Almanya` da yaşayan Türk yönetmenlerin filmlerinde göçmen olgusu
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZETİnsanlık tarihiyle paralellik taşıyan göç hareketlerinin öznesi olan göçmen,1950'li yıllardan itibaren savaş sonrası Avrupa'nın kapitalist ekonomilerinin işgücütalebini karşılayan ekonomik nesne olarak görülmüştür. Türkiye'den Almanya'yaişçi göçüde aynı genel mantık çerçevesinde değerlendirilmiştir. Kendilerini, köy vekasaba kökenli, feodal-geleneksel değerlerle yüklü bir yaşamdan modern Almankentlerinde farklı bir değerler sisteminde bulan ve birinci kuşak olarak adlandırılanTürk göçmen işçiler, izleri günümüze kadar gelen bir kültürel şok yaşamışlardır.Alman toplumu ile iletişim kurabilecekleri en önemli araç olan dil sorununuçözemeyen birinci kuşak Türk göçmenler, Türkiye eksenli geleneksel kimlik vekültür yapılarını korumak amacıyla genelde gettolarda konumlanmışlardır. Bu içekapanma onları Alman toplumundan ve hâkim kültürden soyutlamıştır. Almantoplumu tarafından uyumsuz yabancılar olarak görülmeye başlayan Türk göçmenleriki Almanya'nın birleşmesi ve yaşanan ekonomik sorunlardan dolayı artan ırkçılıkhareketleri ve yabancı düşmanlığı ile karşılaşmışlardır.Birinci kuşağın aksine Alman okullarında eğitimlerine devam edebilen ikincikuşak Türk göçmen çocukları Almanca'yı öğrenmeleri ile birlikte Alman toplumu ileiletişim kurabilmişlerdir. Evde Türkiye'yi okulda Almanya'yı yaşayan ve kayıpkuşak olarak ta adlandırılan bu kuşak kimlik ve kültür algılamalarını Türkiye'ninyanı sıra Almanya üzerinden de kurgulamaya başlamıştır. Fakat asıl dönüşüm üçüncükuşakla birlikte yaşanmıştır. Almanya'nın kültürel değerler sisteminin etkisi ilebüyüyen bu kuşak çifte kimlik ve çifte bilinç ile Türklük-Almanlık ikileminikendileri için bir avantaja dönüştürmüştür. Alman Türk'ü olarak ta tanımlanan bukuşak kültürel üretim araçlarını özelliklede sinemayı kendilerini ifade edebilmekamacıyla kullanmıştır. Üçüncü kuşak yönetmenlerince çekilen filmler büyük ilgigörüp katıldıkları festivallerde önemli başarılar kazanmışlardır. Bu filmler üçüncükuşağın göçmenlik deneyimlerini, gündelik hayatlarını, geleneksel Türk göçmenailesi içerisindeki kültür ve kimlik çatışmalarını, kuşaklar arasında yaşanan zihinselkopuşu anlatmıştır.V ABSTRACTThe migrant movement which has a parallelism with the history of humanityhas been seen asan economic object of the labouring power of the capitalisteconomies of Europe after 1950?s. The emigracy from Turkey to Germany has beendefined within the same logic.The so called first generation Turkish workers who define themselves as ofrural origin, shifting their life styles from a feudally knit one into a modern Germancity life have experienced a cultural shock coming to- day.The first generation Turkish immigrants who could not solve the problem ofcommunication with the Germans in terms of language, mainly situated in ghettos inmeans of preserving their ethnic identity and cultural network in a framework ofTurkey bound traditional lives. This closed type of relations isolated them from theGerman society and mainstream culture. Began to be seen as problematic aliens bythe Germans, Turkish immigrants began to suffer growing racist movements becauseof the union of two Germanies and consequent economical problems.Unlike the first generation, the second generation who went on theireducation in Germany afetr learning their language began to get in touch with theGerman society. This generation that lived Turkey at home and Germany in theschool was also called as the lost generation, however they began to re- contextualizetheir their lives upon Germany.Yet the real integration was experienced with the third generation. Thisgeneration growing up with the effects of German cultural values turned the double-identity and Turkish- German dilemma into an advantage. This generation which hasalso been called as the German Turks used the cultural production material especiallycinema in order to represent themselves.VI
Collections