1974 öncesinde Türkiye`nin Kıbrıs politikası, vizyonu ve uygulamaları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Kıbrıs sorunu, resmi olarak 1954 yılında Türkiye'nin gündeminde yer almaya başlamıştır. Bu tarihe kadar Türkiye, Kıbrıs Adası'nı ele geçirmek isteyen Yunanistan karşısında, Ada'nın İngiltere'ye ait olduğu gerekçesiyle sessiz kalmış ve `Kıbrıs diye bir sorunumuz yoktur` politikası izlemiştir. Yunanistan'ın Kıbrıs konusunu 1954 yılında Birleşmiş Milletler'in gündemine getirmesi üzerine, Türkiye de bu soruna kendi iradesi dışında taraf olmak durumunda kalmıştır.Bu tarihten sonra Türkiye'nin, Kıbrıs konusunda izlediği politikalar üç aşamadan geçmiştir. Birinci aşamada; Türkiye, Kıbrıs'ın, İngiltere tarafından Türkiye'den alındığı için Ada'nın bütünüyle Türkiye'ye geri verilmesi anlamına gelen `ilhak` tezini savunmuştur. Ancak kısa bir süre sonra bu politikanın başarılı olamayacağı anlaşılmıştır.Türkiye, ikinci aşamada, dönemin siyasi, ekonomik koşullarının zorlaması ve İngiltere'nin de baskıları sonucunda, 1957 yılından itibaren, Kıbrıs Adası'nın paylaşılmasına razı olmuş, yani `Taksim` tezini benimsemiştir.Ancak bu politika da uzun ömürlü olmamış ve Türkiye üçüncü ve son aşamada, İngiltere'nin empoze ettiği ve taraflara baskı yaparak kabul ettirdiği federal bir Kıbrıs Cumhuriyeti kurulması yolundaki çözümü kabul etmiştir. Bu çözümün sonucu olarak, 1959'da Zürih ve Londra Antlaşmaları imzalanmış ve İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ın garantörlüğünde Kıbrıs Federal Cumhuriyeti kurulmuştur. Kıbrıs Cumhuriyeti de ancak üç yıl yaşamış ve iki toplum arasındaki mücadele, 1974 Barış Harekâtı'na giden sürece tanıklık etmiştir.Bu çalışmada, Kıbrıs'ın Türkiye için tarihsel, kültürel ve özellikle stratejik önemi ortaya koyulmuş ve Türkiye'nin 1974 öncesindeki Kıbrıs politikaları ve bu politikalardaki değişkenlikler incelenerek, bu değişkenliklere etki eden iç ve dış unsurların neler olduğu sorularına yanıt aranmıştır. Kıbrıs'taki Türk vizyonunun, Türkiye'nin kendi istemi ve gereksinimleri kapsamında saptanıp saptanmadığı ortaya koyulmuştur. Cyprus problem officially began to take place on the Turkish agenda on in 1954. Until that date Turkey remained silent against Greece which wants to concuer island of Cyprus, because the island belongs to Britain, and kept on the grouds which `we dont have a Cyprus problem`. But when Greece bringed the issue to the agenda of the United Nations, Turkey had to be part to this problem other than his own will.After this date there are three stages of the policies Turkey pursued in the past. In the first stage Turkey defended the thesis `annextion`, which means giving back the entirety of the island to Turkey, because the island taken by Britain from Turkey. But shortly after understood that the succes of this policy is not possible.Because of the political and economical conditions of the time and also as a result of the pressure of the UK, Turkey on the second stage willing to adopted the thesis namely as `slash`, means sharing the island of Cyprus. However this policy did not succesful and Turkey on the third and final stage and with the imposing pressures of Britain to the both parties towards to establishment of a federal solution of the Republic of Cyprus has adopted.As a result of this solution the Zurich and London agreements signed in 1959 and under the guaranteurship the United Kingdom, Greece and Turkey the Federal Republic of Cyprus was established. The Republic of Cyprus only lasted three years and the struggle between the two communities have been witnessed the 1974 Peace Operation.In this study, historical cultural and most importantly strategic importance laid down and Turkey's pre-1974 policies and their variations examined and what are the internal and external factors that affects these variabilitiy question tried to be answered. Also is the Turkish vision on Cyprus determined by their own requirements and own request or not is tried to be revealed.
Collections