Normal ve kaygılı ortamlarda kişilerarası çekicilik
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
65 ÖZET, SONUÇLAR, ÖNERİLER Sosyal ilişkiler değişik sözcüklerle tanımlanabilir. Saygı, hayranlık, arkadaşlık, hoşlanma, sevgi farklı içeriği olan sözcükler olsa da çekiciliğin değişik yönlerini anlatırlar. Olumlu bir değerlendirme olarak çekicilik, diğer tutumlara göre daha çok duygusal temellidir. Bazı sosyal psikologlara göre, (Örneğin, Rubin, Waister, Berscheid) romantik sevgi anlamında çekiciliğin duygusal bölümü, çekici bulduğumuz kişide var saydığımız nitelikleri içerirken, zihinsel bölümü kişinin yeterliliğine ilişkin algı ve yargılarınızı, davranışsal boyutu ise yardıma gönüllülüğümüzü, onu tanımlarken kullandığımız sözcükleri ve onunla birlikte geçirmeyi istediğimiz zaman miktarını içerir. Sosyal bir fenomen olarak çekicilik olgusunun anlaşılmasına katkıda bulunmak üzere araştırmada gergin sınav ortamının bireylerin var olan çekicilik tutumlarına etkisi araştırılmıştır. Kişiler arası çekiciliğin ölçümünde çekiciliğin tanımlama ve nitelenmesine göre değişik yaklaşımlar benimsenmiştir. Örneğin, Festinger, Schachter ve Back (1950) tercih etmeye dayalı davranışsal göstergelere önem verirken, Brehm ve Cole (1966) kişisel yerin kullanımına, Little (1965), Rosenfeld (1965) fizyolojik ölçütlere, GSR (Galvanik Stimu lus Resnons ), Byrne (1971 ve Rubin (1973) tutum skalalarına önem vermişlerdir. Huston (1974) çekicilik ile ilgili araştırmaların % 80 -66 ninin kısa ilişkilere dayalı tek oturumlu araştırmalar olduğunu ileri sürer ve çekiciliğin uzun süreli ilişkilere dayalı olarak geliştiğine dikkat çeker. Kişiler ar ası ilişkiler sürecinde çekiciliğin hangi etmen tarafından belirleneceğini kestirebilmek zordur. İşlevsel arkadaş seçimi anlamında Kişilerarası çekiciliği sosyometrik yönteme dayalı olarak ilk ölçme girişiminde bulunanlardan birisi (Moreno (1934) dur. Yaygın olarak kullanılan tutum ölçeğine dayalı ölçümlerde çekiciliğin belirleyicilerine ve sonuçlarına önem verilir. Byrne 'e (1971) göre çekicilik tutum ve değer benzerliğinin doğrudan bir f ons iyonudur, iş arkadaşlığı tercihi ve hoşlanma skal alarma dayalı olarak ölçülebilir. Breyin etik yap ısı, düşünce kapasitesi, doğru karar.verme yetisi ve benzeri özellikleri onun çekicilik düzeyini belirler Rubin çekiciliği felsefi temeller üzerine oturttu. Bireyin çekiciliğinin, ona ihtiyaç duyulmasına ve ona birşeyler verme eğilimine bağlı olduğunu öngördü. Rubin' e göre çekiciliğin gelişmiş biçimi ergen ve yetişkinler arasında gözlenen Somantik sevgi ilişkisidir. Çekicilik güçlü bir duygusal bağlanmayı ve çekici bulunan kişinin ihtiyaçları için diğer kam bir bakımı içerir. Kullandığı ölçek hoşlanma ve sevgi başlığı altında iki bölümden oluşmakta ve çekiciliğin İki farklı yönünü içermektedir. Hoşlanma ölçeği başlığı altındaki önermeler hayranlık, olgunluk, saygı, doğru karar verme, sorumluluk gibi konuları içerirken sevgi ölçeği bunların üze rinde çekici bulunan kişiye ihtiyaç duyma ve ona bakıma gönüllülüğü içermektedir.67 Rubin' in ölçeğine göre çekicilik, bireyin diğer bir bireye yönelik, belirli yollarda davranma, hissetme ve düşünür eğilimidir ve önermeler bu öncül belirleyicilere dayandırılmıştır. Araştırmada var olan çekicilik ilişkisinin ölçümünde Rubin' in ölçeğinin kullanılmasının uygun olacağı yargısına varılırken, ölçeğin sayılan işlevsel özellikleri etkili olmuştur. Wrightsman'a (1972) göre Rubin' in ölçeği hoşlanma baş lığı altında - Hedef kişinin kendisi ile benzer olduğunun algılaması, - Hedef kişi için saygı ve tercih edilebilir bir değerlendirmeyi içermekteydi. Sevgi ölçeğinin içerdiği yönler ise şunlardı : - Yakınlık ve bağımlılık ihtiyacı - Ön koşulsuz yardım - Eşi bulunmazlık ve içine çekme Rubin' in Michigan üniversitesinde 158 öğrenci katılımcıyla yaptığı çalışmada kızların hoşlanma puanları erkeklere göre daha yüksek olarak gözlenmiştir. Kız katılımcılar erkek arkadaşlarını - erkeklerin kız arkadaşlarını değerlendirmelerine göre daha görev yönelimli, zihinsel ve liderlik yeteneği yüksek olarak değerlendirmişlerdir Kızların ortalama hoşlanma puanı Xî 88.48, erkeklerin hoşlanma puanı X: 84.65 olarak saptanmıştır. Yine kızların sevgi puanı erkeklere göre daha yükselt olarak gözlenmiştir. Kızların ortalama sevgi puanı X: 80.47, erkeklerin sevgi puanı Xî 79.10 olarak satan-68 mıştır. Wrightsman sonucun batı kültürünün kadınların daha sevgi yönelimli olduğu biçimindeki beklentisiyle tu- ta&ı olduğunu belirtir. Yaptığımız araştırmada kız ve erkek katılımcıların sevgi puanlarının Rubin' in araştırma sonuçlarıyla uyuşmaması, bulgular bölümünde de belirtildiği gibi araştırma sonuçlarında kız katılımcıların sevgi puanlarının, erkek katılımcılara göre daha düşük olarak gözlenmesi, katılımcıların içinde bulundukları kültürün değerler sistemi ve yapısal özelliklerine dayandırılmıştır. Korkunun diğer insanlara yönelik yakınlık eğilimini arttırdığına araştırmanın değişik bölümlerinde, özellikle Schachter'a dayandırılarak belirtildi. Schachter (1959) belirsiz koşullar altında bireylerin diğer insanlara yönelik yakınlık eğilimlerinin arttığına işaret ederek, bir dizi araştırma sonuçlarına dayanarak bu savını kanıtlamaya çalışmıştır. Schachter diğer insanların okluğunun bireylerde korkuya yol açtığını ve bireyin korkusunu yenebilmek, en azından etkisini azaltabilmek için diğer insanları aradığını belirtir. Buna göre çok korkmuş birey az korkmuş olana göre diğer insanları daha fazla arayacaktır. Bu beklentiyle uyuş mayan bir sonuç olarak, Rubbie (1963) bir çalışmasıyla aşırı korkutulmuş deneklerin yakınlık eğilimlerinin azaldığını göstermiştir. Gerek deneklerin korkularıyla korku kaynağının ilişkisini görememelerinden, gerekse aşırı korkunun deneklerde tepki kaybına yol açmış olmasından aşırı korku anksiyete durumunda gözlendiği gibi yakınlığın azalmasına neden olmuş olabilir.69 Burada korku ve anksiyete olgularını ayrıntılara çalışmakta yarar vardır. Korku ve anksiyete, Selberger'in de belirttiği gibi, Türk dilinde birbirinin yerine kullanılabilen iki sözcüktür (Psikoloji dergisi Savı:2). Korku, korku nesnesinin var olduğu ve bireylerin bu nesneye karşı yaşadığı duygunun toplumca, kültürce onandığı psikolojik bir yapılanmadır. (Freedman, 1974). Gizli ve toplumca kabul edilmeyen duygular ise anksiyeteyi doğurur. Anks iye teli birey diğerlerini anksiyetesini azaltıcı bir araç olarak görmez, onları aramaz, tersine yalnız kalarak anksiyetesini büyütür. Yukarıda anılan çalışmalardaki diğer insanlarla birlik te olma ya da yanız olma isteği dişiler ar ası çekiciliğe dayalı bir tercih değildi. Bu çalışmalar Rubin' in kullandığı anlamda yoğun duygusal bağlanmaları içermekten çok diğer in sanların varlığına duyulan İhtiyaca yönelikti. Araştırmanın giriş bölümünde anılan nedenlere dayanarak, bireyin var olan çekicilik tutumuna (Romantik sevgi anlamında) gergin ortamın etkisinin ne olacağı sorusu araştırmanın temel sorularından birisi olarak ele alındı. Sınav ortamı gergin ortam olarak öngörüldü ve Selberger'in Durumluk kaygı ölçeği ile katılımcıların gerginlik düzeyleri saftandı. Bulgular bölümünde yer alan sonuçlar, gergin ortamın katılımcıların karşı cinsiyetten arkadaşlarına yönelik çekicilik düzeylerini anlamlı düzeyde etkilemediğini göstermiştir. Sonuç, çekicilik tutumlarının belirli bir sürece bağlı olarak oluşup gelişimine bağlanmış, ya sınav ortamı katılımcıların çekicilik tutumlarını değiştirmelerine yol açacak kadar gerginliğe yol açmamış, ya da katılımcılarca çekicilik tutumları ve gergin sınav ortamı70 birbirleriyle ilişkisiz olarak değerlendirilmiş olabilir olarak yorumlanmıştir. Bu genel sonucun yanında, katılımcılar yüksek kaygılı ve düşük kaygılı olarak guruplandığında, düşük kaygılı katılımcıların, bireysel psikolojik özelliklerinin sonucu olarak, yüksek kaygılı katılımcılara göre hem normal, hem de gergin ortamda arkadaşlarını daha çekici bulmuşlardır. Sırf bu sonuca dayanarak kaygının doğrudan bireylerin karşı cinsiyetten arkadaşlarına yönelik çekicilik düzeylerini düşürdüğü söylenemez ise de özellikle yüksek kaygının böyle bir etkiye yol açıp açmıyacağı yeni araştırma desenleriyle sınanabilir. İlk ya da tek çocuk olanların sonradan doğanlara göre, korktuklarında diğer insanlara yönelik yakınlık ihtiyaçlarının daha fazla olduğu bir çok araştırmacı tarafından kanıtlanmıştır (Schachter, 1959), Wiener, Stierer ve Sampson (1965i- Ring, Lipinski ve Braginski (1965). Sosyal davranışın önemli belirleyicilerinden birisi olduğu Adler tarafından dikkat çekilen ve giderek Önem kazanan doğum sırası farklılıkların dan yola çakarak, ilk ya da tek çocuk olan katılımcıların sonradan doğanlara göre, gergin ve normal ortamlarda karşı cinsiyetten arkadaşlarına yönelik çekicilik düzeylerinde farklılaşıp farklılaşmadıkları test edildi. Bulgular bölümünde her alan sonuçlara göre iki grup arasında anlamlı bir fark gözlenmemiştir. Her iki grubun gergin ortamdan etkilenmeleri de yaklaşık aynı düzeyde olmuştur. Tanışma süresi tanışılan kişiye ilişkin tutumların oluşması kadar çekiciliğe ilişkin tutumların oluşmasının da71 önemli belirleyicilerinden birisidir. Bu doğrultuda, tanışma sürelerine göre gruplanan katılımcıların çekicilik, puanlarının farklılaşıp farklılaşmadığına bakıldı. Sonuçlar tanışma süresinin, katılımcıların karşı cinsiyetten arkadaşlarına yönelik çekicilik düzeylerinin belirleyicilerinden birisi olabileceğini göstermiştir. Tanışma süresinin katılımcıların karşı cinsiyetten arkadaşlarına yönelik hoşlanma ve sevgi eğilimlerinde, normal ve gergin ortamlarda parelel sayılabilecek bir etkide bulunduğu şekil 1 ve 2 de gözlenebilir. Sosyal ilişkilerin olumlu bir biçimi olarak, çekiciliğe ilişkin araştırmalar, verilendirilmesi ve sağlam yargılara ulaşılabilmesi zor olduğu kadar insanlığın kendisine yabancı olduğu bir yönünün aydınlığa kavuşmasına katkıda bulunacağından sayısız yararlar.içerecektir. Farklı değişkenlerin kişilerarası. çekicilik ve yakınlığa olan etkisini ortaya koymaya yönelik yayılacak her çalışma olgunun aydınlığa kavuşmasına ve açıklanmasına önemli katkılarda bulunacaktır.
Collections