Emval-i metruke meselesi (Ermeninlerden kalan mallar 1915-1923)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Osmanlı Devleti'nin sevk ve iskân kararı alarak güvenliğini tehdit eden kişileri farklı bölgelere göndermesi, bunların geride kalan malları sorununu gündeme getirdi. Osmanlı hükümetleri, `emval-i metruke` olarak nitelendirilen bu malların idare ve muhafazasını sağlamaya çalıştı. Yapılan hukuki düzenlemeler doğrultusunda öncelikle söz konusu malların kayıt altına alınması sağlandı. Savaş koşulları altında gerektiğinde devlet tarafından ordunun ve Müslüman muhacirlerin ihtiyaçlarının yanı sıra sevk edilenlerin masraflarını karşılamak gibi hususlarda kullanımına gidildi. Ancak devletin emval-i metruke malları üzerindeki bütün işlemleri resmi kayıtlar çerçevesinde yapmaya özen gösterdiği ve kişilerin mallarıyla bağını kesmemeye hukuken dikkat ettiği görülmektedir. Bunu da söz konusu malların idare ve muhafazasından sorumlu tuttuğu `Emval-i Metruke Komisyonları` vasıtasıyla sağlıyordu. Birçok bölgede kurulan Emval-i Metruke Komisyonları bir süre sonra görevlerini, sevk edilen kişilerin malları, borçları ve alacakları konusunda yapılan hukuki çalışmalar sonucu kurulmuş `Emval-i Metruke Tasfiye Komisyonlarına` bıraktı.1918 yılı itibariyle sevke tabi tutulan kişilerin geri dönmelerine izin verildiği açıklandı. Geri dönen kişilerin sevk ve iskânlarının yanı sıra mallarının iadesi için de çalışmalara başlandı. İadelerin hukuki bir zeminde yapılmasını sağlamak adına kanun çalışmaları devam ederken, gerekli hazırlıklar yapılmadan dönüşlerin başlaması, bu çalışmaların tamamlanmasına fırsat vermeden mal iadelerinin hemen yapılmasını zorunlu kıldı. Bu doğrultuda kanun çalışmalarının tamamlandığı 1920 yılına kadar pek çok kişiye mallarının iadesi sağlandı.Mondros Mütarekesi'nin imzalanması ve İtilaf Devletlerinin Osmanlı topraklarını işgali ile başlayan süreç, Anadolu'da milli mücadelenin ve milli iradenin yansıması olan Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılması ile sonuçlandı. TBMM'nin doğu ve güney bölgelerinde kazandığı askeri başarılar üzerine imzaladığı antlaşmalarda mallarla ilgili birtakım düzenlemeler yapılmıştı. Konunun meclisin gündemini de uzun süre meşgul ettiği görülmektedir. Ancak bu dönemde yapılan hukuki çalışmaların çok fazla uygulama alanı bulamadığı dikkat çekmektedir. Ayrıca Osmanlı döneminde gayrimüslimlerden kalan mallar için kullanılan `emval-i metruke` kavramı, TBMM'nin çalışmalarında farklı bir anlam kazanmış ve Müslümanlardan kalan mallar için de kullanılmaya başlamıştır. Bu durum meclis içerisinde yapılan hukuki çalışmalara da yansımıştır. TBMM toplantılarında pek çok kez görüşülen ve yapılan hukuki düzenlemelerle idaresi sağlanan emval-i metruke konusu, 20 Kasım 1922 - 23 Temmuz 1923 arasında toplanan Lozan Konferansı'nda çözüm bulacaktır. Ottoman Empire's sending those, who threatened the security of the state, to different regions by promulgating Dispatchment and Settlement Law brought up the question of the left goods. Ottoman governments tried to provide a service for the management and protection of those goods classified as 'derelict'. In accordance with the legal arrangements, first aforementioned goods were recorded. Under war circumstances, they were used by the government for the necessities of the military and Muslim migrants as well as compensating the expenses of those who were dispatched when required. However, it is seen that all the processes carried out by the state on the goods called derelict were handled under official records and legally, the state tried not to lose connection with the owners of the goods. They achieved this thanks to the 'Commission of Derelict' who was responsible for the management and protection of the aforementioned goods. Those commissions established in various regions left their duties to the 'Liquidation Commission of Derelict' which was established as a result of legal arrangements about the goods, debts and assets of the dispatched.By 1918, it was announced that those who were dispatched were allowed to return. Some works were carried out for the dispatchment and settlement of those who returned as well as the return of their goods. In order to achieve the returns in legal procedures legal arrangements continued, the beginning of the returns without necessary preparations necessitated the immediate return of the goods without giving any chance of the completion of those works. In accordance with that, many people were provided with the return of their goods by 1920 when the legal arrangements finished.The process which started with the Montrose Armistice Agreement and the occupation of Ottoman territories by the Allied powers ended with the establishment of the Grand National Assembly of Turkey which was a reflection of national struggle and will in Anatolia. Some arrangements about the goods were carried out in treaties signed by the Grand National Assembly of Turkey after achieving military successes in the Eastern and Southern regions. It is seen that this subject occupied the agenda of the Assembly for a long time. However, it is significant that the legal arrangements carried out in this period could not be able to find any field of application. Besides, the concept 'derelict' which was used for the left goods of non-Muslims during Ottoman period, gained a different meaning with the works of the Grand National Assembly of Turkey and it was started to be used for the left goods of the Muslims as well. This situation was also reflected on the legal arrangements carried out within the Assembly. The subject of the derelict which was handled with the legal arrangements after numerous meetings carried out in the Assembly would be resolved during the Treaty of Lausanne gathered between 20 November 1922 and 23 July 1923.
Collections