Babıali yangınları ve sosyo-ekonomik etkileri: 1808 - 1911
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
XVIII. yüzyılın sonlarından itibaren kullanılmaya başlanan Bâbıâlî tabiri, sadrazamlık makam ve dairesini karşılayan; son yüzyılda ise devletin adı olarak algılanan bir terimdir. Bâbıâlî binasının ilk teşekkülü, 1654 yılında IV. Mehmed'in Sadrazam Derviş Mehmed Paşa'ya Cağaloğlu'nda bir konak hediye etmesiyle oldu. Bâbıâlî binası XVIII. yüzyılda üç yangın felaketi yaşamış ve her defasında ahşap tarzında inşa veya tamir edilmişti. Bina 1808 yılında yeniçerilerin baskım sonucu Alemdar Mustafa Paşa'nın barut mahzenini ateşe vermesiyle havaya uçtu. Bundan sonra 1 826 yılında Hocapaşa yangınında kül oldu. Son olarak 1839'da bir daha yanınca, ahşap geleneğine son verilerek 1 843 yılında yarı-kârgir tekniğinde inşa edildi. Bu arada binada, yangınları önlemeye yönelik koruyucu ve uyarıcı tedbirler alınmakla; tulumbacılar görevlendirilmekte ve itfaiye araçları satın alınmaktaydı. Buna rağmen Bâbıâlî 1856, 1878 ve 1911 yıllarında üç kere daha yandı. Ancak bu son yangınlarda, yapı tarzının kârgir olmasının etkisiyle kısmî hasarlar meydana geldi. Bâbıâlî yangınlarından sonra devlet işleri geçici binalarda yürütülmeye çalışılmış, maddi ve manevi birtakım sıkıntılarla karşılaşılmıştır. Yangınlarda birçok resmi belge yok olmuş, bürokrasi sekteye uğramış, yargıda aksamalar ve parasal kayıplar meydana gelmiştir. 1911 yangınından sonra binanın kül olan orta kısmı inşa edilmemiş ve günümüzde de ayakta duran, birbirinden ayrı iki bina ortaya çıkmıştır. The term Bâbıâlî (Sublime Porte) first appeared in the late XVIII. century to stand for the rank and office of grand vizier but later to be appreciated as the state itself. The first building of Bâbıâlî was a presented to Derviş Mehmed Paşa the grand vizier of Mehmed IV in Cağaloğlu in 1654. This building went through three disasters of fire in the XVIII. century and was rebuilt or repaired each lime. The building was totally destroyed in 1808 when Alemdar Mustafa Paşa the grand vizier set it on fire upon the sudden attack of the janissaries. Then it went into ashes in the Hocapaşa fire in 1828. It last caught fire in 1839, after which it was not built by the traditional wood; instead, it was restored with half-kargir technique in 1843. On the other hand, some preventive measures were taken to avoid the fires: firebrigades were employed and some vehicles were bought for all these precautions, the Bâbıâlî caught fire three times more, in 1856, in 1878, and in 191 1. Luckly, by the effect of the stone building structure of the building, there emerged partly damages. State affairs would be maintained at temporary buildings and several financial and moral problems appeared. The fires all resulted in the loss of many official papers, in the delay in the state affair, and in financial losses. Following the 1911 fire, the mid-section of the building was totally destroyed and was not rebuilt. Afterwards, the building appeared to be composed of two sections as it still stands.
Collections