17. ve 18. yüzyıl Osmanlı medreselerinin tipolojisi, I
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
17. ve 18. Yüzyıl Osmanlı Medreselerinin Tipolojisi` konulu bu tez kapsamında, en erken tarihli (1606-1611) Kuyucu Murat Paşa Medresesi ile en geç tarihli (1799) Bitlis Yusufiye Medresesi arasında İstanbul ve Anadoluda tesbit edebildiğimiz ellibir medrese yapısı incelenmiştir. Bu dönem medreselerinin belirlenmesinde Ankara Vakıflar Genel Müdürlüğü Abide ve Yapı işleri Arşivinde bulunan eski eser fişleri ile aynı Genel Müdürlüğün Kültür ve Tescil Arşivinde bulunan vakfiyeler başta olmak üzere çeşitli merkezlerdeki Vakıflar Bölge Müdürlüğüne bağlı Hayır İşleri Arşivleri taranarak gerekli doküman toplanmıştır. Buna göre tesbit edilen medreseler yerlerinde incelenerek fotoğraflarla da belgelenmiştir. Bu çalışmada medreseler tipolojik bir irdelemeye tabi tutulduğundan Osmanlı mimarisinde batılılaşma dönemi olarak ifade edilen ve değişen mimari anlayışın durumunu saptamak esas amaç olmuştur. Bu doğrultuda tipolojik incelemeye erken dönem eserleri, Sinan öncesi ve klasik dönem medreseleri alt yapısı ile başlanmıştır. Daha sonra 17. ve 18. yüzyıl medreseleri tanıtılarak bunların tiplendirilmesi yoluna gidilmiştir. Buna göre; 17. ve 18. yüzyıl medreseleri külliyenin bir parçası olarak ya da bağımsız şekilde yapılmışlardır. 17. yüzyılda ortaya çıkan medrese merkezli küçük külliyeler (kompleks medreseler) 18. yüzyılda da benimsenmiş, ancak bu dönemde klasik külliye anlayışı birkaç örnekle sınırlı kalmıştır. Medreselerde tipolojinin belirlenmesinde arazinin topoğrafik yapısı ile külliye elemanları arasındaki ilişkiler, farklı uygulamalarda etkili olmuştur. İster bir külliyenin parçası isterse bağımsız olsun bu dönem medreselerinde U, L, dikdörtgen, tek sıra, karşılıklı iki sıra ve belirli bir tipe girmeyen şemaların uygulandığı saptanmıştır. Bu plan tiplerinden U şeması en fazla benimsenendir. Erken ve klasik dönem medrese mimarisinde de en çok uygulanan tip bu şema olup, incelenen dönemde de farklı yorumlarıyla şemanın değişkenliğine işaret edilmektedir. L ve dikdörtgen şema, yine farklı yorumlarıyla döneme özgü özellikler göstermektedir. İki katlı karşılıklı hücrelerden oluşan plan tipi, Anadoluda gerçekleştirilen iki örnekte Anadolu Selçuklu medreselerini hatırlatan özelliği ile geçmişle bağlantıların kurulması açısından dikkat çekicidir. 17. ve 18.yüzyıl medreselerinde farklı uygulamalarla zenginleştirilen plan tipleri, ayrıntılarda yer yer barok üslup etkileri ile döneme paralel bir gelişim gösterir. Kapı, pencere, kemer, sütun, sütun başlığı, silme gibi mimari elemanlar ile kalem işi, taş ve mermer üzerinde görülen batılı etkiler, genellikle sade yapılar olan medreselere bezeme konusunda hareketlilik kazandıran unsurlardır. The title of this thesis is `The Typology of Ottoman Madrasahs Constructed in 17+h and 18+hCenturies`.ln this study fifty-one madrasahs, between the earliest Kuyucu Murat Pasha (1606- 1611) and the latest Bitlis Yusufiye Madrasah (1799), have been discovered in Istanbul and Anatolia and their architectural styles have been examined. The necessary documents for the study have been gathered by researching the archives of Charity Works of the Regional Administration of Trusts (Vakıf), the archives of the Culture and Register of the Headguarter of Trusts in Ankara and the catalogues of historical buildings in the archives of the same Headguarter' s another unit called Monuments and Construction works. The madrasahs chosen according to the archive research have been examined in their own places and documented with photographs. Since the main concern of this study has been to classify the madrasahs as regards their typological features, the study has mainly focused on the situation of the changing architectural style as well as the period called 'westernization' in Ottoman architecture. Thus the typological investigation has started with the infrastructure of the madrasahs built in Early, pre- Sinan and classic periods. Then 17+h and 18+h century madrasahs have been introduced and their typological classification have been made. According to this introduction, the madrasahs were built either as a unit of complexes or far from the madrasahs in 17+h and 18+h centuries. Small complex-madrasahs appeared in 17+h century and were adopted in 18+h century, however, there were few examples of classical complex-madrasahs in this period. In the classification of typology of madrasahs the relationships between the elements of complex-madrasahs and the topographical structure of the land have been considered. It has been observed that the schemas like U, L, rectangular, one row or two rows occurring opposite each other and the schemas which do not correspond any specific type have been used in the madrasahs constructed in this period. The mostly used schema has been U-shape. This schema is the most common type in the early and classic madrasah architecture, and its different forms used in the madrasahs have been indicated in the present study. In addition, L and rectangular schemas show several characteristics of this period with some differences. The plan including two-stored cells occurring opposite each other draws the attention as it reminds the madrasahs of Anatolian Seljukian and provides links with the past. The schemes enriched with some other practices in 17+h and 18+h century madrasahs exhibit a development which is parallel to this period, though there are signs of Baroque styles in the details. The influence of Western style on the chisel, stone and marble as well as the door, window, arch, column, capital of column, moulding of a column provides elegance to the madrasahs, which are generally very plain buildings, in terms of decorative embellishment.
Collections