`The History Man` in Türkçe çevirisine kuramsal bir yaklaşım
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
ÖZET Yaklaşık üç bin yıllık bir geçmişi olduğu düşünülen çeviri, her zaman kültürlerarası iletişimde önemli bir rol oynamıştır. İnsanlar binlerce yıldır bir yandan çeviri etkinlikleriyle uğraşırken bir yandan da çevirinin nasıl yapılması gerektiği üzerine frmüller geliştirmeye çalışmışlardır. 'Kuralcı yaklaşım' diye adlandırılan bu anlayış, 1970'lerde yerini çevirinin nasıl yapılması gerektiği değil, nasıl yapıldığını incelemeyi amaçlayan 'betimleyici yaklaşım'a bırakmıştır. Yazınsal dizgenin ve çeviri-yazın'ın işleyişini, etkileşimini ve değişimini incelemek için bir model sunan Çoğul-dizge kuramı, betmleyici çeviri kuramlarının ilk ve en önemli örneklerinden biri sayılmaktadır. Çoğul-dizge kuramı, kendisinden sonraki bir çok kurama esin kaynağı olmuştur. Bunlardan bir tanesi de Çoğul-dizge kuramının bir uzantısı olarak görülen Norm kuramıdır. Norm kuaramı çeviriye erek-odaklı bir bakış açısıyla yaklaşarak bir kültürel dizge içerisinde çevirilerin biçimlenmesini gerçekleştiren etkenleri ve kısıtlamaları (normları) betimlemektedir. Ayrıca, bir erek metinle kaynak metin arasında eşdeğerlik olup olmadığının değil, ne tür bir eşdeğerlik olduğunun incelenmesi gerektiğini ileri sürmesi çeviri çalışmalarına yapılan önemli bir katkı olarak görülmektedir. Bu çalışmada, yazınsal bir çeviri kaynak metinle Norm kuramı için önerilen yöntem modellerine göre karşılaştırılarak çevirmenin çeviri kararlarım alırken hangi normların etkisinde kaldığı ve erek metinle kaynak metin arasındaki eşdeğerliğin derecesi saptanmaya çalışılmaktadır. Ayrıca, çevirmenle yapılan bir görüşmeden elde edilen bilgiler de ulaşılan sonuçları güçlendirmek için kullanılmaktadır. VI ABSTRACT Translation, which is considered to be approximately three thousand years old, has always played an important role in intercultural communication. For thousands of years besides making translations, people have also tried to make formulations on how to make translations, which is called to be a 'prescriptive approach'. In 1970's, translation studies underwent a radical change with the introduction of the 'descriptive approach', which aims to study how translations are made instead of how they should be. One of the first and most important descriptive translation theories is the Polysystem theory, which offers a model for studying how literary systems and translated literature function, interact and evolve. The Polysystem theory gave inspiration to many other translation theories, including the Norm theory, which is considered to be an extension of it The Norm theory studies translations with a target-oriented approach by describing the actors and constraints (norms) by which the translations are shaped in a cultural system. By replacing the concern whether there is equivalence between a translated text and its source with the concern that what kind of equivalence there is between them, the Norm theory has made an important contribution to translation studies. In this study, a literary translation is compared with its source text according to the methods offered for the practice of the Norm theory in order to determine the norms under the effect which the translator made his decisions and the degree of the equivalence between the two texts. An interview made with the translator is used to reinforce the results obtained VU
Collections