memur luğu, hemşirelik olduğunu söylemişlerdir. Tatili daha çok ve daha rahat olduğu söylenen bu meslekler, aslında onların ' 'ev kadınlığı'., ''annelik'' rolleriyle de çelişmeyen `ka dınsı * ' mesleklerdir. ' 'Geleneksel kadın' * rolünün gereklerine yerine ge tirmelerini zorlaştıran, engelleyen her şey onlar için şi kayet konusu olmaktadır. Bu anlamda çalışma hayatı da başlı başına şikayet edilecek bir durumdur. Bu nedenle işyerinde, kadınlara karşı tolerans gösterilmesini ya da yarım gün ça lışma sisteminin uygulanmasını, mevcut iyileştirmede önemli adımlar olarak görmektedirler.67 Çalışma yaşamına ilişkin, pek çok şikayed öne sürülse de çoğunun çalışma hayatını düzenleyen yasa ve kurallardan haberdar olmamaları ilginçtir. Ne var ki, emeklilik konusun daki değişikliklere karşı çok duyarlı oldukları ve emekli lik süresinin uzatılmasından yakındıkları da görülmüştür. Çalışma hayatının, aile yaşamına yaptığı olumsuz et kiler, görüşülenler tarafından her fırsatta dile getirilmiş tir. Çalışma sorumluluğunun yanısıra tek başına yüklenilen ev işleri, çocuk bakımı ve çalışma saatlerinin kocalarının çalışma saatlerine uymaması belli başlı şikayet konularıdır. '.İyi bir ev kadını*', ''iyi bir eş*' ve ''iyi bir anne*' olmanın çok önemli olduğu bu kadınlar için çalışmak bu ne denle çekilmez ''katlanılan'* bir durum olmaktadır. Nitekim aileleri de (kocaları ya da anne-babaları ) maddi sıkıntılar olmasa onların çalışmalarından yana değillerdir. Ne var ki, çalışma yaşamının aile hayatına bunca olumsuz etkisine rağmen kadının hane içi statüsünde onların lehine bir takım değişiklikler olduğu söylenebilir. Çünkü, bazı hane içi konularda özellikle tüketime ilişkin kararla rı almada ya da kararlara katılmada etkin olduklarından söz edilebilir. En son değerlendirmede şunu söyleyebiliriz.Türk top lumunun değişen sosyal yapısına paralel olarak, kadının ça lışması olgusu daha da önem kazanacaktır. Nüfusun yarısını oluşturan kadınlarda görülen bu değişmeler, yani kadının e- vi dışında çalışması ve çalışan kadın sayısının giderek ar tış göstermesi, aile hayatını, çocukların yetiştirilmeleri ni etkileyecektir. Giderek bu, sosyal yaşamın görüntüsünde de yansıyacaktır. Ekonomik hayatta değişen statüsüne para lel olarak kadının toplumsal konumu farklılaşacak, ayrıca onun çalışma nedeniyle içine girdiği grupların görünümü de değişecektir. Kısaca, kadının çalışmasının, kadınlar açısın dan ''kişisel'' olduğu kadar, ''ekonomik*' ve ''sosyal*' açıdan da belirli sonuçları olacaktır. Umudumuz yapılan bu çalışmanın ülkemiz sosyal yaşamına bir projeksiyon sağlama da katkısının olmasıdır. | |