Osmanlı`da `yöneten-yönetilen` ilişkisi: Başlıca yaklaşımlar ve Şerif Mardin
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Bu çalışma, Osmanlı-Türk toplumunda ortaya çıkan `yöneten-yönetilen` ilişkisini, birbirinden farklı argümanlara sahip bir takım yaklaşımlar çerçevesinde incelemeyi amaç edinmektedir. Osmanlı'nın toplumsal yapışım tahlil eden söz konusu yaklaşımlar, Doğu despotizmi, Asya üretim tarzı, patrimonyal bürokrasi ve dünya- sistem yaklaşımlarıdır. Bu yaklaşımların bazısı, kimi özellikleri bakımından oryantalist paradigmanın etkisi allında kalarak, Osmanlı toplumunda `yöneten-yönetilen` (askeri-reâyâ) ilişkisini, Doğu-Batı karşıtlığı ya da `ben` ve `öteki` dikotomisi bağlamında ele almaktadır. Ancak çalışmanın esas ağırlık noktası, topluma ve toplumsal yapıya kendi iç gerçekliğini veren özerk kültürel öğelerle (din gibi) yaklaşmayı öneren Şerif Mardin'in, `merkez-çevre` (centre-periphery) ve `sivil toplum` gibi analitik araçlarla Osmanlı-Türk toplumunu inceleyen çalışmaları ekseninde odaklanmaktadır. Mardin, söz konusu analitik araçları kullanarak, Osmanlı-Türk toplumunda ortaya çıkan `yöneten-yönetilen` ikiliğini, toplumun ayrıntılarına inerek çözümlemektedir. Öte yandan çalışma boyunca Mardin'in yaklaşımı esas alınarak, Osmanlı'da modernleşme/batılılaşma süreci ile birlikte ortaya çıkan `yöneten-yönetilen` ilişkisinin gelişme evreleri de ele alınmaktadır. Gerek Osmanlı-Türk toplumunu tahlil eden ve birinci paragrafta sözü edilen yaklaşımlar, gerekse Mardin'in bu bağlamda özgün katkısını içeren yaklaşımı, çalışmada analitik bir biçimde incelenmektedir. Sonuç olarak Türkiye'de, kökleri Osmanlı'da saklı, `yöneten-yönetilen` toplumsal kopukluğunun, bugün bile toplumsal yapımızın derinlerinde yatan bir unsur olarak varlığını koruduğu görülmüştür. Türkiye'de `yöneten` kesim ile `yönetilen` kesim arasında temel karşı karşıya gelmenin, yönetenlerin `devlet menfaati`ni her şeyin üstünde tutan özellikleri göz önüne getirildiğinde uzlaşmanın yerini çatışmanın aldığım söylemek mümkündür. ABSTRACT This dissertation intents to examine the relationship between `the ruler` and `the ruled` in the Ottoman-Turkish society with the framework of certain approaches with different arguments. These approaches, which analyse the Ottoman social structure, consist of Asian despotism, the Asian production mode, patrimonial bureaucracy, and world-system approaches. Some of these approaches, under the influence of the orientalist paradigm in certain respects, analyse the relationship between `the ruler` and `the ruled` (the army versus the peasant tax payers) in the context of East- West confrontation or of `I` and the `other` dichotomy. The essence of this study, however, consists of an investigation of the writings of Şerif Mardin with regard to the Ottoman-Turkish society which he studies with, analytical tools such as `centre-periphery` and `civil society`, which according to the suggests approaching the society and social structure through autonomous cultural elements (such as religion) that lie behind their inner reality. Mardin, through the use of these analytical tools, examines the duality of `the ruler` and `the ruled` in the Ottoman- Tukish society by focusing on the particularities of that society. Throughout this study, the phases of evalution regarding the relationship between `the ruler` and `the ruled` which emerged with the process of westernisation/ modernisation in the Ottoman Empire are examined on the basis of Mardin' s approach. Certain approaches, mentioned in the first paragraph, which analyse the Ottoman-Turkish society, as well as Mardin's approach which has made original contributions to this subject are dealt with analytically. In conclusion, it has been observed that in Turkey, the gulf that exists between `the ruler` and `the ruled` which has its roots in the Ottoman times remains as a deep element of Turkish social structure today. It is possible to say that the confrontation between `the ruler` and `the ruled` in Turkey, when considering that the rulers prioritise the `interest of the state` beyond everything else, has resulted in the triumph of conflict over conciliation. II
Collections