Dışavurumculuk ve 1980 sonrası Türk resim sanatındaki yayılımı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
XX. yüzyıla damgasını vuran Dışavurumculuğun günümüze kadar gelmesindeki en önemli etken kuşkusuz bir akım olmasının ötesinde bir ifade biçimi olarak ortaya çıkmasıdır. Modern sanatın akımlarından olan Dışavurumculuk, 20.yüzyıl içerisindeki seyri göz önüne alındığında üç dönem olarak bölümlendirilse de, bireyin dolayısıyla, sanatçının kendisini ifade etme pratiği olarak tüm çağlara yayılabilmektedir. Dışavurumculuğun 20. yüzyıla özgü bir nitelik olduğu gerçekliğinden yola çıkıldığında, modern dünyadaki değişim ve gelişimlere paralel olarak değişim/dönüşüm yaşaması ve tepkisel bir akım olarak ele alınması doğal karşılanır. Çünkü tepki değişmeyen bir gerçekken tepkiyi ortaya çıkaran şartlar ve nedenler sürekli değişir. Dışavurumculuk aynı zamanda burjuva döneminin bir eseri olan İzlenimcilikteki, gözler konuşmaz sadece seyreder: soruyu duyar ama cevap vermez, kulağı vardır ama ağzı yoktur savunusunun aksine dışavurumcular; insanlığın ağzına vurulmuş kilidi söküp atar. İnsanı basit bir alete dönüştüren, kendi işinin aracı haline getiren makinelerin hizmetine sokup onu duygusuzlaştıran, ruhsuzlaştıran uygarlığa karşı bir tepkidir. Makineleşmenin ve düzenin eline geçmiş olan insanlığın geri kazanılma çabasıdır. Dışavurumcuğu takiben aynı yıllarda birçok yeni akımın çıktığını görürüz, fakat, Dışavurumculuk, teknik, anlatım, konu ve içerik açısından kendisini yenileyerek sürekli gündeme gelmiştir. 1910'larda ki ilk anlatımcı, figürcü Dışavurumculuğun yerini 1930'lara gelindiğinde Soyut Dışavurumcular alır ve 1960'lara değin sanat piyasasındaki etkinliklerini korurular. Bu yıllardan sonra sanatın gündemine yeni oluşumlar oturuverir; Hazır yapıt (ready made) nesnelerin sergilenmesi, düzenlemeler (enstalasyon), performanslar, güncel sanat (Pop-art) vb Modern dönemin bu öncü sanatlarının yerine, Postmodern dönemin, İtalya'da Benito'nun desteklemiş olduğu, yeni öncü(transavangarad), Beuys'un mirasını devralan ve öncülüğünü Alman Kiefer ve Baselitz'in yapmış olduğu Yeni Dışavurumculuk(Neo-Expresyonizm) gelir. Dolayısıyla dışavurumculuğu bir akım olarak değerlenmek yerine, bir ifade biçimi olarak ele almak daha doğru olacaktır. The most important factor that has helped expressionism that has had an impact in the 20th century come to our day is that it has emerged as a form of expression, not a trend. Although expressionism, one of the modern art trends, can be divided into three periods if we consider its path in the 20th century, it can be spread out through all ages as the practice of self expression of individuals, and therefore artists. Considering expression is a quality inherent to the 20th century, its changes/transformation in parallel with the changes and developments of the modern world and its handling as a reactionary trend would be normal. Emerging conditions and reasons are constantly changing, as reaction is a permanent reality. Contrary to impressionism that is a creation of the buorgois period in which eyes don?t talk but watch, hears the question but don?t reply, tongue-tied; expressionism breaks the ties that bind humanity?s mouth. It is a reaction against civilization that turn humans into simple tools, making them soulless and devoid of feelings by making them serve machines. It is the cause to win back the humanity that has been serving machination and order. We see quite a few new trends emerging in the following years after expressionism, but expressionism has renewed its technique, expression, subject and contents and has acquired currency. The first narrative, figurist expression of the 1910?s has been replaced by Abstract Expressionists in the 1930?s and they have preserved their impact on the art market until 1960?s. New developments came to the art scene after those years; exhibiting ready-made objects, installations, performances, pop-art and similar vanguard art of the Modern era have been replaced by transavangarad of the Postmodern era that has been supported by Benito in Italy, and Neo-Expressionism taking over the legacy of Beuys and lead by German Kiefer and Baselitz. So, it would be better to consider expressionism as a form of expression rather than a trend.
Collections