Waterfront developments: A critical analysis
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmanın amacı, kıyı yerleşkelerindeki gelişmeleri ve bunların şehirler üzerinde olan etkilerini açıklamaktır. Başlangıçta, kıyı yerleşkeleri sadece bir sınırdan ibaret olmalarına rağmen, zaman içinde şehirlerin düğüm noktaları haline gelmişlerdir. Böyle bir gelişim, kıyı yerleşkelerinin su ve kara ortamlarının avantajlarını kendi bünyelerinde topladıkları ve dinamik bir alan yarattıkları için mümkün olabilmiştir. Kıyı yerleşkelerinde görülen bu dinamik alanlar, onların geçit durumundan kıyı şehirlerine evrimleşmesini sağlamıştır. Fakat Endüstri Devriminden sonra bu dinamik alanlar kar amaçlı olarak tek işlevli alanlar haline dönüşmüştür. Buna bağlı olarak şehirlerden kopmuş ve terk edilmiş alanlar haline gelmişlerdir. 1950'lerdeki yeniden gelişim projeleri, kıyı yerleşkelerini çok fonksiyonlu alanlar haline getirerek dinamizmin bu alanlara yeniden dönmesini sağlamıştır. Fakat yakın zamanlarda bu alışılagelmiş yenileme projeleri yetersiz kalmış ve sürdürülebilir mimarlık yükselişe geçmiştir. Kıyı yerleşkelerinin gelişim literatürüne ve deneysel gözlemlere dayalı olarak, Baltimore Inner Harbor, Barcelona Port Vell, Shanghai Expo 2010; kıyı yerleşkeleri ve şehir bağlantıları bağlamında eleştirel olarak analiz edilmiş, farklı yaklaşımların sonuçları ve bunların ne kadar sürdürülebilir oldukları tartışılmıştır. The purpose of this study is to clarify the advances in waterfront developments and their effects on the cities. The waterfronts became the nodal points of the cities, even though they were just the boundaries at first. This kind of progress was possible, because waterfronts gather the advantages of water and land mediums, which results in dynamic spaces. This dynamic space effect on waterfronts made them evolve themselves through being as the status of gates into port cities. But after the Industrial Revolution these dynamic spaces turned into mono-functional bases for profit purposes. Accordingly through the years they were cut off from the the cities and became abandoned spaces. Around 1950?s the re-development projects made the dynamism come back to the waterfronts by converting them into multi-functional public spaces. But in the recent years the usual re-developments were not enough accordingly there is a rise to sustainable approach. In this thesis, based on waterfront development literature and empirical observations; Baltimore Inner Harbor, Barcelona Port Vell and Shanghai Expo 2010 have been analyzed through their connections between the waterfronts and the cities critically, and commented about the results of different approaches and how sustainable these solutions are.
Collections