Televizyonda gerçeklik ve yeniden sunumu
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Televizyon, son yıllarda yaşanan tüm teknolojik, toplumsal gelişmelere karşın başat medya olmayı sürdürmektedir. Yaşamı endüstriyel bir form, bir çerçeve halinde yapılandıran televizyonun masum bir aktarıcının ötesine geçtiği açıktır. Onun gücü, izleyicide gündelik hayatın gerçeğine tanıklık etme hissini uyandırmasında gizlidir. Oysa farklı program türleri, haber de dâhil olmak üzere, var olan gerçekliği farklı oranlarda yeniden kurgulayarak, hatta bozarak aktarmaktadır. Enformasyon ve iletişim teknolojileri, yaşanılan `gerçek? dünya ile ilişki kurma biçimlerini derinden etkilemektedir. Gerçeklik ve simgesel biçimleri arasındaki temsil ilişkisi televizyonla beraber değişime uğramış, başkalaşmıştır. İmge ile imgesi olduğu nesne arasındaki ilişkinin tartışmalı, yaşamın dijital teknikler ile birlikte fazlasıyla dolaylı hale geldiği günümüzde, görüntü odaklı kültürel bir yapılanma hüküm sürmektedir. Yaşamı dolaysız deneyimleme oranı günden güne azalmakta ve deneyimler temsiller üzerinden gerçekleşmektedir. Bu, aynı zamanda tüm anlamlandırma sürecini de etkilemektedir. Televizyon tarafından üretilen gerçeklik, nesnel gerçeklikle yarışır, hatta onun yerini alır hale gelmiştir. Farkına varılması gereken, teknik olanaklarla gündeme gelen, yaratılmış, üretilmiş iletinin gerçek olmadığı, olamayacağıdır. Küresel niteliğe sahip, tüketimi körükleyen, gösteri ve eğlence merkezli, egemen değerlerin dayatıldığı bir yeniden üretim sürecinin sonucudur.Bu çalışmada, televizyonun liberal paradigmanın düşündüğünün aksine dış dünyanın tam, ?doğru? bir görüntüsünü veya sunumunu yansıtamayacağı, temsil sistemlerinde kırılmalara neden olduğu ve toplumsal gerçekliği kendi kurumsal dinamikleri ile dolayımlayan, inşa eden bir araç olduğu savlanmaktadır. Bu bağlamda televizyon iletisi, toplumsal gerçekliği kurarken kullandığımız çerçeve bilgilerini belirlemektedir. Television has been the main media source in spite of all the technological and social developments in recent years. It is obvious that television which forms life as an industrial area is more than an innocent transposer. Its power is covert because it arouses the feeling of testimony to real life in the audience. But different programme genres, including news programmes, convey the reality by reconstructing and even destroying it. Information and communication technologies influence the forms of communicating with the real world deeply. Representation relation between reality and symbolic forms undergo a change in company with television. Life is so involved with the digital science that an image-oriented cultural construction prevails nowadays. Experiencing life without a media device decreases day by day and people experience everything via representations. And this also affects the whole interpretation process. Reality reproduced by television competes the objective reality and even takes its place. What we need to realize is that message which is created and conveyed by technical devices is and will not be real. Television message is an outcome of a global, consuming, show and entertainment centered reproduction. This study claims that television cannot represent a true image or presentation of the real world contrary to what libaral paradigm asserts, causes a transformation in representation systems and is a device which constructs social reality with its own dynamics. In this sense, television message determines the frame knowledge which we use while constructing social reality.
Collections