Çağdaş siyah Amerikan romanında şehir
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Şehir teması Siyah Amerikan edebiyat geleneğinde önemli bir yer tutar. Zencilerin güneydeki kırsal yaşantıdan kuzeydeki kentsel yaşama geçişleri siyah Amerikalı'nın tarihinde bir dönüm noktası teşkil etmiştir. Doğal olarak, siyah Amerikalı edebiyatçılar, eserlerinde bu tarihi gerçeği ve bunun sonuçlarını yansıtmışlardır. Siyah Amerikalı yazarlar, zencilerin bütünüyle yeni bir ortamdaki yaşantı ve tecrübelerini tüm gerçekliğiyle gözler önüne sermeyi ve şu sorulara cevap aramayı amaçlamışlardır: Şehir, siyah adam için neyi ifade etmektedir? Siyahların kentsel yaşantılarını belirleyen temel etkenler nelerdir? Şehir zenciler için bir vaadler ülkesi mi yoksa bir cehennem mi olmuştur? Okuyacağınız çalışma, çağdaş Siyah Amerikan edebiyatından seçilen, Toni Morrison'm Jazz ve Gloria Naylor'ın The Women of Brewster Place adlı romanlarından yola çıkarak bu sorulara cevaplar aramayı amaçlamıştır. Zencilerin şehirdeki yaşantılarının sınırlarını çizen en temel faktör tenlerinin rengi olmuştur. Konuyla ilgili birçok düşünür, eleştirmen ve tarihçi, ırk düşmanlığının, hem mesleki hem de yerleşim alanları arasındaki hareketliliği zenciler açısından imkansız kıldığını ve bu nedenle zencilerin sosyal hayatın en düşük kademesini oluşturduklarını belirtmişlerdir. Buradan hareketle, ırkçılığın siyah Amerikalı'nın kentsel yaşamını yönlendiren ve şekillendiren en temel güç olduğu sonucuna varılmıştır. Kentli siyahlan şehre ilişkin imgeleri nasıl oluşturdukları, şehri nasıl algıladıkları, şehirde gezinen mekansal pratiklerin siyah adamın özgürlüğünü nasıl kısıtladığı, mekanın kimliğin kurgulanmasında nasıl bir rol oynadığına ilişkin diğer soruların cevaplan da, çağdaş şehir sosyolojisinin iki önemli kolu olan bilişsel haritalandırma ve şehir göstergebilimi temelinde kurgulanan bir tartışmada verilmektedir. Bu çalışmada, bilişsel haritalandırma stratejileri şehirli siyahların şehri nasıl algıladıklarına ve şehre ilişkin imgelerini nasıl oluşturduklarına dair açıklayıcı bir rol oynar. Şehir göstergebilimi, ideoloji ve mekan arasındaki ilişkiyi ortaya koyar ve şehri sayısız göstergelerden oluşan okunabilir bir metin olarak tanımlar. Son olarak, mekan ile kimlik arasındaki ilişki ve mekanın kimliğin üretilmesinde nasıl bir rol oynadığı, siyah nüfusu marjinal ve güçsüz kılan baskın beyaz ideoloji vurgulanarak açıklanmaya çalışılmıştır. m ABSTRACT The theme of the city has acquired a significant place in Afro - American literary tradition. The great and unprecedented shift of a race from their rural Southern homelands to an urban Northern one marked a turning point in the history of black people. Naturally, black literary artists have reflected this historical fact and its results. Afro- American novelists have attempted to lay bare the realities of black experience in a totally new environment, and tried to provide answers to the following questions: What does the American city mean to the black people? What have been the main forces shaping black urban experience? Has the American city been a promised land or a hell for its black citizens? And the following study tries to find answers to these questions with respect to two contemporary Afro- American novels: Toni Morrison's Jazz and Gloria Naylor's The Women of Brewster Place. The color line has been the sole criterion in drawing the borders of black city living. Many scholars, critics and historians have maintained that race prejudice have barred both occupational and residential mobility to the Negroes, and thus kept them at the lowest stratum of the social ladder. It then follows that racism has been the major force shaping the black living in the American cities. How do the urban blacks constitute their images of the city? How do they perceive the American city? How do spatial processes that go round the city restrict the freedom of the black man? How does space actively affect the production of identity? Cognitive mapping and urban semiotics, two strands in contemporary urban sociology, have provided both a theoretical basis and answers to the questions above. Cognitive mapping strategies have been helpful in an understanding of how the urban blacks perceive the city and constitute their images of the city; urban semiotics have helped explore the relation between ideology and space, and study the city as a `legible text` consisting of numerous signs. Finally, the relation between place and identity, and how space affects the production of identity have been studied with an emphasis upon a hegemonic white ideology that renders the blacks marginal and powerless. IV
Collections