Süt dişlerinde farklı tekniklerle uygulanan restorasyonların klinik başarısı ve mikrosızıntılarının in vivo incelenmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Fizik ve mekanik özellikleri iyileştirilmiş yeni materyal ve tekniklerin geliştirilmesine rağmen, materyallerin diş dokularına adhezyonu, problem olarak devam etmektedir. Bunun sonucu olarak görülen, mikrosızıntı; kenar renklenmelerine, sekonder çürüklere, postoperatif duyarlılığa ve pulpa patolojilerine neden olmaktadır. Bu probleme çözüm getirebilmek için farklı materyallerin bir arada kullanılması düşünülmüştür. Amalgam- kompozit veya cam iyonomer siman-kompozit rezinin birlikte kullanılmasının mikrosızıntıyı azalttığı ileri sürülmüştür. Sandviç olarak isimlendirilen, cam iyonomer siman-kompozit rezin restorasyonlarda, cam iyonomer simanın tutuculuk ve çürük önleyici özellikleri ile kompozit rezinlerin estetik ve aşınma direnci özelliklerinin birleştirilmesi düşünülmüştür. Çalışmamızda, süt dişlerinde farklı tekniklerle uygulanan sandviç, kompozit rezin ve cam iyonomer simanın klinik başarısı ve kenar sızıntısı yönünden karşılaştırılması incelenmiştir. Araştırma iki bölümde planlanmıştır. Birinci bölümünde 6-9 yaş grubundaki çocuk hastaların 212 adet süt azı dişlerine açılan II.sınıf kaviteler mine ve mine-sementte sonlandınldı. Açık ve kapalı sandviç tekniği, cam iyonomer siman ve kompozit rezin ile restorasyonları yapılan her iki gruptaki dişler eşit sayıda 4 gruba ayrıldı. Cam iyonomer siman ve kompozit rezin ile restore edilen dişler kontrol grubu olarak değerlendirildi. Restorasyonların tamamlanmasından sonra hastalar 3 aylık aralarla kontrole çağrıldı. Değerlendirmeler United States Public Health Service (USPHS) kriterleri kullanılarak iki hekim tarafından yapıldı. İstatistiksel sonuçlar X2 Testi kullanılarak değerlendirildi. Araştırma sonuçlarına göre hem mine, hem de mine-sementte hazırlanan gruplarda başarılı restorasyonlar sırası ile kapalı sandviç, kompozit rezin, açık sandviç ve cam iyonomer siman grubu olarak bulunmuştur.Çalışmanın ikinci bölümünde, 80 adet süt azı dişlerinin ara yüz çürükleri birinci bölümde anlatıldığı şekilde, kavite sınırlan mine ve mine-sementte olmak üzere dört farklı teknikle restore edildi. Dişler dolgu yapımını izleyen 3. ay sonunda çekilerek metilen-mavisi boya yöntemi kullanılarak, stereo mikroskopta sızıntı açısından değerlendirildi. En fazla sızıntı değerleri mine de hazırlanan grupta kapalı sandviç; mine-sementte hazırlanan grupta ise cam iyonomer siman restorasyonlarda bulunmuştur. Her iki grupta da en az sızıntı kompozit rezin restorasyonlarda gözlenmiştir. SUMMARY CLINICAL SUCCESS OF RESTORATIONS APPLIED WITH DIFFERENT TECHNIQUES TO THE DECIDUOUS TEETH AND THE IN VIVO STUDY ON MICROLEAKAGES Adhesion problem of the filling materials to dental tissues has continued although their physical and mechanical characteristics have been improved. Microleakage occurring as a result of this problem causes marginal discolorations, secondary caries, postoperative sensitiveness, and pulp pathologies. In order to solve this problem, different materials were thought to be used together. It has been suggested that the combined use of amalgam and composite resin or glass ionomer cement and composite resin in a restoration decreases the microleakage, and this method has been called as 'sandwich' technique. In a glass ionomer cement-composite resin restoration, the adhesive and caries-preventing characteristics of glass ionomer cement and the aesthetic and wearing-resistant characteristics of composite resins were combined. In the present study, sandwich, composite resin, and glass ionomer cement restorations applied to the deciduous teeth by different techniques were compared with each other regarding the clinical success and marginal leakages. The research was planned in two parts. In the first section of the study, class II cavities were prepared on 212 primary molars of the patients in the 6-9 year age group. A half of the cavities was terminated at the enamel, and the other half of them in cemento-enamel. All the cavities in both group were equally divided into four subgroups and restored by open and closed sandwich techniques, glass ionomer cement, and composite resin. The teeth restored by glass ionomer cement and composite resin were used as control group. The patients were recalled for controls of their restorations after three, six, nine, and twelve months. Evaluations were made by two dentists using the USPHS criteria. The data were evaluated by chi-square analysis. As a conclusion, it has been observed that the successorder of the restorations in both cavity groups was as follows: closed sandwich, composite resin, open sandwich, and glass ionomer cement. In the second section of the study, 80 primary molars with approximal caries were prepared and filled as the same manner mentioned in the first section. The teeth were extracted at the end of the third month following the filling process, immersed in methylene-blue dye, and examined under the stereoscopic microscope in terms of leakage. The greatest leakage values were found in the sandwich technique group in which preparation terminated at the enamel and in the glass ionomer restoration group in which the preparation terminated at the cemento-enamel. In both groups the least leakage was observed in composite resin restorations.
Collections