Kıbrıslı Türk siyasal elit ve siyasal kültür yönelimleri
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
-184- ÖZET Sosyal bilimler alanında özellikle Kıbrıs sorunu üzerine gerçekleştirilmiş çok sayıda çalışma bulunabilir. Ancak bunlarda Kıbrıslı Türk toplumu çoğun lukla dolaylı olarak incelenmiş ya da sadece iki toplum arasındaki ilişkiler deki konumu tarihsel olarak belirlenmek `haklılığı` veya `haksızlığı'' anlatılmakla yetinilmiştir. Diğer yandan Kıbrıslı Rum toplumunun kendi iç toplumsal, siyasal, kültürel gelişimini, gelişimin dinamiklerini belirlemeyi amaçlayan ampirik araştırmalar bulunmasına rağmen Kıbrıslı Türk toplumu üzerine ger çekleştirilmiş bu tür araştırmalar çok azdır. Kanımızca bu Kıbrıslı Türklerin ada üzerindeki tarihsel, ekonomik, kültürel konumu ile ilgili belirlemelerin yol açtığı ve bugüne kadar birçok kimse tarafından paylaşılan bir yaklaşımın sonucudur. Kıbrıslı Rumlardan ve Türkiye'den ayrı bir iç dinamik oluşturduk arı düşünülmemiştir. Kıbrıs Türk toplumu 1974'ün sağladığı koşullar içinde konuyla ilgili her taraftan iki toplum arasındaki sorunların çözümü konusunda gelecek öne rilerde Kıbrıslı Rumların siyasal olarak eşiti kabul edilmesinin sağlayabilecek bir süreci başlatmış, kendi kendini yönetme konusundaki kurumlaşma çabaları na hukuki geçerlilik kazandırmak isteyen adımlar atmıştır. Bununla birlikte gösterilen bu çabalar ayrı siyasal varlıklarının hukuki olarak 'meşru' kabul edilmesi anlamına gelecek sonuçlar yaratmamıştır. Ancak bu sürecin Kıbrıslı Türk toplumunu yeterince değerlendirebilmek açısından önemli bir yanı vardır ve çözümlenmiş ya da çözümlenmemiş çeşitli sorunlarıyla birlikte çok yönlü bir ekonomik, siyasal, kültürel değişme dönemi başlamış, böylece toplum artık mutlaka gözönüne alınması gereken bir iç dinamik kazanmıştır.-185- Gerçekleştirilen bu çalışmada, 1975 yılındaki demokratik-çoğulcu bir siyasal rejim tercihi ile birlikte başlayan sözkonusu yakın dönemle ilgili olarak yukarıdaki belirlemeden yola çıkılmış ve Kıbrıslı Türk toplumunun gelişme yönsem el erinin bir boyutunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Belirlenmek istenen bu boyut siyasal gelişme yönsemelerine ilişkin çıkarsamalarda bulunmaya imkan vereceği düşünülen siyasal kültür boyutudur. Bu amaçla ve Kıbrıslı Türk toplumunun siyasal potansiyelini anlamaya en uygun araştırma evreni oldukları düşüncesi ile 110 kişilik bir siyasal elit grubu saptanmış ve onların siyasal kültür yönelimleri uygulanan bir soru kağıdı ile tutum ölçeğinden yararlanılarak belirlenmeye çalışılmıştır. Yine araştırmada Kıbrıslı Türk siyasal elitin kendi tarihsel, toplumsal, kültürel koşulları içinde belirlenen farklı bir siyasal kimlik geliştirdiği varsayımından yola çıkılmış ve bu siyasal kimliği biçimleyen siyasal kültürün demokratik yönelimler taşıdığı düşünül müştür. Araştırma sonuçları ise Kıbrıslı Türk siyasal elitin adanın uluslararası politik konumunun geçmişte doğurmuş olduğu 'güvensizlik' duygusunu, ayrı bir siyasal -ulusal varlık olarak kendi kendilerini ifade edebilecekleri koşullara ulaşmış görünmelerine rağmen, sürdürdüklerini göstermiştir. Bağlı olarak araştırma varsayımlarımızın yeniden gözden geçirilmesini gerektiren verilere ulaşılmıştır. Bunlar şöyle Özetlenebilir: İlk olarak Kıbrıslı Türk siyasal elit, KKTC'nin çeşitli iç ve dış sorunlarını çözememiş olması ile ilgili görünen 'belirsizlik' nedeniyle, bir yanıyla adalı, diğer yanıyla Türk olan siyasal kültür kimliğinin daha çok aradığı 'güven' duygusunu veren bu ikinci yanına ideolo jik olarak tutunmaya devam etmektedir. İkinci olarak demokratik-çoğulcu bir siyasal rejimin tüm gereklerine inanıyor olmalarına rağmen 'demokratik hak ve özgürlüklerin sınırlanabileceği gibi' bir yargıyı da beraberinde taşıya--186- bi lm ektedir. Bulgular bunun yukarıda değinilen ve 'güvensizlik' duygusu veren koşulların yanısıra hem Türkiye'nin demokrasi deneyimlerinin hem de ancak çok yakın bir geçmişte` topluluktan 'topluma` geçmiş olmanın etkileri ile ilgili olduğunu göstermiştir. Araştırmanın yukarıda özetlenen sonuçlarına dayanarak Kıbrıslı Türk toplumunun 'kendi -kendini gerçekten yönetiyor olma duygusuna gereksinimi olduğu, bunun ise ancak her iki toplumun üzerinde uzlaşabilecekleri bir çözüm ile gerçekleşebileceği -ki bu çözüm konuyla ilgili bütün taraflarca meşruluğu kabul edilmiş bir KKTC, bir federasyon ya da konfederasyon olabilir- söyle nebilir. -187- SUMMARY There can be found many studies on the Cyprus Issue in the field of social sciences. However, most of them either indirectly involve the Turkish Cypriot Community, or go no further than a chronological (historical) definition and justification of the opposing stands of both Turkish and Greek Cypriot sides. Moreover, there are many empirical researches and studies aimed at the definition of the internal developments and dynamics of the Greek Cypriot community socially, politically and culturally while the empirical studies on the Turkish Cypriots are not more than a few. We argue that this is caused by not only the definitions dealing with the historical, economic and cultural positions of Turkish Cypriots, but also a widely shared approach that there are no separate internal dynamics generated by the Turkish Cypriots other than the Greek Cypriots. In the context of conditions acquired by the 1974 intervention, the Turkish Cypriot Community has launched a process ensuring its political equity to the Greek Cypriot community in proposals being made by all the concerned sides for a solution to the conflict. The Turkish Cypriot Community has also followed a path, aimed at ensuring a legal basis in the efforts for institutionalism, leading to self-government. Yet, these efforts have failed to produce results which could be interpreted as a legal recognition of the independent political existence of the Turkish Cypriot community. But this process is of great importance in respect of an adequate assessment of the Turkish Cypriot Community which, with its already settled or persisting problems, has stepped into a new era of economic, political and cultural changes, thus gaining new internal dynamics which should necessarily be taken into consideration.-188- Our. study attempts to define a particular dimension of the developmental trends of the Turkish Cypriot community, using as its starting point the above mentioned definition which is concerned with the recent period that began in 1975 with the adoption of a pluralist democratic political regime. This dimension is the political culture dimension which is expected to enable us to make deductions concerning the political development trends. For this reason, a politically elite group of 110 people was chosen with the assumption that they would make the most suitable research field for comprehending the political potential of the Turkish community; and an attempt was made to define their political culture orientations by the application of a questionnaire and an attitude-scale. The hypothesis of our study was that the Turkish Cypriots1 political elite had generated a different political identity determined by their own historical, social and cultural circumstances. And it was also assumed that the political culture shaping this political identity had been equipped with democratic orientations. The results of our study demonstrate that the `feeling of inconfidence` of the Turkish Cypriots1 political elite, which was in the past caused by the internationally political situation of the Island, remains in evidence; although it seems that the Turkish community has already attained the conditions ensuring its independent political and national existence. Consequently, some of our basic assumptions need to be reviewed, as suggested by the following findings. Firstly, due to the `uncertainty` basically originating from the unresolved internal and external problems of Turkish Republic of Northern Cyprus (TRNC), the Turkish Cypriots1 political elite have continued to ideologically hold on the Turkish notionality aspect of its political culture identity which affords greater confidence than island citizenship. Secondly,-189- although the Turkish Cypriot elite uphold all the requisites of a democratic and pluralistic political regime, they have a prejudgement that democratic rights and freedoms are reasonably subject to restrictions. Our research shows that our above mentioned findings have also been caused, other than the circumstances generating the feeling of inconfidence, by the fact that the transition of the Turkish Cypriots from a `Community` to a `society` occurred only recently. Apart from these reasons, it is apparent that the experiences of Turkey in democracy over the recent decades have had impacts on the Turkish Cypriots' political elite. On the basis of the results summarized above, it can be argued that the Turkish Cypriot community has to acquire the sense of self-government through a permanent solution to the Cyprus issue on which both sides can compromise. This solution can be either a TRNC that will be legally recognized by all the concerned sides, or a federation, or a con-federation.
Collections